Mehmet Şevket EYGİ

Mehmet Şevket EYGİ

Bediüzzaman'ı tenkit eden ilahiyatçı

İstanbul İlâhiyat Fakültesi profesörlerinden birinin, bir kitapta BediüzzamanSaid Nursî aleyhinde kaleme almış olduğu sayfaları okudum. Çok üzüldüm, kırıldım, biraz da öfkelendim.

Haydi dinsizler, İslâm düşmanları bu mübarek zat aleyhinde atıp tutuyorlar, bari Müslümanlar dillerini tutsunlar.

Bediüzzaman İman, İslâm,Kur'ân, Sünnet, Şeriat hizmetleri yapmış ve biiznillah büyük fütuhata ve füyuzata nail olmuş bir din büyüğüdür.Böyle bir zata Müslümanlar hürmet ve dua etmekle mükelleftir.

Bediüzzaman bir Tevhid kahramanıdır. O muvahiddir, Ehl-i Tevhid ve Ehl-i Kıbledir. Beş vakit namazı sünnetleriyle birlikte muntazam ve dosdoğru bir şekilde kılmıştır. Peygamberimizden (Sallallahu aleyhi ve sellem) menkul tesbihata devam etmiştir. Geceleri dört saat kadar teheccüd namazı kılar, tesbihat ile meşgul olurdu.

Çok yüksek bir ahlâk ve fazilete sahipti. Dünyalık edinmemiştir. Parayla pula önem vermemiştir. Kût-i lâ yemut miktarında (açlıktan ölmeyecek derecede) yemiş içmiştir.

Benlik, şöhret, riyaset, alkış, makam, mevki istememiştir.

Çok sıkıntı, çok eziyet çekmiş çok zulüm görmüştür.

Halkın ve bilhassa gençliğin imanını kurtarmak için çok fedakârane ve azimli şekilde çalışmıştır. Mükafat ve ücretini mahlukattan değil, Hâliktan istemiş ve beklemiştir.

Böyle bir zatın aleyhinde bulunmak doğrusu bir Müslüman için büyük mürüvvetsizlik, ayıp ve noksandır.

İslâm dünyasında başlangıçtan bu yana meşreb çeşitliliği olmuştur. Asr-ı Saadet'te Ebu Zer Gıfarî ile Abdurrahman ibn 'Avf'ın meşrebleri bir değildi. Allah ikisinden ve diğer bütün Ashab-ı Kiramdan razı olsun. Bediüzzaman'ın da kendisine mahsus bir meşrebi vardır.Bu yüzden onu kınamak, ona düşman olmak, onu tenkit etmek yanlış olur.

Şu hususu da tebârüz ettirmek (Üzerine basarak belirtmek) isterim ki, Bediüzzaman öncelikle Nurcu büyüğü değil, bir İslâm büyüğüdür.

Bu zat İmandan, İslâm'dan, Kur'ân'dan, Şeriat'tan, Sünnet'ten tâviz vermemiştir.Azimet yolunda gitmiştir. Hiçbir maddî gücü olmadığı halde son derece amansız, merhametsiz şer güçlerine kafa tutmuştur.

Bediüzzaman'ı sevmek, ona hayır dua etmek, ona hürmet etmek için Nurcu olmak gerekmez. Bunları yapmak için vefalı ve şuurlu Müslüman olmak yeterlidir.

Türkiye'deki düzen, egemen güçler vaktiyle Bediüzzaman'ın nasihat ve tekliflerini kabul etmiş olsalardı bugünkü Kürt krizi olmayacak, memleket bu hallere düşmeyecekti.

Risale-iNur'da bazı esrar ve gavamız bulunmaktadır. Bunların te'villeri vardır.Bunlar yüzünden Bediüzzaman'a çatılmaz.

Nasıl İmamı Rabbanî, İmamı Gazalî, Abdülkadir Geylanî, Ahmed er-Rufaî, Şah Muhammed Bahaüddin Nakşibend gibi din ve tasavvuf ulularına çatmak, onları inkâr ve red etmek doğrudan doğruya dine ve ümmete zarar verirse, Bediüzzaman'a da çatmak, ona çamur atmak İslâm'a ve Ümmet-i Beyza'ya zarar verir.

Aşırılığa sapmış, şazz fikirlere ve görüşlere kapılmış, Vehhabîliği benimsemiş, İbnTeymiye'yi ve Muhammed ibn Abdilvehhab'ı imam kabul etmiş, tarikat ve tasavvuf ulularını şirk ve küfürle itham eden, dört mezhebe aykırı uyduruk içtihadlar yapan, yersiz fetvalar veren bazı ilâhiyatçıları insafa davet etsek faydası olur mu bilmem.

Bu vesile ile merhum Bediüzzaman Said Nursî hazretlerinin has talebelerinden aziz, muhterem ve kadim dostumuz Mustafa Sungur -ömrü müzdad akıbeti hayr olsun- ile yapılmış bir mülakatı okumanızı min gayri haddin tavsiye ediyorum.

Milli Gazete

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum