Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK

Prof. Dr. Yasin ÇİÇEK

Risale-i Nur Külliyatı Işığında El-Ehad ve Ehadiyet

Yâ Ehad; Zât-ı itibariyle tek ve emsalsiz olan. Vâhid-i Ehad hem zat hem sıfatları itibariyle bir olan. Cenab-ı Hak şeriksiz birdir yani Vâhiddir, mekândan münezzehtiyle her yer de hazırdır ve tektir yani Ehaddir.

"O Vâhid'dir, Ehad'dir, her şeye kâdirdir. Hiçbir şey ona ağır gelmez." Mektubat/249

Zâti isimlerdendir.

"Amma‎ اِسْم‎ kelimesi ise: Biliniz ki Zat-ı Vâcibü'l-vücud'un bin bir esmasından bir kısmına "Esma-i Zatiye" denilir ki her cihetle Zat-ı Akdes'i gösterir. Onun adı ve onun unvanıdır. "Allah, Ehad, Samed, Vâcibü'l-vücud" gibi çok esma var. Bir kısmına da "Esma-i Fiiliye" tabir edilir ki çok nevileri var. Mesela "Gaffar, Rezzak, Muhyî, Mümît, Mün'im, Muhsin..." Emirdağ Lâhikası 2/102

Ehad-Ehadiyet, Vâhid-Vâhidiyet, Vahdet-Vahdaniyet şeklinde külliyatta çokça kullanılır. Ehad ve Vâhid isimleri Cenâb-ı Hakk'ın birliğini ifade eder.

Ferd ismi ise Ehad ve Vâhid isimlerini kapsayan bir isimdir.

قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ “âyetinin bir nüktesi ve Vâhid ve Ehad isimlerini tazammun eden bir ism-i a'zam veya ism-i a'zamın altı nurundan bir nuru olan Ferd isminin bir cilvesi, şevval-i şerifte Eskişehir Hapishanesinde bana göründü." Lem'alar/366

"Bazen iki kelimede mesela ‎ رَبُّ الْعَالَمٖينَ‎ ve ‎ رَبُّكَ‎ de ‎ رَبُّكَ‎ tabiriyle ehadiyeti ve ‎ رَبُّ الْعَالَمٖينَ‎ ile vâhidiyeti bildirir. Ehadiyet içinde vâhidiyeti ifade eder." Sözler/498

İnsanların cihazatları itibariyle bir olması Vahidiyete ama her bir insanın cihazının kendine has olması Ehadiyete bakar.

İnsan tüm azaları itibariyle; iki göz, iki kulak, bir burun, bir ağız gibi azalarda ki birlik cihetiyle Cenab-ı Hakk'ın vahidiyetine ayinedir. Azalarda ki farklılık cihetiyle; her bir insanın parmak izinin ayrı, kornesının ayrı, simasının ayrı, sesinin ayrı olması Ehadiyetin cilvesidir.

"İnsanın yüzünde... Belki insanın yüzü öyle bir sikke-i ehadiyettir ki Âdem zamanından tâ kıyamete kadar gelmiş ve gelecek bütün efrad-ı insaniye birden nazar-ı mütalaasında bulunmayan ve her birine karşı o tek yüzde birer alâmet-i farika koymayan ve o küçük yüzde hadsiz alâmet-i farika bırakmayan bir sebep, bir tek insanın yüzündeki hâtem-i vahdaniyete icad cihetiyle el uzatamaz." Lem'alar/367

"Nasıl ki eşyada, mesela hayvanattaki ehemmiyetli azanın esasat ve netaic itibarıyla birbirlerine benzeyişleri ve tevafukları ve bir tek sikke-i vahdet izhar etmeleri, nasıl kat'î olarak delâlet ediyor ki umum hayvanatın Sâni'i birdir, Vâhid'dir, Ehad'dir. Öyle de o hayvanatın ayrı ayrı teşahhusları ve simalarındaki başka başka hikmetli taayyün ve temeyyüzleri delâlet eder ki onların Sâni'-i Vâhid'i fâil-i muhtardır ve iradelidir; istediğini yapar, istemediğini yapmaz; kasd ve irade ile işler." Mektubat/269

Bütün yüzler bir Vâhidden sudur eder. Tüm yüzler Vahidiyeti gösterir. Her bir yüz ise Ehadiyetini gösterir. Elbette bir yüzde de hem Vâhid hem de Ehad ismi tecelli eder. Daha fazla zahir olan ve bizim anlamamız noktasında öne çıkan Ehadiyetidir.

