Salahattin ALTUNDAĞ

Salahattin ALTUNDAĞ

Haber Değil Vakit - 'Değeri Kadar Alâka'nın İnce Sanatı

İŞARETLERİN İZİNDE - EMİRDAĞ’DAN KELİME KELİME BİR YOLCULUK (03): HABER DEĞİL VAKİT — “DEĞERİ KADAR ALÂKA”NIN İNCE SANATI

…Eski Said'in âfaka bakmak damarıyla ve bana hizmet eden kâtibin Ramazân başlarında bayram alâmetini şarkta bir hâdisenin tesiriyle heyecanla demesi ve bu Ramazân-ı Şerîf’teki kıymettâr vakitleri radyonun malâyâniyâtıyla zâyi etmemesi için…

Emirdağ Lâhikası-I Sayfa: 56 - 58[1]

Muazzez Üstadımızın (kaleminin) nefesinde, hayretle karışık bir huşû var: kıymeti büyüten sükûnete çağıran, ânın mânâsını dağıtan uğultuya karşı kalbi uyaran bir ihtâr. Cümlede dört tetikleyici yan yana duruyor: Eski Said’in âfakî damarı, kâtibin heyecanı, Ramazân’ın “kıymet” terazisi ve radyonun malâyâniyâtı. Bu dörtlü, yalnız bir tarih notu değildir; bugünün bildirim seline karşı bir pedagojidir. Emirdağ Lâhikası’ndaki bu pasaj, Ramazân vaktinin kıymetini “radyonun malâyâniyâtı”na kaptırmamak için mânevî bir “ihtâr”ın defalarca kalbe geldiğini haber verir; devamında geniş dâireye merakın niçin “esas vazifeyi” zayıflattığını da açıklar.

ESKİ SAİD’DEN YENİ SAİD’E, ORADAN HİZMET NAMINA ÂFAKA: ÜÇ ÇİZGİ

  • BİRİNCİ ÇİZGİ: Eski Said, ictimâî-siyâsî geniş dâireye açık bir nazarla hakikati müdafaa eder.
  • İKİNCİ ÇİZGİ: Yeni/İkinci Said, tarafgirliğin mânevî hayata verdiği ziyânı görerek “اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ وَالسِّيَاسَةِ” diyerek siyâsetten çekilir ve enfüse yönelir; tarafgirlik eleştirisi Yirmi İkinci Mektup’ta berraktır.
  • ÜÇÜNCÜ ÇİZGİ: 1950 sonrası, hürriyet ikliminde “hizmet namına ve değeri kadar alâka” ile âfaka bakış: Ezân-ı Muhammedî’nin (asm) aslına çevrilmesi gibi dinî hayata kuvvet veren adımlar sevinçle karşılanır; fakat taraf olmak ile âlet olmak sınırı titizlikle korunur.

Bu üç çizginin bize bıraktığı iki ana düstûr şudur:

  1. İÇTEN DIŞA MÎZAN: Farz → sünnet → âdâb → emânetler (aile/iş) → hizmet → ve en sonda, “değeri kadar” âfak/siyâset.
  2. ÂLET OLMADAN ALÂKA: Haber,[2] iç mânâyı büyütüyorsa makbul; kalbi dağıtıp tarafgirliği kabartıyorsa malâyâniyât.

MÂNÂ ÇÖZÜMLEMESİ (DÖRT TETİKLEYİCİ)

Nasıl ki sene içinde Ramazân’ı “kıymetli bir emânet” bilip malâyâniyâtla zâyi etmeyiz; günün içinde de en ehemmiyetli işlerimizi aynı şûûrla korumalıyız: önce farz—ezânla derhâl kıyâm; ardından tesbihât ve evrâd; sonra meslek (yani dünyevî de olsa rızkımızı kazandığımız işimiz), aile, hizmet; ve en sonda, ancak “değeri kadar” âfak. Bu tertip bozulmadıkça günlerimiz Ramazânlaşır; kıymet duygusu vakti disipline eder; isrâf kapı bulamaz.

  1. Eski Said / Âfakî Damar: Âfakî damar, dıştan gelen haber ve hâdiseleri içteki mânâ terazisinde tartmayı öğretir. Fakat terazinin kefeleri yanlışa bağlanırsa dışın câzibesi içteki vazifeyi eritir. Buradaki düstur: İç mîzan tamam olmadan dış dâireye çıkılmaz. Yani günün “Ramazân mimârisi” kurulduktan sonra—namâzın huşûsu, tesbihâtın duâ makamı, abdestin her uzva hakkı, Kur’ân ve evrâdın payı, işinde derin odak, ailede bölünmeyen vakit, hizmete küçük bir tuğla—ancak ondan sonra âfaka kısa ve niyetli bir pencere açılır. Âfaka bakış, böylece amaç değil araç olur; “hizmete kuvvet” verdikçe makbul, aksi hâlde malâyâniyât.
  2. Kâtibin Heyecanı: “Bayram alâmeti”ne dâir sevincin taşkın hâli bile dikkati söndürebilir; sevinç de edep ister. Heyecan, iç vazifeleri aceleye kurban ettiriyorsa ihtârın kapısı çalınıyor demektir. Ölçü nettir: Huşûda derinlik, âfakta kısalık. Namâzı, tesbihâtı, evrâdı aceleye getiren her duygulanım—iyi niyetli olsa dahi—mânâdan çalar. Heyecan, hizmete kuvvet verdiği ölçüde rehber; aksi hâlde rüzgâr.
  3. Ramazân Vakti ve “Kıymet”: Ramazân senenin kalbidir; namâz vakitleri günün kalbi. Ramazân’a verdiğimiz kıymeti nasıl isrâf ettirmeden muhafaza ediyorsak, günün kalbini de aynı itinâ ile tutarız: Ezân okunduğunda derhâl kıyâm; tesbihâtı “duâ makamında” tamamlama; abdestte sükûnet; Kur’ân’da süreklilik; Cevşen’de muhabbet; meslekte anlamlı ilerleme adımı; ailede bölünmeyen vakit; hizmette küçük fakat sahici bir katkı. Bu kıymet → disiplin hattı kurulduğunda, vakit bereketlenir; “az”ın içindeki mânâ büyür; gün Ramazânlaşır.
  4. “Radyo Malâyâniyâtı” ve Mânevî İhtâr: Malâyâniyât, ille de haramın daveti değildir; mubahın içine sızmış isrâfî uğultu da aynı kapıya çıkar. Emirdağ’daki ihtâr, yasaktan önce zamanı koruma terbiyesidir: “Şimdi değil.” Bugün bu ihtârın adı, bildirim ve akışlar için kısa ve mühürlü penceredir. Âfaka bakmadan evvel üç soruluk bir niyet süzgeci açılır:
  1. Bu haber hizmete/ahlâka nasıl kuvvet verir?
  2. Okuyunca hangi amele dönecek?
  3. Beni tarafgirliğe iter, âlet eder mi?

Cevaplar muğlaksa, kapı kapanır; açıksa, özetle ve bırak ilkesiyle kısa bir bakış kâfidir.

Netice: Bu dört tetikleyici, aynı mîzana bağlanır: İçten dışa. Evvelâ kalbin sâha-i sükûnunda mânâyı büyütmek; sonra işe, aileye, hizmete taşırmak; en sonda ve değeri kadar, taraf olmadan âfaka bir nazar atmak. Böylece haber değil vakit merkez olur; isrâf sızacak gedik bulamaz; kalp hayretle karışık bir huşû içinde huzurla hakka yakın durur.

whatsapp-image-2025-11-04-at-16-05-12.jpeg

BUGÜNE BAKAN YÖN: BİLDİRİMLER, AKIŞLAR VE DİKKAT

Bugün “radyo”nun yerini sonsuz akışlar ve bildirimler aldı. Tipik bir kullanıcı günde ortalama ~63,5 bildirimle meşgul oluyor; çoğu anlık mesajlaşma ve e-postadan geliyor.[3] Ekranda tek bir işe odaklanma süremizin ortalama ~47 saniyeye indiğini hatırlatan bulgular, dağılmanın ne kadar kolaylaştığını gösteriyor.[4] Üstelik telefonu kullanmadan, yalnızca bildirim sesi duymak bile dikkat gerektiren görevlerde performansı anlamlı biçimde bozabiliyor; etki, bizzat telefonda meşgul olmakla kıyaslanabilir düzeyde.[5] Bir işten ötekine atladığımızda zihinde kalan “dikkat tortusu (attention residue)” ise yeni görevin verimini kırıyor.[6]

