Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Bişkek-Antalya diyalogları (2)

Biismihi sübhanehu

Bişkek'te yaşayan ehl-i tarik ve Risale-i Nur'a meraklı Kırgız genci Destan'la soru-cevap münazaralarımız devam ediyor. İhtiyaç duyduğu soruları soruyor, kısaca ve basit şekilde cevaplarını alıyor.

-İslam'ın hükümlerini bırakıp kendi görüşü ile amel edenin ibadeti kabul olmaz ne demek?

-İslamın hükümlerini kabul etmek, bu hükümleri kalp ile tasdik dil ile söylemektir. Kabul etmek demek, bu hükümlerle amel etmektir. Kendi görüşüyle amel etmek dalalet ve tasdiksizliğe girer. Amma tasdikten sonra; bilmemekten yapıyorsa, kısa zamanda doğrusunu öğrenip uygulamalı.

- En kıymetli iş vaktini Allah rızasına uygun değerlendirmek sözünü nasıl anlamalıyız?

-Bütün ömrümüzü bulunduğumuz gün hatta an bilmeliyiz. Bir an sonra yaşayacağımızın garantisi yok. Yaşadığımız şu anda, ibadetlerimizi yapacağız, şu an günahlardan kaçınacağız, şu an musibetlere karşı sabredeceğiz. Şu an görevimizi tam yapıp memnun ve mutlu yaşayacağız. Sabır ve dikkatini düne ve yarına dağıtanlar, bugüne yoğunlaşıp bu günü iyi değerlendiremez.

-İnsanlar senin su-i zannından, sen de nefsinin vesvese ve hevasından kurtulduğun vakit, senin için vakitlerin en faziletlisidir ne manaya gelir?

-İnsanların suizannına sebep olmaktan kaçınmak lazım. Ama insanoğlunda suizan bitmez. Nefsin vesvesesinden kurtuluş da ancak mezardadır. Hevanın (havaya benzer kötü üfleme) esintisi de bitmez. Vesveseden kurtuluş onunla uğraşmamaktır. Uğraşıp üzüldükçe kontrolüne gireriz. Heva ve hevesin üflediğini yapınca hemen istiğfar etmeliyiz. Ayette bir kötülük işlediğinizde, hemen bir iyilikle temizleyin buyrulur. Bu dikkat üzere yaşarsak vakitlerimiz faziletli olur.

- Yiğit insan, hiçbir hasmı olmayan, kendisine haksızlık edenleri hoşgörüp bağışlayandır denmiş. Nasıl anlamalıyız?

-Yiğit insan düşmansız olmaz. Amma "bir düşman çok, bin dost az" demiş atalar. Haksızlık şahsımıza ise, bağışlamak daha faziletli buyrulur Yüce Kur'an'da. Ama asıl olan, ne haksızlık etmek ne de haksızlığa uğramaktır. İkisinden birine mecbursak; haksızlığa maruz kalmak daha kârlıdır. Çünkü ahirette alacaklı biz oluruz. Habil kardeşi Kabil'e karşı bu yolu tercih etti. Amma din, iman, Kur' an, vatan, millete zarar verenleri hoş görüp bağışlama hakkımız olamaz. Bunlar kamu hukukuna girer, ancak tüm mağdurlar bağışlayabilir. Din iman tecavüzünü ise ancak, dinin sahibi affedip bağışlayabilir. Ancak samimi ve ispatlı tövbe edenlere anlayış gösterebiliriz.

-Kim ölümü çok hatırlarsa ona Allah, tövbeyi ve ibadeti şevkle yapmayı nasip eder ne demek?

-Hadisi şerifte ölmeden önce ölümü hatırlayın buyrulur. Tasavvufta buna rabıtayı mevt deniyor; ölümle duygu bağlantısı kurmak. Ölümü gerçekten hatırlayıp tefekkür eden, ölüm gerçeğine göre yaşar. Daha basit gerçek şudur; hayat ağacımızın başındaki tek meyveye bakmak. O da cenazemizdir. Her an her yerde düşüp toprakla buluşabilir. 18'inde kopup düşmesiyle 78'inde kopup düşme ihtimali eşittir. Akıllı ve nasipli adam bu gerçeğe göre yaşar. Bu yüzden hastane, hapishane ve mezarlıkları ziyaret çok uyarıcıdır.

- "Adam odur ki sözünden dönmeye" ne demek?

-Sıdk, doğruluk, yalan söylememek müslümanlığın alametidir. Resulullah sözünden dönmeyen bir insan bir peygamberdi. Bu zamanda müslümanların en çok ihtiyaç duyduğu doğruluktur. Söz vermeden düşünüp istişare etmeliyiz. Acele etmemeliyiz. Amma söz verdikten sonra da dönmemeliyiz. Söz verdiğimiz için zarar görsek de, Allah bunu kazanca çevirir inşaallah.

- Amellerinizi ucb (amelini beğenmek) ile örtüp yok etmeyiniz ne manaya gelir?

-Müslümanın ilk tehlikesi yeis, ikincisi ucbdur. Üstad Said Nursi Mesnevi Nuriye' de bunları izah etti. Salih amelde kusur ve eksik olan mümin, ümitsizliğe (ye's) düşer. Tövbe edip amelini artırmak yerine ameliyle (hasenat) övünmeye başlar. İyice sevaplarına güvenir bel bağlar. Bu durum tehlikelidir mü'mini sapıklığa sürükler. Çünkü insanın yaptığı iyilik ve sevaplarda hakkı yoktur. Hakkı sadece niyetlenmekten ibarettir. Bu da hiçbir şekilde iyiliği gerçekleştirmeye yetmez. Tek çare kendine gelip günahlardan kaçınma sevaplara vesile olmaktır.