"Vâhidiyet ise bütün o mevcudat birinindir ve birine bakar ve birinin icadıdır demektir. Ehadiyet ise her bir şeyde, Hâlık-ı külli şey'in ekser esması tecelli ediyor demektir. Mesela güneşin ziyası, bütün zeminin yüzünü ihata ettiği haysiyetiyle, vâhidiyet misalini gösterir. Ve her bir şeffaf cüzde ve su katrelerinde, güneşin ziyası ve harareti ve ziyasındaki yedi rengi ve bir nevi gölgesi bulunması, ehadiyet misalini gösterir. Ve her bir şeyde hususan zîhayatta ve bilhassa her bir insanda o Sâni'in ekser esması onda tecelli ettiği cihetle, ehadiyeti gösterir." Mektubat/257

"Aynen öyle de Sâni'-i Zülcelal, vâhidiyet itibarıyla bütün eşyayı ihata eden ilim ve iradesi ve kudretiyle bakar ve hazır ve nâzır olduğu gibi ehadiyet cihetiyle ve tecellisiyle her şeyin, hususan zîhayatın yanında isimleri ve sıfatlarıyla bulunur ki kolayca, bir anda sineği kartal sisteminde, bir insanı küçük bir kâinat sisteminde icad eder. Ve zîhayatı öyle mu'cizatlı bir şekilde yaratır ki eğer bütün esbab toplansa bir bülbülü, bir sineği yapamazlar. Ve bir bülbülü yaratan, bütün kuşları yaratan olabilir ve bir insanı halk eden ancak kâinatı icad eden zattır." Şualar/554

"Bakınız! Aktar-ı semavat ve arz sahifeleri üstünde hâtem-i ehadiyet göründüğü gibi kâinatın heyet-i mecmuasının büyük sahifesi üzerinde de pek vâzıh bir surette hâtem-i tevhid görünmektedir." Mesnevi-i Nuriye/15

Bir okyanustaki haşmeti ve celali anlamak ve idrak etmekte fikir dağılabiliyor ama içtiğimiz bir bardak suda Allah'ın esmasını okumak daha kolaydır. Suyun vücudumuzda iş görmesi Vahidiyetini gösterirken ağzımızda ki faaliyeti Ehadiyetini gösterir. Susadığımızda soğuk bir su içmek Allah'ın varlığına ve birliğine enfüsi bir delildir.

İnsanda Ehadiyet tecellisi hâkimken kâinatta Vâhidiyet tecellisi hâkimdir. İnsanda Cemali tecelli, kâinatta Celali tecelli hâkimdir. Ehadiyet cemal, rahmet ve ihsanatı ilahiyeye bakar.
Vâhidiyet olmadan Ehadiyet olmaz. Vahdaniyet ise her ikisini cem eden bir kelimedir (sadece bir yorumdur). Esma tecellilerinin de tecelli ettiği mahlukata göre sureti, kanuniyeti, hakikati ve mahiyeti vardır. Aynı zamanda asliyet ve zıllıyeti vardır. Peygamberimiz (asm) Cenab-ı Hakk’ın esmasına asliyet ve hakikatta mazhardır. Allah’ın veli kulları esmaya zıllıyet ve suret cihetiyle mazhardır. Mahlukattaki nizam, intizam ve birlik ciheti esmanın suret ve kanuniyetidir. Eserler ve fiiller suretidir. Fiilden fâile geçmek hakikatidir. Mahlukatın hakikati esmayı ilahiyedir.

"Herbir kemalin, herbir ilmin, herbir terakkiyatın, herbir fennin bir hakikat-i âliyesi var ki; o hakikat, bir ism-i İlahîye dayanıyor." Sözler – 262

Bir elden çıkması ismi Vahid ve Ehadi gösterir. Mahiyeti itibariyle Ehadiyet, Vâhidiyet ve Vahdaniyet Cenab-ı Hakk’ın uluhiyetine, sıfatına ve şuunatına bakar. Bir yüzü yaratamayan hiçbir yüzü yaratamaz. Bir elmayı yaratamayan tüm elmaları yaratamaz. Bir elma Ehadiyetini, tüm elmalar Vâhidiyetini gösterir. Bir elmayı yaratan hem Vâhiddir hem Ehaddir.

"Eğer Cemil-i Zülcelal'in esmasındaki hüsünlerin mevcudat âyinelerinde bir cilvesini müşahede etmek istersen, zeminin yüzünü bir küçük bahçe gibi temaşa edecek bir geniş, hayalî göz ile bak ve hem bil ki rahmaniyet, rahîmiyet, hakîmiyet, âdiliyet gibi tabirler, Cenab‑ı Hakk'ın hem isim hem fiil hem sıfat hem şe'nlerine işaret ederler." Şualar/79

"Bu kâinatın sâni'i ve müdebbiri ve bu memleketin sultanı ve mürebbisi ve bu sarayın sahibi ve bânisi birdir, tektir, vâhiddir, ehaddir. Misli ve naziri olamaz ve veziri ve muîni yoktur. Şeriki ve zıddı olamaz, aczi ve kusuru yoktur." Şualar/162

Yunus’un (as) balığın karnından kurtulması Ehadiyet tecellisidir. Çünkü bu şartlarda umumi kanunlar cihetinde kurtulması mümkün değildir. Ehadiyet tecellisinde Cenab-ı Hakk'ın varlığını ve birliğini anlamak ve görmek daha kolaydır. Adeta perdeler kalkıyor. Vahidiyet daha umumidir. Ehadiyet ise daha hususidir. Tamamen rahmet, kerem, cemal, lütuf ve ihsandır. Safî, hâlis ve ızdırari dualar Ehadiyete bakar. Vahidiyet tecellisi insana ve imtihan sırrına bakması cihetiyle bir nebze perdelidir.

"Müsebbibü'l-esbab'dan başka bir melce olamadığını aynelyakîn gördüğünden sırr-ı ehadiyet, nur‑u tevhid içinde inkişaf ettiği için şu münâcat birdenbire geceyi, denizi ve hutu musahhar etmiştir." Lem'alar /6

"Şu muvazene ve müfadale, Cenab-ı Hakk'ın mâsivaya mukabil değil belki iki nevi tecelliyat ve sıfâtı var.
Biri: Vâhidiyet sırrıyla ve vesait ve esbab perdesi altında ve bir kanun‑u umumî suretinde tasarrufatıdır.
İkincisi: Ehadiyet sırrıyla; perdesiz, doğrudan doğruya, hususi bir teveccüh ile tasarruftur. İşte ehadiyet sırrıyla, doğrudan doğruya olan ihsanı ve icadı ve kibriyası ise vesait ve esbabın mezâhiriyle görünen âsâr-ı ihsanından ve icad ve kibriyasından daha büyük daha güzel daha yüksektir, demektir." Sözler/681

"Hazret-i Yunus aleyhisselâma iktidaen, umum esbabdan yüzümüzü çevirip doğrudan doğruya Müsebbibü'l-esbab olan Rabb'imize iltica etmeliyiz.” Lem'alar / s.7

Vahidiyet de Celali ilahinin tecellisi daha öne çıkarken, Ehadiyet de Cemali ilahi hâkimdir.