Bu tablo, Emirdağ’daki ihtârın bugünkü tercümesini fısıldıyor: dikkat sızıntılarını kapat, âna huşû ile yer aç. Bildirimleri partiler (batching) hâlinde toplamak iyi oluşu artırabiliyor.[7] e-Postayı günde birkaç kez kontrol etmek, günlük stresi belirgin biçimde düşürüyor.[8] Kısa süreli hayret/huşû (awe) tecrübeleri de zaman algısını genişletip sabrı ve öz-düzenlemeyi güçlendirebiliyor.[9]

İÇTEN DIŞA “GÜNLÜK MÎZAN”

  1. Vakit–Namâz: Ezânı duyduğum ân derhâl kıyâmda mıyım? Huşûda kayınca nezâketle geri dönebiliyor muyum? Tesbihât, acele değil; “duâ makamında” mı?.
  2. Tahâret–Abdest: Âfaka yetişme telaşıyla değil, her uzvun hakkını vererek mi?.
  3. Kur’ân–Evrâd: Bugün Kur’ân’dan kaç sayfa? Cevşen/evrâda kaç dakika?.
  4. Meslek–İş: Anlamlı ilerleme adımı attım mı? Öğrendiğimi bir cümle + bir küçük uygulama ile pekiştirdim mi?
  5. Aile–Emânet: Eşim/çocuklarımla bölünmeyen kaliteli bir vakit penceresi açtım mı (telefon başka odada)?
  6. Şahsî Terakkî: Allah’ı bilmede, İslâm’ı tanımada, Resûl-i Ekrem’i (asm) örneklemede bugün neyi derinleştirdim? Risâle-i Nûr’dan bir cümleye bir satır şerh yazdım mı?.
  7. Hizmet: Bugün hizmete kuvvet veren bir tuğla koyabildim mi (duâ, not, paylaşım)?.

Bu yedi başlığın çoğundan “evet” almadan âfaka geçmeyin. Ölçmeyi kolaylaştırmak için 0–1–2 puan verin (0=yok, 1=var ama acele, 2=hakkını vererek). Gün toplamı ≥10 (en az 10) ise âfaka kısa pencere açın.

ÂFAK/SİYÂSET PROTOKOLÜ (EN SON VE DEĞERİ KADAR)

  • Niyet filtresi (3 soru):
    1. Bu haber hizmete/ahlâka nasıl kuvvet verir?
    2. Okuyunca hangi amele dönecek?
    3. Beni tarafgirliğe iter, âlet eder mi? Yirmi İkinci Mektup’taki uyarı açıktır: tarafgirlik ihlâsı kırar; “salih muhalife buğz, fâsık taraftara meth” eşiği geçildiyse ihtâr kapısı çalıyor demektir.
  • Süre–Şekil: Günün en sonunda tek pencere (20–30 dk). “Özetle ve bırak”; uzun polemik yok.[10]
  • Tarafsızlık yemini:Eûzü billahi mine’ş-şeytani ve’s-siyâset”, yani âlet olmadan alâka. Bu cümle, Yeni Said döneminin çizgisini belirleyen bir düsturdur.
  • Çıkış ritüeli (90 sn): 1 cümle ibret, 1 somut amel (duâya/edebe/iyiliğe dönüşen), kısa bir salavât ve sükûnet.

SONUÇ: İHTÂRIN PEDAGOJİSİ — “KIYMET DUYGUSU → VAKİT DİSİPLİNİ”

Emirdağ’daki ihtâr, “haber”e değil vakite merkez kurar. İçten dışa kurulan mîzanda, âfak hizmete kuvvet verdiği kadar içeri alınır; taraf olmadan görülür, âlet olunmadan geçilir. Bildirimi kapatmakla tesbihâtı derinleştirmek aynı zincirin halkalarıdır; ikisi de zamanı muhafaza eder. Böyle kurulan bir gün, önce kalbin sâha-i sükûnunda açılır, sonra işe, aileye ve hizmete taşar; en son, kısa bir pencereden âfaka bakar. Neticede tek cümle kalır: huzurla hakka yakın durmak.

Bir sonraki yazı: İHTÂRIN MÎMÂRÎSİ — KALBE GELEN SESİN AĞIRLIĞI
“mânen kalbime kaç defa ihtâr edildi”
cümlesinin dört anahtarını açıyoruz: mânen, kalbime, kaç defa, ihtâr edildi. Bu ses nasıl duyulur, neden gecikmeye tahammülü yoktur ve bugünün dikkat pazarında neye dönüşür? Huşû mikro-adımlarıyla haber değil vakit merkezli bir mîzan kurmaya davet…

Yeniden buluşmak duâsıyla, Allah’a emânet olunuz.

NOTLAR VE KAYNAKÇA:

[1] Nûrsî, B. S. (1989). Risale-i Nûr Külliyâtı (Emirdağ Lâhikası-I). İstanbul: Envar Neşriyât.

[2] “Haber” burada, dış dünyadan (âfaktan) gelen ve “şimdi bak” diye dikkati çağıran her tür zamanlı bilgi/uyarı demektir—özellikle de radyo/sosyal akış/siyasî gelişme gibi geniş daireye ait enformasyon. Yani metindeki “haber”, vahyî/ibadet içerikli bilgi değil; güncel olay aktarımıdır.

Ayırt etme ölçüsü (pratik): “Bu bilgi…”

  1. …beni şimdi ekrana/akışa çekiyor mu?
  2. …okununca amel/duâ/hizmet doğuruyor mu, yoksa sadece hislerimi kabartıp dağıtıyor mu?
  3. tarafgirliği körükleyip beni “âlet” hâline getiriyor mu?
  4. iç mânâyı büyütüyor mu? (Büyütüyorsa fayda, dağıtıyorsa malâyâniyât.)

Bu dört soruya göre, “haber”i kısa ve niyetli pencerede tutarız; iç mîzan (namaz–tesbihat–evrâd–iş–aile–hizmet) tamam olmadan da gündeme/akışa açılmayız.

Örnekle somutlaştıralım

  • Evet, bu “haber”dir: “Şehirde elektrik kesintisi uyarısı”, “Mecliste şu yasa tartışması”, “Trend olan siyasî polemik”, “Gündem etiketleri”, “Son dakika deprem”.
  • Haber sayılmayan (bu pasajın anlam dünyasında): “Bugünkü cüzümü okumak”, “Cevşen’den dua etmek”, “Bir risale cümlesini şerh edip notlamak”—bunlar iç mânâya aittir.

Netice: “Haber” = âfaktan gelen, zamanlı ve dikkat-çekici enformasyon; onu “değeri kadar, taraf olmadan, alet edilmeden” ve iç mîzan sonrası almak, ihtarın pedagojisinin özüdür. Böylece kıymet duygusu → vakit disiplini hattı korunur; malâyâniyât sızacak gedik bulamaz; kalp huzurla hakka yakın durur.

[3] Pielot, M., Church, K., & de Oliveira, R. (2014). An in-situ study of mobile phone notifications. In Proceedings of the 16th international conference on Human-Computer Interaction with Mobile Devices & Services (pp. 233–242). https://doi.org/10.1145/2628363.2628364

[4] Mark, G. (2023). Attention span: A groundbreaking way to restore balance, happiness and productivity. Hanover Square Press.

[5] Stothart, C., Mitchum, A., & Yehnert, C. (2015). The attentional cost of receiving a cell phone notification. Journal of Experimental Psychology: Human Perception and Performance, 41(4), 893–897. https://doi.org/10.1037/xhp0000100

[6] Leroy, S. (2009). Why is it so hard to do my work? The challenge of attention residue when switching between work tasks. Organizational Behavior and Human Decision Processes, 109(2), 168–181. https://doi.org/10.1016/j.obhdp.2009.04.002

[7] Fitz, N., Kushlev, K., Jagannathan, R., Lewis, T., Paliwal, D., & Ariely, D. (2019). Batching smartphone notifications can improve well-being. Computers in Human Behavior, 101, 84–94. https://doi.org/10.1016/j.chb.2019.07.016

[8] Kushlev, K., & Dunn, E. W. (2015). Checking email less frequently reduces stress. Computers in Human Behavior, 43, 220–228. https://doi.org/10.1016/j.chb.2014.11.005

[9] Rudd, M., Vohs, K. D., & Aaker, J. (2012). Awe expands people’s perception of time, alters decision making, and enhances well-being. Psychological Science, 23(10), 1130–1136. https://doi.org/10.1177/0956797612438731

[10] Fitz, N., Kushlev, K., Jagannathan, R., Lewis, T., Paliwal, D., & Ariely, D. (2019). Batching smartphone notifications can improve well-being. Computers in Human Behavior, 101, 84–94. https://doi.org/10.1016/j.chb.2019.07.016

Kushlev, K., & Dunn, E. W. (2015). Checking email less frequently reduces stress. Computers in Human Behavior, 43, 220–228. https://doi.org/10.1016/j.chb.2014.11.005

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum