Bir de bu gözle bakalım

“Kafasını her taşa vuracaklar, çare bulamayacaklar bil mecburiye teslim olacaklar.” (Bediüzzaman)

Dananın kuyruğu koptu kopacak…
Zira bir şeyin eceli dolmuşsa ölmek mukkaderdir, değişmez.
Ve bugün kim ne derse desin tarihin gelmiş geçmiş en büyük “zındıka cereyanının” sonu gelmiştir.
Varsın Ergenekon globalleşsin.
Varsın Ergenekon’a Rusya derin devleti, İsrail ile tüm lobileri, Amerika ve bütün yenidünya oluşumunda gözü olan her türlü güçler yardım etsin.
Varsınlar kahpece katliamlarını Erdoğan-Obama görüşmesinden hemen önce yapsınlar.
Varsın en kritik dönemde DTP kapatılsın.
***
Evet, olayın seyri tamamen tarihle örtüşüyor.
İçerde değişime karşı duramayan münafık zihniyet dışarıdaki zalim dostlarından yardım istediler.
Belki de zalim dostları işin vahametini kavradıkları için kendi yanlarında himmetlerini gösterdiler.
Çünkü tarihçe sabittir ki her zaman Asya münafıkları Avrupa zalim kâfirleri ile işbirliği yapmış ve İslam âlemini zora sokmuşlardır.
Ve bu gün yapılan aynısıdır.
Zira Ergenekon yeni bir boyut kazandı.
Yani Ergenekon globalleşti.
Buna biraz daha farklı bakmak istersek şöyle diyebiliriz.
Süfyanizim deccalizmle birleşti ikisi birden Türkiye’ye saldırmaya başladı.
Bu da şunu gösteriyor ki: şer odakları özelikle Türkiye içindeki odaklar güç kaybetmiş dışarıdan destek almaya başladılar.
Dolayısıyla Türkiye girdiği yoldan devam ettikçe daha da çözülecek.
***
Şu an biliyorum birçok insanımız yine büyük bir hayal kırıklığı ve ümitsizlik yaşamaktadır.
Açılım ve hürriyetlerin baş gösterdiği bir zamanda peş peşe darbelerin gelmesi ve kaf dağının arkasındaki bir ümidin de tamamen bittiğini düşünenlerimiz çoktur.
Bu çağda parti kapatmanın hiçbir açılımla bağdaşmayacağı ve böylece açılımların da birer tuzak olduğu kanısının hâkim olacağını da biliyorum.
Açılıma balıklama dalan iktidarın işin altında boğulduğunu ve Türkiye’nin eskisinden daha beter olacağı görüşünün de yayıldığını biliyorum.
Ama gel gör ki hiçbir şey görüldüğü gibi değildir.
Yukardaki paragrafları zaten bu düşüncelerin yersizliğini belirtmek için yazdım.
Aslında değişime doğru giden Türkiye’nin gidişatında hiçbir şeyin değişmediğini sistemin tam takır işlediğini belirtmek için yazdım.
Türkiye hedefine odaklanmış tüm hızıyla gidiyor.
***
Şimdi gelelim parti kapatma meselesine:
Ben şahsen bu işin hukuka uygunluğunu tartışmıyorum.
Demokrasiye darbe vurulduğuna da değinmiyorum.
Zaten ülkemizde ne doğru dürüst bir hukuk ne de demokrasi olduğuna inanmıyorum.
Dolayısıyla meseleye benim baktığım pencereden bakarsak olayların seyri daha da iyi anlaşılacak.
Bir kere Türkiye’de şimdiye kadar ülkeyi idare eden zihniyet bir kefesinde Türkler diğer kefede ise Kürtler olmak üzere bir terazi kurdular.
Bu terazi nasıl kuruldu?
Cumhuriyet kurulduğu zaman ulus devlet anlayışı ümmet toplum anlayışının yerine ikame edilmeye başlanmış. Bundan sonra özelikle hükümetin bu son açılım hareketiyle birlikte öğrendik ki devlet kendi eliyle Dersim’de adeta soykırıma gitmiş korkunç bir katliam gerçekleştirmiş ve ardından Şeyh Said isyanını düzenlemiş, onunla da geri kalan kısmı katletmiş ve halkı tamamen sindirdikten sonra devletim tüm kademeleriyle asimile politikalarına girişmiş.
Lakin bu durumun bir terazi oluşmasına yetmeyeceği aşikardır.
Derken yetmişli yıllardan sonra dünya çapında oluşan gladyo yapılanmasının Türkiye ayağında bu durum tamamen hesaplanmış, Kürtlerin çok daha fazla tahrik olması gerekliliği anlaşılmış Kürtler tamamen tahrik olduktan sonra Türklerin de acı çekmesi gerekliliği vurgulanmış.
İşte bunu gerçekleştirmek için PKK kurulmuş.
PKK kurulurken daha önceki bir yazımda Uğur Mumcu’nun ölümüne sebep olan bir belgeden bahsetmiştim. (bkz: Tahrik, yara ve kontr hareketler)
Şimdi isterseniz o dönemi hafiften hatırlayalım.
Bir yanda PKK kurulmuş Kürtlere çağrı yapıyor, bir yanda Diyarbakır hapishanesi ve benzeri yerlerde malum işkenceler yapılıyor.
Diğer taraftan doğuda müthiş bir askeri terör estiriliyor. Köylüye ve halka inanılmaz zorluklar yaşatılıyor.
Yani öyle bir hale getiriliyor ki tahrik olan halk umudu PKK da buluyor sonunda oraya iltihaklar başlıyor.
Ve böylece şeytanın bile aklına gelmeyecek bir savaş başlatılıyor.
Artık ülkenin her tarafına şehitler gönderilmeye başlanıyor.
Dille kolay tam 30 yıldan fazladır bu halk şehit gençlerini toprağa gömüyor.
Böylece Türklerle Kürtler birbirlerine kan düşmanı kesiliyorlar.
Zaten her iki halk da aynı devlete ve aynı toprakları sahiplendiği için ister istemez garip bir terazi oluşuyor.
Hani iki dağ ne kadar büyük olursa olsun teraziye aldın mı ufak bir çocuk bile her ikisiyle istediği gibi oynar.
Ne yazık ki ülkemiz şu an böyle bir hale gelmiş.
***
İsterseniz bu noktada bir tahlil daha yapalım.
Ülkede bir açılım yapılmakta... Bu açılımın birinci ayağı belki birinci sebebi Kürt halkıdır.
Bir diğer önemli sebebi savaşın bitmesi akan kanın durması.
Yukarda anlatmaya çalıştığım perspektiften meseleye bakarsak bu açılımın PKK’nın işine yaramayacağı kesindir.
Eğer dikkatli bir gözle meseleye bakılırsa yeni oluşacak bir Türkiye’de böylesi bir DTP’nin yakışmayacağı anlaşılacak.
Nitekim 11-0’ın altı deşilirse…
DTP içindeki şahinler ve güvercinler nazara alınırsa…
Gelecekte nasıl bir Kürt partisi veya partilerin kurulacağına dair ipuçları gözükecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.