Asansör

Bir adam vardı. Yetmiş yaşlarında olmalıydı. Emekli memurlardandı.  Altı katlı bir binanın birinci katında eşiyle birlikte oturmaktaydı. Çocukları başka diyarlardaydı.

 

Adam, oturduğu apartmanın dış kapısı önünde, bir sandalyenin üstünde gün boyu,  beklerdi saatlerce. Amacı geleni gideni yoklamaktı. Bu huy adamda takıntı derecesine varmıştı. Bazen cadde üstündeki dükkân sahipleriyle sohbete gidip, bazen de kahvede çene çalsa da, çoğu zamanını oturduğu apartmanın önünde geçirirdi.

 

Altı katı olan apartmanın bir de asansörü vardı. Yaşlı adamın takip etmekten çok haz aldığı bir asansör… İnen, çıkan kim varsa hepsini incelemek, gerektiğinde müdahale etmek, en çok yaptığı şeylerden biriydi.

 

Günün birinde bu apartmanın altıncı katındaki kiracılar değişti. Yerine üniversite talebesi dört genç kız yerleşti. Bu kızlar başları örtülü, namazlı, abdestli, kendi halinde, okuluna gidip gelen kimselerdi, de yalnız bu durumdan hoşnut olmayan birinin takibindeydiler...

 

Onları takip eden bu şahıs, yani birinci katta oturan emekli memur, günün birinde apartman sakinleri tarafından: “Daha fazla ilgilenebilir” düşüncesiyle apartman yöneticiliğine seçilince, yapılan takipler had safhaya ulaştı. Yaşlı adam artık kapının önünden hiç ayrılmıyor, gelenden geçenden hesap soruyor, özellikle de asansör konusunda oldukça hassas davranıyordu.

 

Bu arada, altıncı katta oturan genç kızlar, kendi üniversite camialarından bir gurup arkadaşla birlikte, her hafta sonu birleşiyor, hep beraber namaz kılıp sohbet ediyorlardı. Kur’an tefsiri ( Risale-i Nur) okumanın yanı sıra, dini noktada eksik kalan yanlarını tamamlamak için, fikir alışverişinde bulunuyorlardı. Bunun içinde en uygun olan ev dört arkadaşın kaldığı altıncı kattaki daireydi.

 

Yaşlı adam, tuhaf bir biçimde bu gençleri takibe almış durumdaydı. Asansörü kullandıkları için kızıyor, başlarının örtülü olduğunu gördükçe de: “Bu apartmanda ne işleri var” diye içi içini yiyordu.

 

Adamın takıntısı öyle artmıştı ki, işi kızların geldiği saatleri tespit etmeye kadar götürmüştü. Böylece onların geldiği saatlerde asansörü bilerek devre dışı bırakıyor, kızların altı katı yürüyerek çıkmalarına sebep oluyordu. Onlar eve gidince de tekrar asansörü çalıştırıyordu. Her hangi bir şikâyette de: “Bir sürü arkadaş getiriyorsunuz, asansörle inip çıkıyorsunuz. Haliyle de bozuluyor tabii” diyerek yaptıklarını ört bas etmekten geri kalmıyordu.

 

Genç kızlar bu durumda adamı Allah’a havale ederek, sabırla sohbetlerine devam etmeye karar verdiler. Bir zaman sonra da bu duruma alışmış olduklarından, artık seslerini çıkarmaz oldular. Böylelikle aradan bir sene geçti. Ama ne kızlar bir araya toplanmaktan vazgeçmişti, ne de adam verdiği azaptan…

 

Sonra…

 

Sonrasında, yukarı kata, asansörle çıkmakta olan ihtiyar, 3. katta bozulan asansörün içinde kalıyor. O an büyük bir korku ve heyecan yaşıyor. Buna daha fazla dayanamayarak kalp krizi geçiriyor ve ölüyor. Hani şu kızların bir yıl boyunca kullanmalarına izin vermediği o meşhur asansör vardı ya işte onun kabininde…

 

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.