- Rabbimiz 3 şeyi sevmez; vakti boşa geçirme, insanlarla alay etme ve gıybet denmiş. Nasıl anlamalıyız?

-Celil olan Allah yasakladığı bir şeyi sevmez. Vakti boş geçiren şeytanın arkadaşıdır sözü meşhurdur. Yalnız kalana şeytan musallat olur. Peygamberimizin yolda giderken boş oturan adama selam vermeyip, dönüşünde aynı adamı çöple yeri kazırken görüp selam vermesi meşhurdur. Allah resulü; "bir kimse ayıplayıp alay ettiğinin durumuna düşmeden ölmez" buyurdu. Çok ibretlik bir hadis.

Gıybet alışkanlığı ise büyük günahlardandır. Ayette kardeşinin etini yemek olarak yerilir. Aynı ayette gıybet 3 kere yerden yere vurulur. Dindar müslümanların bile yaygın günahlarındandır. Özünde ise, kendi kusurunun farkına varmama ve kardeşine şefkat ve merhamet eksikliğindendir.

- Arif kimse her an daha fazla huşu içinde olandır sözünden ne anlayacağız?

-Rahmetli babam derdi ki; "Arif çalmadan oynayandır." Yani daha gelişmeler olurken; ne yöne gideceğini farkeden adam. Kitaptan çok hayatı iyi okuyan adamlara arif denir. Aynı şekilde, en az tecrübe kazığı yeyip en çok ders çıkaran adamdır arif. Gönül teli duyarlı olduğundan Allah'tan ürpertisi de yüksektir (huşu).

-Doğru bile olsa istişaresiz iş yapmayın, ne anlama gelir?

-Doğru, ayetler istişare ve meşvereti emreder. Öyleyse meşveret farzdır. Meşveret kararı hatalı da olsa sevaplıdır denir. Müslümanların kurtuluşu meşveret ve şuraya artık zorunluluktur. Üstad Bediüzzaman "Asya'nın(kıtasının) miftahı-anahtarı- meşveret ve şuradır" dedi.

-İbadetin Rabb'ine hiçbir faydası olmadığı gibi, isyanın da hiçbir zararı yoktur buyrulmuş. Nasıl anlayacağız?

-İbadetlerimize Allah'ın ihtiyacı olmadığı gibi, faydası da yoktur. İbadetlere bizim ihtiyacımız var. İnsan günahlarla hasta ve iyileşmeye ihtiyacı var. Bu da ibadet ve hasenatla olur. Yine ibadet, bize ikram edilen nimetlere bir şükür ve teşekkürdür. Bu açıdan cennete girmenin ücreti ve karşılğı da değildir. Ancak cennet sahibini razı etmenin bir yoludur ibadet. Yoksa ibadet ve sevap ücretiyle, cennet katiyyen bu dünyada kazanılamaz.

-"Sabır yüzü ekşitmeden acıyı, yudum yudum yudum sindirmektir" demiş C.Bağdadi?

-Veli Sultan hak söylemiş. Sabır acı ve belalara katlanmaktır. Musibet ve hastalığın da Allah'tan geldiğini idrak ederek, sineye çekmektir. Sabır; bela ve musibetin ilk anında gösterilmeli. Üstad Bediüzzaman 3 sabırla görevli olduğumuzu yazar: 1-Bela musibet ve hastalığa karşı sabır. 2-İbadetleri yapmada azim ve sabır. 3-Günah ve kötülüklerden kaçınmada sabır. Bulunduğumuz anda görevimiz tam yapmada, memnun ve mesut olmada sabrı da ilave edebiliriz. Şefik ve Rahim Allah "la yükellifullahi illa vüsaha-ve minel gayzıl kazımiyin" buyurdu.

- Bir kimse kendinde olmayan şeyle; insanlara insanlara iyi görünmeye çalışırsa, Allah katında itibarı düşer ne demek?

-Olmayan şeyle insanlara görünmek hem yalan hem riyadır. İtibarı bırak belki sahtekar ve münafıklar listesine yazılır.

- Hz. B.Bestami "Bu kadar sıkıntı ve meşakketle aradığımı anamın rızasında buldum" diyor?

- Hadis-i şerifte "Ananın duası peygamberin, babanın duası Allah'ın duası gibi" buyruldu. Üstad Said Nursi, ana babasını bilerek kıran "canavar bir hayvandır" der. Bu yüzden atalar; ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz demişler. Önce ana sonra baba toplumun çekirdeğidir. Bu çekirdek parçalanırsa toplum parça parça hale gelir. İnsanlar çi-p-leşir. Bu insanları hiçbir beşeri belki İlahi güç zapt u rapt altına alamaz. Her yeri yecüc mecüc kaplar.

Her insanın ilk ve en önemli muallimi anasıdır. Ondan görerek öğrenilen, mermere kazınmış gibi kalıcıdır. Kapitalizm anayı evden uçurdu; insanlığın huzurunu kaçırdı. Ev toplumun ana üretim merkezi olmalı. Maddi ve manevi menba menşe, insanın yuvası olmalı ve öyle kalmalı. Anaocağı ibadet, gelişim ve yetişmenin başı olmalı. Yoksa dedikodu ve huzursuzluğun ocağı olur.

Devlet anayı ve yuvayı maddi manevi desteklemeli, üreme ve üretim merkezi yapmalı. Yoksa attığı taş, ürküttüğü kurbağaya değmeyecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum