Hekimoğlu İSMAİL

Hekimoğlu İSMAİL

Bayram

Bundan yıllar önce Doğu Anadolu'da dolaşırken Bayram isimli bir adamcağızla karşılaştım.
- Demek sen doğunca annen, baban bayram etmiş ki, senin ismini Bayram koymuşlar...

Güleceğini zannettim, önüne baktı, bir zaman sustu, mırıldanırcasına:

- O devirler çok gerilerde kaldı, belki miladdan evveldi...

Dinlediğimi görünce, devam etti:

- Köyü yerle bir ettiler... Davar gitti, tavuk gitti, tarla gitti. Kerpiçten, taştan da olsa, başımızı sokacak bir evimiz vardı. Tezek de yaksak, sıcacık bir yuvamız vardı. Tarladan ekmek, koyundan peynir, dereden su gelir, kimseye minnet etmeden yaşardık. Şimdi yersiz, yurtsuz kaldık. Gün oluyor, bir ekmeğe, tek yumurtaya muhtacız. İş yok, para yok, gerisini var düşün. O kadar çaresiz, o kadar kimsesizim ki, bazan kendi kendime soruyorum: "Nerde benim milletim, devletim?"

"Bayram gele, bayram gele" dedik, işte bizim Bayram böyle geldi.

Ben de hüzünlendim, ağzımı bıçak açmadı. Dert adamı söyletirmiş, o anlattı:

- Bir avuç PKK'lıydı gardaş, on sene evvel bir avuçtu... Bir avuç PKK'lı, kocaman devlet, on sene bir ömür... Ne bitmez, tükenmez bir şeymiş bu? Aslında devlet de, PKK da beni ilgilendirmez, biz perişan olduk. Yani vatandaş perişan oldu. Hatta eskiden "köylü efendimizdir" derlerdi ya, efendi uşak oldu, dilenci oldu, suçlu oldu.

Sağa, sola baktı, ellerini ovaladı, gözlerimin içine bakarak:

- Bizim felaketimiz başkalarına bayram oldu: Koruyucu bayram eder... Zamlı maaş alan memur bayram eder. İşini yoluna koyan esnaf bayram eder. Hatta PKK'ya karışan, evine üç, beş kuruş gönderip, o da bayram eder. Elbette Ankara'da da bayram güzeldir. Bize gelince gardaş, bize gelince, var olan bir şey yok ki, yok olanı söyliyeyim. Eğer işe yararsa dert var, elem var, keder var...

Gözünü ve burnunu sildi:

- Bunları anlatmamın ne faydası var? Dermansız derde düşmüşüz... Ümidimiz bahara kaldı. Hiç olmazsa titremekten kurtuluruz, sırtımız ısınır, biraz ot toplarız...

Kâğıdı, kalemi topladığımı görünce:

- Gazeten var diye bağrımı açtım, belki yazarsın, belki okuyan olur. Belki bu vatanda, bizim gibi vatandaşların da olduğunu duyan olur.

Yaşlı gözlerle adamın elini sıktım, çıkıp, dolaştım. Bomboş uzanan ovalar, cenaze gibi yatan dağlar, gözyaşı gibi akan çaylar. Sanki ağaçlar saçını, başını yolup, kupkuru kalmış... Sanki gök kubbe, yer için ağlamış.

Zengin yurdumun fakir insanları da böylece bayram yapmış. Devletin, hükümetin gözü aydın olsun
 
Zaman

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.