Bediüzzaman’ın hükümetlerden bir ricası

Hayatı sembolize eden değerler vardır. Değerler sistemi, bu sembollerle kendi manasına daha çok hizmet eder. Temsil değeri olan hareketler ise, bir mana bütünlüğünün işaret fişekleridir. Dönüm noktasını ifade eder.

Hayırla şerrin, inşa etmekle tahrip etmenin karşı karşıya olduğu bir dünyada yaşıyoruz. İyilikle kötülüğün kıyasıya mücadelesini görüyoruz. Doğru yolumuzda, her zaman doğru ve rahatlatıcı sonuçlara fırsat oluşmayabiliyor.

Kaderin kendi örgüsü, takdirin tecelli şartları ve zamanın dokusu farklı sonuçlarla bizi mahzun veya mesut edebilir. Gecenin gündüzle ferahlaması ile bir sevinci, gündüzün zifiri bir karanlığın ortasına sürüklenmesiyle bir hüznü yaşamak mümkün.

Şimdi mahzun bir mekandan, karartılmış bir ibadet mahallinden ve İstanbul fethinin sembollerinden abide bir esere sözü getirmek istiyorum: Ayasofya.

“Mahzun mabed” Ayasofya. Fethin mana ve dönüşümünü temsil eden dini bir yapı olarak tarihle bütünleşmişken birden koptuk birbirimizden.

Ayasofya cami iken müze yapıldı.
Minarelerinden ezan okunurken ve camide ibadet edilirken, sergisi kaldırılarak cami ruhaniyeti karartılıp turistlerin ziyaretine açılan bir mekan oluverdi.
Cumhuriyet sonrası oluverdi/oldu bitti bir kırılmadır Ayasofya hüznü.

Ayasofya’nın ezan sesini duyamaz olduk, namaza gidemez hale geldik ve yıllar yılı kimse çıkıp bu caminin, bu muhteşem Fatih Sultan Mehmet emanetinin neden elimizden alındığını izah edemedi.

Dinle bağları kopartılmak istenen bir toplumun trajedisidir Ayasofya.
Rejimin camiyle kavgasıdır Ayasofya.
Camiye, cami cemaatine ve inanlara bir tavırdır Ayasofya.

Bir dönemin soğuk yüzü, cami olan bir ibadet mahallini böylesi soğuk, boş ve sadece seyirlik bir mekana dönüştürerek hala kendi suretini resimleştiriyor.
Bu resmin değişmesi lazım.
Ayasofya’nın engellenen cami hukuku derhal geri verilmeli.

Ayasofya müze değildir, müze adı altında halıları kaldırılmış ve gasp edilmiş bir camidir.

Tarihe kast eden bir dönemin, müminleri yaralayan ve gözümüze sokulan bir icraatıdır. Ve hala yaralamaktadır.

Mahzun Ayasofya, camiyi hazmetmeyenlerin ve onların cami dışı/ülke dışı “cemaatleri”nin taleplerine cevap veren bir uygulamadır. Bu uygulama bitmelidir.

Minaresinde ezan okunan Ayasofya’da namaz kılmak istiyorum. Ecdadımın yadigarına dokunmak istiyorum. Secdeye kapanıp, “Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli” hissini doyasıya fethin sembolünde yaşamak istiyorum.
***

Cumhuriyet döneminde hiçbir faniye nasip olamayacak şekilde İlk defa bu Ramazan’da TRT’de Ayasofya’yı gördük/gezdik/dinledik.

Bu başlangıç, takdire şayan bir gelişme. Geçmişte müezzin mahfilinde tekrar  başlatılan ibadet mahalli gibi önemli bir teşebbüs.

Şimdi, altı mihrabı ve II. Murat’tan kalma çok özgün minberi, cami hususiyetini koruyan ve korunarak onarılmış haliyle tekrar cami olmasının vakti.
Emanete hıyanetin bedduası artık kesilmeli.
Bunun şartı, Ayasofya’nın ibadete açılmasıdır.

nursi_ayasofya_erdogan.jpgSayın hükümet, sayın Başbakan!
Ayasofya Camiinin ibadete açılması, Said Nursi’nin en önemli üç talebinden biridir.

Birincisi Ezan-ı Muhammedi’nin camilerde tekrar okunması idi.
18 yıl (1932-1950) “tangır-tungur” ezan diye okundu maalesef. Rahmetli Menderes ezan yasağını kaldırdı ve ezan-ı Muhammedi  gök kubbeyi doldurdu.

İkincisi, Risale-i Nur’un Diyanet tarafından basılmasıdır. Bu talep hala muhatabını ve muvafık devrini bekliyor. Müdrik ve müteşebbis irade isteyen bu konu, tazeliğini ve  önceliğini  koruyor.

Üçüncüsü ise, Ayasofya yasağının kaldırılmasıdır. Ayasofya’nın tekrar ibadete açılmasıdır. Caminin müze yapılıp ibadetin kaldırılması ve kapatılması affedilemez bir vebaldir.

***

1950’de ezan yasağı kaldırıldı.
Şimdi Ayasofya yasağının kalkması gerekiyor. Bediüzzaman’ın bu isteği, müminlerin  seslendirilmiş yüksek talebidir.

Tez elden İstanbul’a gidiyorum. Nasipse, Ayasofya minarelerinden yükselen ezan sesini duyuyorum. Şadırvanlarından aldığım abdestle camide namazımı kılıyorum.
Namaz sonrası, caminin kitaplığına uzanıyorum, elime geçen Diyanet baskılı Risale-i Nur’dan şu cümleyi okuyorum:

“Nasıl ezan-ı Muhammediyenin (a.s.m.) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi, öyle de, Ayasofya'yı da beş yüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmektir.”

“..âlem-i İslâmı, hattâ bir kısım Hıristiyan devletlerini de memnun etmek için,
Ayasofya’yı muzahrafattan temizleyip ibadet mahalli yapmaktır.”

Bu kara lekeyi defterimizden silmek için adım atan ve bu meş’um sürede Allah için irkilen ve yasağı kaldırmayı başaran/başaracak herkesten Allah razı olsun.

Sayın Başbakan!
Bir “one minute” yapın şu Ayasofya meselesine. Çözün bu düğümü!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
9 Yorum