"Tecelli-i cemaliyeyi gösteren hayat; nasıl bir bürhan-ı ehadiyettir, belki bir çeşit tecelli-i vahdettir. Tecelli-i celali izhar eden memat dahi bir bürhan-ı vâhidiyettir." Sözler/327

"Ve keza celal, vâhidiyetin tecellisinden, cemal dahi ehadiyetin tecellisinden zâhir olur." Mesnevi-i Nuriye/21

"Evet nasıl ki o Rahman, o rahmetin vâhidiyetiyle ve ihatasıyla, kâinatın mecmuunda ve zeminin yüzünde celalinin haşmetini gösteriyor. Öyle de ehadiyetin cilvesiyle her bir zîhayatta, hususan insanda bütün nimetlerin numunelerini o fertte toplayıp o zîhayatın âlât ve cihazatına geçirip, tanzim ederek mecmu‑u kâinatı parçalanmadan o tek ferde, bir cihette aynı hanesi gibi verdirmesiyle dahi cemalinin hususi şefkatini ilan eder ve insanda enva‑ı ihsanatının temerküzünü bildirir." Şualar/168

Vahidiyet daha çok afaki tefekküre bakıyor. Ehadiyet ise enfüsi tefekküre bakıyor. Ayeti kerimeler de her iki tefekkür birden zikredilir ki fikir dağılmasın, kalp boğulmasın. Bütün mahlukat bir Vâhidi gösterdiği gibi bir mahlukta hatta bir zerrede Ehad ve Vâhid olduğunu gösterir. Kesrette Vâhdeti görmek zordur ama bir şeyde görmek bizim açımızdan daha kolaydır. Adeta Ehadiyet cihetiyle “Cenab-ı Hak ben her bir mahlukun yanındayım" diyor.
"Mesela, hilkat-i semavat ve arzdan bahsi içinde hilkat-i insandan ve insanın sesinden ve simasındaki dekaik-ı nimet ve hikmetten bahis açar; tâ ki fikir dağılmasın, kalp boğulmasın, ruh; mabudunu doğrudan doğruya bulsun." Sözler/13

"Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan, hadsiz kesret-i mahlukatta tezahür eden vâhidiyet içinde ukûlü boğmamak için daima o vâhidiyet içinde ehadiyet cilvesini gösteriyor. Yani, mesela nasıl ki güneş, ziyasıyla hadsiz eşyayı ihata ediyor. Mecmu‑u ziyasındaki güneşin zatını mülahaza etmek için gayet geniş bir tasavvur ve ihatalı bir nazar lâzım olduğundan; güneşin zatını unutturmamak için her bir parlak şeyde güneşin zatını aksi vasıtasıyla gösteriyor. Ve her parlak şey, kendi kabiliyetince güneşin cilve-i zatîsiyle beraber ziyası, harareti gibi hâssalarını gösteriyor. Ve her parlak şey güneşi bütün sıfâtıyla kabiliyetine göre gösterdiği gibi, güneşin ziya ve hararet ve ziyadaki elvan-ı seb'a gibi keyfiyatlarının her birisi dahi umum mukabilindeki şeyleri ihata ediyor.
Öyle de
وَ لِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى
–temsilde hata olmasın– ehadiyet ve samediyet-i İlahiye, her bir şeyde, hususan zîhayatta, hususan insanın mahiyet âyinesinde bütün esmasıyla bir cilvesi olduğu gibi; vahdet ve vâhidiyet cihetiyle dahi mevcudat ile alâkadar her bir ismi bütün mevcudatı ihata ediyor." Sözler/10

Cüz ve Cüz'iyatta ehadiyet, kül ve külliyatta ise vahidiyet tecellisi hâkimdir. Külli olan tüm insanların rızkını düşünmek hatta tüm mahlukatın rızkını veren Cenâb-ı Allah'ın vahidiyet tecellisini tefekkür etmede fikir dağılabilir. Cüz'i olan bir insanın rızkına bakıp Cenab-ı Hakk'ın rezzakiyetini kavramak daha kolaydır.

"Hadsiz kesret içinde vâhidiyet tecellisi, hitab-ı ‎ اِيَّاكَ نَعْبُدُ‎ demekle herkese kâfi gelmiyor. Fikir dağılıyor. Mecmuundaki vahdet arkasında Zat-ı Ehadiyeti mülahaza edip
اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ اِيَّاكَ نَسْتَعٖينُ demeye, küre-i arz vüs'atinde bir kalp bulunmak lâzım geliyor. Ve bu sırra binaen cüz'iyatta zâhir bir surette sikke-i ehadiyeti gösterdiği gibi her bir nevide sikke-i ehadiyeti göstermek ve Zat-ı Ehad'i mülahaza ettirmek için hâtem-i rahmaniyet içinde bir sikke-i ehadiyeti gösteriyor; tâ külfetsiz, herkes, her mertebede اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ اِيَّاكَ نَسْتَعٖينُ deyip doğrudan doğruya Zat-ı Akdes'e hitap ederek müteveccih olsun." Sözler /8

Külliyatta bu manalar birçok yerde tekrar tekrar anlatılmıştır. Aşağıda da cenin misali ile bu mevzu anlatılmıştır.

"Vahdetini ve ehadiyetini ve samediyetini gösterir ki o çocuk, aza-yı esasîde ve cihazat-ı insaniyenin envaında sair insanlarla muvafık ve mutabık olduğu cihetle, Hâlık ve Sâni'inin vahdetine şehadet ediyor. O cenin bu lisan ile bağırıyor ki: "Bana bu sima ve azayı veren kim ise bütün esasat-ı azada bana benzeyen bütün insanların sâni'i dahi odur. Ve hem bütün zîhayatın sâni'i odur." Lem'alar/130

"Evet, her bir çiçek, her bir meyve, her bir ot, hattâ her bir hayvan, her bir ağaç birer mühr‑ü ehadiyet ve birer sikke-i samediyet olduklarını ve bulundukları mekân ise bir mektup suretini alması cihetiyle her biri bir imza şeklini alır; o mekânın kâtibini gösteriyor." Lem'alar/368

Cenab-ı Hakk’ın diğer isimlerinde olduğu gibi zihayatlar Ehad ve Ehadiyete daha külli bir ayinedir. Kâinatın misal-i musağğarası olan insan Ehadiyetine daha câmi bir ayinedir. Ehadiyet tecellisi daha zahir bir surette insanda görünür.

"Hem cilve-i ehadiyet sırrıyla, en küçük bir zîhayat mahluk, kâinatın bir misal-i musağğarası ve küçük bir fihristesi hükmünde olduğundan o tek zîhayata sahip çıkan, bütün kâinatı kabza-i tasarrufunda tutan zat olabilir. Ve bir çekirdek, hilkatçe bir ağaçtan geri olmadığı; ve bir ağaç, küçük bir kâinat hükmünde olduğu; her bir zîhayat dahi küçük bir kâinat ve küçük bir âlem hükmünde olduğundan bu sırr-ı ehadiyet cilvesi, şirk ve iştiraki muhal derecesine getiriyor" Lem'alar/374

"Bakınız! Aktar-ı semavat ve arz sahifeleri üstünde hâtem-i ehadiyet göründüğü gibi kâinatın heyet-i mecmuasının büyük sahifesi üzerinde de pek vâzıh bir surette hâtem-i tevhid görünmektedir.” Mesnevi-i Nuriye/15

"Kezalik Şems-i Ezelî'nin de bütün canlı mahlukatta "ihya ve nefh-i hayat" cihetiyle bir tecelli-i ehadiyeti vardır ki bütün esbab iktidar ve ihtiyar sahibi oldukları farz edilse dahi o sikkenin ne mislini ve ne taklidini, ne münferiden ve ne müctemian yapmaktan âcizdirler.” Mesnevi-i Nuriye/12

"Öyle bir Allah ki vücub‑u vücuduna ve Vâhid, Ehad, Ferd, Samed olduğuna Hazret-i Muhammed (asm) bir şahid-i sadık ve bir bürhan-ı nâtıktır." Mesnevi-i Nuriye/51

Ey Allahu Ehad,Ey Ehad-i Samed, Ey Sâni'-i Ehad, Ey Sâni'-i Samed, Ey Zat-ı Ehadiyet, Ey Zat-ı Ehad-i Samed, Ey Vâcibü'l-Ehad, Ey Vâhid-i Ehad senin varlığına ve birliğine görünen ve görünmeyen bütün mevcudat şahitlik etmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.