Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK

Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK

Risale-i Nur Külliyatı Işığında El-Mabud

Mabud; kendisine ibadet edilen, tapılan ve kendisine kul olunan ilah. Hem isim hem sıfat olarak kullanılır. Zâti isimlerdendir. Allah'tan başka bir varlığa mabud denilemez.

Mabude İllâ Hû! Kendisine ibadet edilen Mabudun şeriki yoktur. İbadet bir şükürdür.

“Hayır; yalnız Allah’a ibadet et ve şükredenlerden ol.” (Zümer,66)

"Ey insanlar! Sizi ve sizden evvelkileri yaratan Rabb'inize ibadet ediniz ki takva mertebesine vâsıl olasınız.” İşârât-ül İ'caz/160 (Bakara,21)

Allah’ın isimleri celali ve cemali diye başlıca iki gruba ayrıldığı gibi uluhiyet ve rububiyet cihetiyle de bakılabilir. Bu isim tevhidi uluhiyete bakar. Kur’an-ı Kerim de abd ve ibadet kelimeleri Mabudiyeti dolaylı olarak gösterir.

“Abd ile Mabud arasında en yüksek ve en latîf olan nisbet ancak ibadettir.” İşârât-ül İ'caz/163

“Zira ibadet, abdin Allah'a karşı bir hizmetidir. İane de o hizmete karşı bir ücret gibidir.” İşârât-ül İ'caz/25

“Ve keza ibadet, yaratılışın ücreti ve neticesidir. Bu itibarla sevap, ibadetin ücreti olmayıp ancak Cenab-ı Hakk'ın kereminden olduğuna işarettir.” İşârât-ül İ'caz/176

İnsanların bu dünyaya gönderilmesinin hikmet ve gayesini Zariyat 56 ayeti (Hâlık-ı kâinatı tanımak ve ona iman edip ibadet etmektir) açıkça beyan etmektedir.

“Kâinatın ve dolayısıyla insanların hilkatindeki hikmet ve gaye

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ ferman-ı celilince ibadettir.” İşârât-ül İ'caz/19

İnsanın fıtratında birisini sevme ve ibadet etme özelliği vardır. Bunu gerçek sahibine vermezse kendi nefsini mabud ve mahbub yapar. Her şey mabudiyetten uzaklık noktasında aynıdır.

“Kur'an-ı Kerîm vaktâ ki

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا … الخ emriyle insanları ibadete davet etti, sanki lisan-ı hal ile "Ne için ibadet yapalım, illeti nedir?" diye sorulan suali, Kur'an-ı Kerîm

رَبَّكُمُ الَّذٖى خَلَقَكُمْ … الخ cümleleriyle cevaplandırmak üzere Sâni'in vücud ve vahdetine dair bürhanları zikretmeye başladı.” İşârât-ül İ'caz/163

Kur’an-ı Kerim de ibadet ediniz de gizli bir sual vardır. Niçin ibadet yapmalıyız? Sebebi nedir? Cevap; sizi terbiye etti ve yarattı.

"İnsanı mukadder olan kemalâtına yetiştiren, ibadettir. Abd ile Mabud arasında en yüksek ve en latîf olan nisbet ancak ibadettir. Evet, kemalât-ı beşeriyenin en yükseği, şu nisbet ve münasebettir." İşârât-ül İ'caz/163

Cemal ve kemal bizzat sevilir. Kendisine ikramda bulunana teşekkür etmek, fıtratın iktizasıdır. Mabud olana en iyi teşekkür ibadetle olur. Kendisine ibadet edilen ilahın ibadete layık olacak isim ve sıfatlara sahip olması gerekir.

رَبَّكُمْ :‎ Yani "Sizi terbiye eden ve büyüten odur. Ve sizin mürebbiniz odur. Öyle ise siz de ona ibadet etmekle abd olunuz!

Ey arkadaş! Vaktâ ki Kur'an-ı Kerîm ibadeti emretti. İbadet ise üç şeyden sonra olabilir.

Birincisi: Mabud'un mevcud olmasıdır.

İkincisi: Mabud'un vâhid olmasıdır.

Üçüncüsü: Mabud'un ibadete istihkakı bulunmasıdır." İşârât-ül İ'caz/172

"Kâinattaki ibadat-ı umumiye, bilbedahe bir Mabudu Mutlak'ı gösteriyor." Sözler/726

"Sen, kendi nefsini kendine mabud ve mahbub yapıyorsun." Sözler/384

"Tezkiye-i nefis etmemek. Zira insan, cibilliyeti ve fıtratı hasebiyle nefsini sever. Belki evvela ve bizzat yalnız zatını sever, başka her şeyi nefsine feda eder. Mabuda lâyık bir tarzda nefsini medheder. Mabuda lâyık bir tenzih ile nefsini meayibden tenzih ve tebrie eder. Elden geldiği kadar kusurları kendine lâyık görmez ve kabul etmez. Nefsine perestiş eder tarzında şiddetle müdafaa eder. Hattâ fıtratında tevdi edilen ve Mabudu Hakiki'nin hamd ve tesbihi için ona verilen cihazat ve istidadı, kendi nefsine sarf eder..." Sözler/522

İnsanın en büyük düşmanı kendi nefsidir. Nefis insanı her zaman kötülüğe sevk eder. Bu yüzden çok dikkatli olmak zorundadır. İyilikler Allah'tan, kötülükler nefsimizdendir. İnsanın nefsinde yolunu şaşırdığı zaman ilahlık dava etme ve nefsini aşırı sevme özelliği vardır.

"Öyle ise insanın mabudu ve melcei ve halâskârı o olabilir ki arz ve semaya hükmeder, dünya ve ukba dizginlerine mâliktir." Lem'alar/158

"İnsana hakiki Mabud olacak; yalnız, her şeyin dizgini elinde, her şeyin hazinesi yanında, her şeyin yanında nâzır, her mekânda hazır, mekândan münezzeh, aczden müberra, kusurdan mukaddes, nakıstan muallâ bir Kadîr-i Zülcelal, bir Rahîm-i Zülcemal, bir Hakîm-i Zülkemal olabilir." Sözler/343

"Bir mabud ki zevalde defnoluyor; onu çağırmam, ona iltica etmem. Çünkü nihayetsiz muhtacım ve âcizim. Âciz olan, benim pek büyük dertlerime deva bulamaz. Ebedî yaralarıma merhem süremez. Zevalden kendini kurtaramayan nasıl Mabud olur?" Sözler/229

Hz. İbrahim(as) dediği batanlar, kaybolanlar ve acizler Mabud olamazlar.

"Evet Câmî, pek doğru söyledin. Hakiki mahbub, hakiki matlub, hakiki maksud, hakiki mabud; yalnız odur." Sözler/232

"Evet, şu fâni dünyada kemal-i süratle vaveylâ-yı firakı koparan giden ekser mevcudatla alâkadar bir ruhun âb-ı hayatı ise her şeye bedel bir Mabudu Bâki'nin, bir Mahbub‑u Sermedî'nin çeşme-i rahmetine namaz ile teveccüh etmekle içilebilir." Sözler/288

“...yatsı namazını kılmak için şu manadaki işâda İbrahimvari

لَٓا اُحِبُّ الْاٰفِلٖينَ deyip Mabudu Lemyezel, Mahbub‑u Lâyezal'in dergâhına namaz ile iltica edip ve şu fâni âlemde ve fâni ömürde ve karanlık dünyada ve karanlık istikbalde, bir Bâki-i Sermedî ile münâcat edip bir parçacık bir sohbet-i bâkiye, birkaç dakikacık bir ömr‑ü bâki içinde dünyasına nur serpecek, istikbalini ışıklandıracak, mevcudatın ve ahbabının firak ve zevalinden neş'et eden yaralarına merhem sürecek olan Rahman-ı Rahîm'in iltifat-ı rahmetini ve nur‑u hidayetini görüp istemek…” Sözler/50

İbadetlerin özü olan namaz ruh ve bedenin bir teneffüsü gibidir. Bir nebzecik dinlenmedir.

“Ve keza ibadet, dünya ve âhiret saadetlerine vesile olduğu gibi maaş ve meâde, yani dünya ve âhiret işlerini tanzime sebeptir ve şahsî ve nev'î kemalâta vasıtadır ve Hâlık ile abd arasında pek yüksek bir nisbet ve şerefli bir rabıtadır.” İşârât-ül İ'caz/160

İnsan şu dünyanın dağdağasından ancak bir mabuda iltica ve ibadet ile kurtulabilir.

İhlas suresiyle bir Mabudun vasıfları, özellikleri ve zatının birliği beyan ediliyor.

"Sure-i İhlas'ta nasıl ki

لَمْ يَلِدْ وَ لَمْ يُولَدْ zâhir manası malûm ve bedihî olduğundan o mananın bir lâzımı muraddır. Yani "Valide ve veledi bulunanlar, ilah olamazlar." manasında ve Hazret-i İsa (as) ve Üzeyr (as) ve melâike ve nücumların ve gayr-ı hak mabudların uluhiyetlerini nefyetmek kasdıyla, ezelî ve ebedî manasında Cenab-ı Hakk'ın

لَمْ يَلِدْ وَ لَمْ يُولَدْ gayet bedihî ve malûm hükmettiği gibi aynen onun gibi bu misalimizde de "Rızık ve it'am kabiliyeti olan eşya, ilah ve mabud olamazlar." manasında, Mabud'unuz olan Rezzak-ı Zülcelal sizden kendine rızık istemez ve siz onu it'am için yaratılmamışsınız mealindeki âyet; rızka muhtaç ve it'am edilen mevcudat, mabudiyete lâyık değiller, demektir." Lem'alar/313

Sen Sübhansın ve Mabudsun. Biz ise kusurlu bir abdiz. Biz rızka ve her şeye muhtacız Allah'ım! Hayırlı ve bol rızıklar ver.

"Şu insan, Mabudu Ezelî'nin azamet-i hitabına, hadsiz kalplerden ve dillerden çıkan sesler, dualar, zikirler ile mukabele ediyor. O sesler, dualar, zikirler birbirine tesanüd ederek ve birbirine yardım edip ittifak ederek öyle geniş bir surette Mabudu Ezelî'nin uluhiyetine karşı bir ubudiyet gösteriyor ki güya küre-i arz kendisi o zikri söylüyor, o duayı ediyor ve aktarıyla namaz kılıyor ve etrafıyla semavatın fevkinde izzet ve azametle nâzil olan ‎ اَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ‎ emrini, küre-i arz imtisal ediyor." Mesnevi-i Nuriye/166

Yukardaki parağraftaki gibi kalplerimizi istikamet üzere birleştir. Dualarımızı kabul eyle.

Ey Mabudu Bâki, Ey Mabud‑u Ezelî, Ey Mabud‑u Lemyezel, Ey Mabud‑u Lâyezal, Ey Mabud‑u Bi'l-hak, Ey Mabud‑u Mahmud, Ey Mabud‑u Mutlak, Ey Mabud‑u Mukaddes, Ey Mabud‑u Cemil-i Zülcelal, Ey Mabud‑u Zülcelal kusurumuzu affet, bizi kendine kul kabul et ve kafir ve zulüm ordularına karşı bizi birleştir ve cesaretli kıl.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum