Ayşenur KAHVECİ

Ayşenur KAHVECİ

Tahiri Ağabey’in vefat yıldönümü

…münasebetiyle ruhuna binler fatiha…

 

“Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam Nurlara karşı hizmetimin tarzını bilerek tam yapabilecek…” müjdesine masadak olmuşlardan biri…

 

Tahiri Ağabey, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin son yıllarında yanında hizmet eden dört-beş kişiden en yaşlısıydı.

 

Sahabe misali “Anam babam sana feda olsun…” inancıyla nurlara maddi ve manevi tüm varlığı ile hizmet etmiş bahtiyar bir şahsiyetti.

 

Bediüzzaman azHHazretleri tüm ağabeylere hiddetlenip tardetse bile “Tahiri, sen müstesnasın” derdi. Hatta Tahiri Ağabey’in hürmetine hepsini affederdi.

 

Bir gün Zübeyir Ağabey parmağında dolama çıkması hasebiyle akşam dersine katılamadı. Bediüzzaman Hazretleri derse başlamadan evvel diğer ağabeylere Zübeyir Ağabey’i sordu. Rahatsız olduğu için dinlendiğini söyledikleri vakit hiddetlendi ve “hemen çağırın” dedi. Zübeyir Ağabey boynu bükük, mahçup bir tavırla Üstad’ın huzuruna geldi ve azarı işitti:

“Ben Zübeyir’i zannederdim ki, değil parmağı, başsız gövdesi, gövdesiz başı olsa yine ‘Risale-i Nur, Risale-i Nur!’ diye koşacak. Ehl-i küfür beni bıçaklarla parça parça etse, Said yine ‘İman, Kur’an, Risale-i Nur’ diye gider. Ben böyle talebe istiyorum. Ufak bir parmak meselesinden üzülen, kırılan talebelere, Risale-i Nur’un ihtiyacı yoktur. Uhuvvet ve ihlası gaye edinen talebelere ihtiyaç vardır.”

 

Bunun üzerine Bediüzzaman Hazretleri sinirlendi ve tüm ağabeyleri başka şehirlere göndermek istedi fakat o sıralarda Bediüzzaman’ın yanına gelen Tahiri Ağabey’i diğer ağabeyler Üstadın huzuruna şefaatçi olarak gönderdiler ve affedilmelerini istediler. Tahiri Ağabey’i karşısında gören Üstad on veli hükmündeki bu zatın hürmetine tüm ağabeyleri affetti.

 

nursi_tahiri_mutlu.jpgBediüzzaman Hazretleri bir gün Tahiri Ağabey’e;

“Tahiri bu dünyada kendini biraz bilmek mi yoksa istihdam olunmak mı istersin?” deyince Tahiri Ağabey:

“Aman efendim istihdam olunmak isterim”dedi.

 

Üstad Bediüzzaman Tahiri Ağabey için şu yönde bir dua etmiştir;

"Tahiri'nin öyle bir derecesi var ki, manevi sahadaki derecelerinden birini görse dünyayı terk eder. Tahiri, dolu bir testidir, artık su almaz. Ya Rabbi, bu manevi varlığını kendisine bildirme! Ahirette Ümmet-i Muhammed'e faydası olacak."  Rabbim şefaatlerine nail eylesin.

 

Temizliğe de çok ehemmiyet verirdi, çok titizdi. Öyle ki; abdest kıyafeti ayrı namaz kıyafeti ayrıydı. Abdest almaya vakitlice başlar namazını da geciktirmeden hemen kılardı. Abdest alırken hiç durmadan dualar okuyarak abdestinde başlı başlına bir ibadet olduğunu gösterirdi.

 

Beşinci Şua sebebiyle Denizli hapsine atılan Nur Talebelerinin arasında iki büklüm beline rağmen Tahiri Ağabey de vardı.

Hapishane gecelerini: “En çok hoşuma giden şey, Hz. Üstad’ın gece kalkıp ezkar okumasıydı. Hapishanenin çatısı birdi. Üstad biraz sesli okuduğunda duyulurdu. Ben hemen demir kapının önüne gider, orada yanındaymış gibi kendisini dinlerdim. Çok fevkalade muhrik, yakıcı bir sesi vardı. Ondan çok feyiz alır, istifade ederdim Elhamdulillah” şeklinde ifade etmiştir.

 

Üstad Meyve Risalesinin bir kısmını latin harflerle yazdırıp mahpuslara okutturulması için hazırlar, yanına da küçük bir not iliştirir;

“Kardeşlerim; yeni hurufla yazdığınız iki mesele cidden tesirini gösterdi. Birinci, ikinci, üçüncü meseleleri de yazılsa çok iyi olur fakat Hüsrev ve Tahiri gibi kalemleri Kur’an’a ve Kur’an hattına mahsus ve memur olmalarından bana endişe verir. Başkalar yazsalar daha münasiptir.”

 

Tahiri Ağabey bunu bir emir telakki etti ve ömrü boyunca Kur’an hattından başka bir hat okuyup yazmadı.

 

İbadette de azami takva yaşadı. Otuz sene boyunca üç ayları tuttu. Vitir namazını yatsı namazının akabinde kıldığı görülmedi.

 

İlerleyen yaşına rağmen tüm ağabeylerden daha müdakkikdi ve çok çalışkandı. Risale-i Nur’ların tashihinde ağabeylerin gözünden kaçan hatalar O’nun gözünden kaçmazdı.

 

“Kırk Anbar” isimli kendi el yazısıyla hazırladığı bir dua kitabı vardı. İçinde;Yasin, Amme, Mülk, Fetih, Rahman gibi sureler, özel dualar, cevşen, Evrad-ı Kudsiyye, Tercüman-ı İsmi Azam, Veysel Karani’nin duası, Delailin Nur, Hülasat-ül Hülasa, Sekine, Tahmidiye, Celcelutiye ve büyük cevşende yer alan tüm dualarla beraber kendisinin de seçtiği özel dualar yer alıyordu. Aynı zamanda Kırk Anbar’da Risale-i Nur’dan da kısım kısım alıntılarla beraber çok uzun bir dua listesi de vardı.

 

Yakınlarının vefat tarihlerini dahi yazmıştı Kırk Anbar’a. Hatta Zübeyir Ağabeyin vefatı için şu şekilde not düşmüştü;

“Zübeyir’in vefatı (Cuma günü):2.4.1971

Pazar günü kabre konması:4.4.1971”

 

Tahiri Ağabey bir gün Kırk Anbar kitabını İstanbul’da unuturak Afyon’a gitti.  İstanbul’daki ağabeylerden dua kitabını istedi. “Ağabey, nasılsa birkaç gün sonra döneceksin” denilse de Tahiri Ağabey ısrar etti ve gönderilmesini istedi.

 

Son gecesinde 30.Lem’a’dan “Kayyumiyet” bahsini okuduktan sonra vuslata eren bahtiyarlar kervanında yerini aldı.

 

Tahiri Mutlu gibi bir zat için birkaç satır başlangıç bile sayılamaz elbette.

Rabbim ahirette faydası dokunacak ümmet-i Muhammed’e bizleri de iltihak etsin…

Ruhuna binler fatiha…

 

https://twitter.com/aysenurkahveci

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum