Psikanalizm ve Shakespeare 

Shakespeare niçin bize tüm diğer yazarların çok üstünde görünür? Kuşkusuz bu soru cevaplanmış değildir. 

Psikanalizin ilk edebi tutumlarından biri, Hamlet de Odipus kampleksinin Shakespeare’in yazarlığına ilişkin bir tartışma açarak zamanla Shakespeare’in popüler imajının yaygın ve rahatsız edici bir özelliği olduğunu belirtmek olmuştur. Shakespeare’in genel olarak psikanalitik edebiyat eleştirisinin gözde yazarlarından biri olma konumunu korumuş, fakat şimdiye dek Shakespeare’in araştırmacıları ile psikanalitik eleştirmenlerin birbirlerine söyleyecek pek sözü olmamıştır. Her iki kesim de Shakespeare’in dengesini yitirmiş tüm zihinlerin temelini araştıran mutlu kişi olduğunu söyleyen Buck Muligan‘ın yanında yer alıyor gibidir.

Bir yamyam bir başka yamyama “hiçbir psikanalist yedin mi diye“ sormuş, öteki de “Bir tane yedim” diye cevap vermiş. “Hiçbir tane temizlemeye çalıştın mı?” Bu mizahi örnek psikanalizmin toplumdaki telakki tarzının tebeyyün etmediğini gösterir. Halbuki psikanalitik düşünme ve eleştiri yüzyıllardır tekrarlanan yorum ve eleştiriden çok farklıdır ve insan ruhunu yansıtır.

Hiç kimse isteksiz bir dinleyiciye psikanalizin bilimsel geçerliliğini dolayısıyla edebiyatla ilişkisini kanıtlayamaz. Freud ilk izleyicilerinden birine şöyle yazar. “Psikanalist karşıtları, onlar ilkin sanki bir hiçbir düş çözümlemesi ya da sürçme yorumu yayınlamamışız gibi yazılar yazarlar, sonra bir takım deliller önlerine gelince de şöyle derler “Evet fakat bunun bir kanıtı yok, bu keyfi bir şey, bana karşıt konumdaki birine tam bir kanıt getirmeye çalışmak, bunun bir mantığı yoktur.“

Psikanalizi anlamada farklı bir yol izlenmesi gerekmektedir. Freud şöyle yazıyor ”Pisikanalizin öğrettiği şeyler sayısız gözlem ve deneyime  dayanmaktadır ve gözlemleri kendisi  ya da başkaları üzerinde tekrarlamamış bir kimse onuun psikanalizin bağımsız bir değerlendirmesini yapacak bir durumdadır. Psikanaliz öznel durumlar özgül  olarak direnç gösterilen  fakat psikanalitik görüşmeye getirilen öznel durumlar hakkında nesnel bir şeyler söyleyen bilimdir. Freud şöyle yazmıştı” Psikanalizin tek konusu insanlardaki zihinsel süreçlerdir ve bu yalnız insanlarda araştırılabilir.

Psikanalizin gerçek geçerliliğini saptamak için çekici kuramsal yazıların ötesine geçerek onun son derece özel bir yolla elde edilmiş  son derece özel veri türlerinin dizgeselleştirilmesi olduğunu görmek gerektir.

Shakespeare’in tragedyalarını çözümlemek için  Freud’un , romansları için Jung’un tarihi oyunları için Adler’i  kullanan seçkin bir edebiyat eleştirmen bir kavanozun  içindeki yiyecekleri  tatlı ya da ekşi olmalarına göre seçermişçesine psikolojiler arasında seçim yapmaktadır.

Freud psikanalitik çalışmaya uyan  bazı karakter tiplerini çözümlemek için klinik gözlem olgularına değil ,fakat büyük yazarların zihin üzerine olan bilgi hazinelerinden yarattığı kişilere lll Richard’a ,Lady

Macbeth’e  ve ibsen’in Rebecca’ sına eğilmiştir. O bir sanat eserine kendisi aracılığıyla baktığında bile yine bir zihin için bakmaktadır.

