Said Nursi ve Mevlâna

İkisi de, Asrı için bir büyük manâ,
Nâmı, Ülkeler aşmış bir kudsî dava.
 
“Mevlâna zamanında gelse idim;
Mesnevi gibi, bir Eseri yazardım.”
 
“Bu zamanda, gelse idi Mevlâna;
Risale-i Nur’ları, sunar idi zamana.”
 
Böyle demişti Üstad, bundan altmış yıl önce,
Ahmet Gümüş ağbeyi karşısında görünce.

O zamanın tarzı o, hizmet öyle gerekti,
Bu zamanda kuvveti, îmâna verecekti.
 
Bu zaman çok dehşetli, esasâta tehâcüm,
Îmânı takviyeye vermeliyim tüm gücüm.
 
O zamanda aşk ile, meşk olurmuş revaçta;
Âmel ziyadesiymiş, her varılan miraçta.
 
Mevlâna’ya hürmetkâr Veziri-Vüzera’sı,
Bir kelâm öğrenmekmiş, hepsinin de davası.
 
Üstad’a düşmandı hep, hükmeden hükümeti,
Dinsiz, imansız etmek, bu koskoca Devleti.
 
Bu günleri gören Üstad, Eser yazdı durmadı,
Her suale cevap verdi, asla sual sormadı.
 
Hastalık belli idi, kopkoyu bir cehalet,
Cehaletin sonunda, anarşî olur elbet.
 
Uyandırmak lazımdı, uyuyan bu milleti,
Kovmalı hep birlikte, kin kusan cehaleti.
  
Bu zamanda, ilimden fenden geliyor inkâr,
Herkes bir ticarette, lâkin cümlesi bîkâr.
 
Sanatkârdan bîhaber, sanatsa âdiyattan,
Ülfet penceresiyle, ayılmaz safiyattan.
 
Bir bak incele ki; Rabbim nice yaratmış,
Her bir mahlûk üstünde ne güzellik donatmış.
 
Yüz otuz parça eser, hepsi kutup yıldızı,
İçleri elmas gümüş, dış yüzleri kırmızı.
 
Sunulur taze-taze, okunur hece-hece,
Onunla sükûn bulur, ruhlarımız her gece.
 
Sunumlarla şenlenecek, Konya’mızın seması,
Birisi Konya’nın, biri;  Barla’nın Mevlânası.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.