Freud Shakespeare üzerine 

Shakespeare  üzerine psikanalitik görüşleri inceleyen bu araştırmaya Freud’un bir edebiyat eleştirmeni  ya da uzmanı değil bir psikolog olduğunu belirterek son derece sağlam bir temel ile başlayabiliriz.Freud’un  Şhakespaare  üzerine yorumları  eserleri içinde kronolojik olarak değil  dağınık bir biçimde yer alır ,fakat onun asıl çalışma alanı olan insan zihni araştırmalarının  doğal bir uzantısıdır. Freud  yalnızca beş kez Shakespeare’in bir eserini kronolojik olarak çözümlemeye girişir. Çoğu kez psikolog şairin sezgilerini onun kendisine ilişkin bir kanıt olarak  kullanmıştır.

Freud‘un Hamlet  Macbeth  ve Kral Lear üzerine olan parlak ve açılımlı yorumlarından işlenmemiş alıntılarına kadar S üzerine olan tüm yorumlarını  ele alacak olursak , bunların onu  bugün önemini yitirmiş olan  pek çok yorumcunun  önüne koyduğunu görürüz.

Freud Şhakespeare’in ancak ve ancak en büyük şair olduğunu düşünmüş ve Şhakespeare ingilteresini o çağın standartlarını ölçü olarak  aldığında kültür düzeyi düşük  olarak değerlendirse de onu başka yazarların söz gelimi Dosto’nun konumunu değerlendirmede bir denektaşı olarak  kullanmıştır.” Babasının Stratford’daki evininin evinin karşısında bir gübre yığınının bulunduğunu öğrenmekteyiz.Freud’un biyografisini  kaleme alan yazarlar onun sekiz yaşında Şhakespeare okumaya başladığını  ve tekrar tekrar okuduğunu  belirtirler, o her zaman Şhakespeare den bir alıntı yapmaya hazırdı. Özellikle Şhakespeare ifade gücüne (freudun kendisi de çok iyi bir biçimcidir) Onun insan doğasına ilişkin sezgilerine hayrandı. Dr Jones Şhakespeare’in Freud’un favorisi olduğunu söyler, Şhakespeare’e yönelik hafızasına vurgu yapar. O çok iyi İngilizce, Fransızca İtalyanca ve İspanyolca biliyordu ve Şhakespeare’den yaptığı alıntıların çoğu Almanca değil İngilizcedir. Nişanlısı Martha’ya İngilizceden yaptığı alıntıları anlayamıyorsa Schlegel’in çevirisi dışında  başka bir şeye başvurmaması konusunda ısrar etmiştir.

Psikanaliz konusundaki arkadaşlarından Hanns Sachs “tartışmalarımız edebiyata yöneldiğinde en sık işlediğimiz konulardan biri Şhakespeare idi diyor. Ludwig Binswagner’in akdardığı kadarıyla Freud Şhakespeare’in kılık değiştirmeyi  birisinin bir başka kılığa girmesi çok fazla kullanmasından hareketle bunun düşlerdeki  yerine koyma işlemine karşılık gelen  dramatik bir hile olduğu fikrinin  bilinen bir şey olduğunu söylemiştir.Onun Şhakespeare’in eserlerine alan hayranlığına rağmen  bunların yazarının kimliğine ilişkin  bazı kuşkular taşıyordu.Freud İngilizceye büyük hayranlık duyuyor ve Fransızcadan hoşlanmıyordu. Şhakespeare‘in kimliği konusundaki farklılıklardan rahatsızdır.

Goethe ödülünü alırken yaptığı konuşmada şöyle diyordu. “Şhakespeare‘in komedilerinin tragedyalarının  ve sonelerinin  yazarının kim olduğunu  bilememek şimdi bile her birimize inkar edilmez  bir rahatsızlık  vermektedir. Stratford’dan taşralı bir adamın eğitimsiz oğlu olup da Londra’da  bir aktör olarak  gösterişsizbir konuma ulaşan  bir kişi mi  yoksa doğuştan  soylu ve son decere kültürlü ihtiraslı  ve kısmen de toplumsal  konumunu yitirmiş aristokrat  Edward d Vere mi ? Her iki biçimde de tanımlamaları  pek pohpohlayıcı değildi. Düşlerin yorumunun yeni basımında  Şhakespeare’in eserlerini yazan kişinin Stradford dan gelen adam olduğuna artık inanmadığını belirtmiştir.

Ne mutlu ki Freud  Şhakespeare üzerine olan yorumlarını onun kimliği ile ilgili eksantrik görüşlerle sınırlı tutmamış onun oyunlarından söz ettiği zaman daha iyi şeyler söylemiştir. Hamlet onun favorisi idi  onu ve Machbeth ’i dünya edebiyatının en büyük on eseri listesine aldığını söylerdi. Mavbeth, jul Sezar 

Fırtına ve Bir  Yaz Gecesi Düşü’nde  doğaüstü öğeler gibi bu oyundaki hayalet teması da onun ilgisini çekmişti. Kendisi uzlaşmaz bir materyalist olmasına karşın şairin gerçekdışı konusundaki  dürüstlüğüne saygı duyuyordu ve imreniyordu da . Freud ‘un Hamlet üzerine  olan en ünlü yorumu  ve genelolarak Şuzmanlığına en ünlü katkısı Hamlet’in odipus  kompleksiüzerine yüzlediği ölçü de  Hamlet de Freud’a odipus kampleksi yüklemiştir.Freud ilk kez kendi olgumda anneye karşı  sevgi  ve babaya karşı kıskançlık saptadım ve artık bunun ilk çocukluk çağında  genel bir fenomen olduğuna inanıyorum. Der.

Freud ilk kez Düşlerin Yorumu ‘nda Hamlet’i okuduğunu açıkcabelirtmiştir.ilkin Kral Oidipus’da isteğin eyleme konduğunu Hamlet de ise baskılandığını söylemiştir.Bunun bastırmanın insanın duygusal yaşamındaki  yüzyıllardan beri gelen ilerlemeyi ortaya koyduğunu belirtmiştir.Birkaç defa okuduğuHamlet de her sefesinde  öncekilerden farklı şeyler söylemiştir.Ona göre “ Kuşkusuz ki Hamlet de bizimle yüzleşen şey ancak şairin ruhsal dünyasıolabilir. “

Sahnedeki Psikopatolojik  Karakterler çalışmasında  başarılıbir karekterizasyon olarak Hamlet’i ele almıştır.ve sahnedeki psikopatolojik  bir karakterden alınan hoşnutluk duygusunun ön koşullarını tartışmıştır.karakter bsaşlangıçta pskipatolojik nitelikte olmamalı fakat oyunun gidişin sırasında psikopatolojik hale gelmelidir, der.  Hamlet deki çatışmayı ortaya çıkardığını anlatır. Hamlet deki çatışyma o kadar başarılı bir biçimde gizlenmiştir ki bana onu gün ışığına çıkarmak düşmüştü.

İlk keşif evresinden sonra Freud Hamlet’in  odipal açıklamasını  çoğukez yinelesede  ona az miktarda bazı yenilikler katmıştır. Amerika Konferanslarında , Michelangelo’nun Musa’sı üzerine yaptığı çözemlemede , burada Hamlet oyununun etkisinin ödipüs kompleksiyle açıklanışını belirgin bir hale getirdiği kadar Hamlet’in duraksamasını  ve Ş in konu seçimini de açıklamaktadır. GirişKonferanslarında , otobiyografisinde Karamazof Kardeşler üzerine çözümsemesinde , Orijinal formülasyonla 1928 deki bu versiyonun kıyaslanması psikanalizin ara dönemdeki  gelişimini kısmen göstermektedir.

Freud daha sonra Şhakespeare’in Hamlet de ödüpus kompleksini kullanışının şairlerin bilinçdışı tutumlarakarşı çoğuinsandan daha duyarlı olduğu biçimindeki  genel ilke için bir kanıt olduğunu söylemiştir. Ölümüne dek üzerinde çalıştığı Psikanalize Bir Giriş de Hamlet hakkındaki keşfine ilkin olarak oldukça alaylı bir yorum yapmıştır. “ Edebiyat dünyasının sergilediği anlayışyoksulluğu yığınların onun çocuksu bastırmalarını  benimsemeye ne kadar hazır olduğunu ortaya koymaktadır.

Freud Hamlet ‘in deli olmadığını kabul etmiş   ve bunu yalnızca bir benzeşimde  kullanmış gibidir. Hamlet’in Freud ‘un  favori oyunu olduğu açıktır. En azından diğer oyunlarına göre Hamlet’ten daha fazla alıntı yapmıştır.  Örneğin Ekonomi Horatio Ekonomi  alıntısını nüktenin ekonomisini nükteleştirmekte kullanmıştır.

Dr Jones  , Freud’un en beğendiği alıntısının “yerde gökte daha öyle şeyler var ki Horatio, senin felsefenin düşlerine bile girmez,olduğunu söylemektedir.  Hamlet’in sözcüklerini Leonardo’nun  la natura e piena dinfinite ragioni cihenon furono mai in  isperienza (asladeneyime girmemiş  nedenlerle dolu olan doğaya  çok az saygıgösteriyoruz) cümlesiyle  karşılaştırmıştır.Bu alıntıyı ayrıca güçbir olgukarşısındaki  şaşkınlığını belirtmek için  ve de çok ilgilendiği bir konu olan  gizemciliğitanımlamasıiçin kullanmıştır.Freud Hamlet’in herkeselayık olduğu biçimde davranılırsa kim kurtulur kamçılanmaktan ,şeklindeki yorumunu iki yerde alıntılamıştır. 

Freud “ var olmak mı yok olmak mı ? monoloğunda  Hamlet’in bir hayalet ile konuşmuş iken  ölümden sonraki bir yaşamı merak edişindeki  garipliği vurlulamıştır. Hamlet ‘i dünyaca  tanınmış  bir nevrotik olarak adlandıran aşırı aceleci anarşistlere karşı  ,sırlarımı üfürmek istiyorsunuz  yüreğimden alıntısını kullanmış ,insanın düşüncelerinin  tümgüçlüğüne olan inancını göstermek için de  Claudios’un sözlerim uçuyor havaya repliğini anımsatmıştır. Şu da tekrar ettiğicümledi, insanlar bu dünyaya gelişlerine katlandıkları gibi göçüp gitmeye de katlanabilmelidirler.önemli olan hazırlıklıolmaktır. 

Freud, Şhakespeare’in oyunları için en çok Hamlet ten sahsetmişse de diğer oyunları için de ilginç şeyler söylemiştir.

 

Freud, çoğu okuyucunun aksine Henry vı oyunlarını  görmezden gelmemiştir. Jül Sezar da  kendini en fazla etkileyen bölüm  Burutus’un kalabalığa  karşı kendini haklı çıkarmak için  yaptığı konuşmadır. Freud çocukluğunda  gerçekten de Schiller’in bir iki kişilik oyununda Brutus  rolünü oynamıştı. Freud bunu dile getirmese de  eserin  bu psikolojik  gözlükle okunmasının Brutus’un bastırılmış  duygularına  bir miktar ışık tuttuğu söylenebilir.

Freud jsh Bronsom’a Kral Lear Tragedyası  adlı kitabı hakkında yazdığı bir mektupta  tragedyanın gizli anlamının  Lear’in kızının sevgisine  yönelik bastırılmış  yasaksevisel ilişkilerinde  yattığını kabul etmiştir.Lear’in deliliği “ yalnızca delirmiş bir adamın  böyle arzuları olabilir , demektedir.

Freud’un Hamlet’ten sonra  en çok ilgisini çeken oyun Macbeth olduğu görülmektedir. O Hamlet’in ödipus  kompleksinden  ilk kez açıkça söz ettiği yazısında  yalnızca Macbeth çocuksuzluk konusuyla  ilgilidir, demişti. Freud gerçekliğe karşı kibirli bir saygı duymasına  ve Macbeth ‘deki  olağanüstü öğelere rağmen  bu oyunu dünyanın en büyük on  edebiyat eseri  arasına kattığını  söylemiştir. Hatta Macbeth ‘in ierçekdışılığı  onu şairin gücünün  gerçekliği bozmada  yattığı şeklinde  bir savunma yapmaya itmiştir.

Freud için Lady Macbeth’in karakteri  oyunun en ilgi çekici yönü gibidir.Kendisi 1895 de mysophobia  yani kirden korkma olgusu  olarak kapı kollarını yalnızca dirseğiyle dokunan  ve sürekli ellerini  yıkayan bir kadın tasvir etmişti. Lady Macbeth olgusu da buydu. 

Freud Hamlet’ten olduğu gibi Macbeth’den de alıntılar yapmış  ve kendi duygu  ve düşüncelerini çocukluk fantezilerinin  kahin karakterini  ya da Macbeth’in  İngiliz karallarının saflarının  kıyamet gününü getirdiğini görüp  donakalması  gibi şeyleri önceden sezen aklının   tüm eserleri karşısındaki  şaşkınlığına açıklık getirmede  bunlardan yararlanmıştır.

Freud Bir Yaz Gecesi Düşün’deki perileri  salt poetik bir  bir kurgu olarak değerlendirmişse de  Titiana’nın  eylemlerini daha anlamlı bulmuştur.Freud  kendilerini sıradan  yaşam koşullarının  istisnaları olarak değerlendiren  nevrotikleri tartışırken  Richard 3 ün açılış monoloğunu  örnek olarak verir.Göründüğü kadarıyla Richard  kendini sevecek biriyle karşılaşamadığı için  kötü adamı oynayacaktır. Bu eserdeki gerçekdışı hayaletler  Freud için  öldürülenlere ilişkin  batıl  bir korkudur.

Freud , sonelerin Şhakespeare’in Oxford kontu olduğu yönünde  daha ileri bir kanıt niteliğini taşıdığı görüşündeydi. Şhakespeare’in yandaşları  çoğu kez tersini düşünse de Sonelerin Şhakespeare’in bir eşcinsel olduğunu gösterdiğini  söylememişti.Fırtına ‘nın  soneler gibi  otobiyografik  bir nitelik taşıdığı düşüncesinde  olmasına karşın  bu eseri hiçbir zaman  çözümlememiş  ondan yalnız alıntı yapmıştır.Atina’lı Timon’un Hamlet de olduğu gibi cinselliğe karşı tiksintiyi  ortaya koyduğunu  ve dolayısıyla Hamlet te karşılaştığımız  şeyin ancak  şairin kendi ruhsal dünyası  olabileceğini  kanıtladığını söylemiştir.

Freud gerçekten de  bir Şhakespeare hayranı en incelikli anlamıyla  bir amatör idi.Açık bir düşmanlık görülmediği takdirde  onun yazarlık üzerine olan görüşlerinin  en azından çizgi dışı olduğu doğrudur. Yine de Şhakespeare’in üzerine  olan yorumlarının  bir özeti , iki şeyi göstermektedir. Birincisi o Şhakespeare’in  eserleri hakkında sıra dışı bir takım sezgilere sahipti, ikincisi onun Şhakespeare’i ele alış biçimim bu konudaki yorumları herhangi bir başka yazar üzerinde  yorumlarından  kat kat fazladır. Derinlik psikolojisini edebiyata uygulamanın  temel yöntemlerini oluşturmuştur.

Şhakespeare’in dili üzerine olan yorumları  hemen bütünüyle nükteyi  ve şiir sanatını sergilemeyle sınırlıdır.Freud yapıya  ancak nadiren  ayrışma ya da bölünme  düzenekleri bağlamında değinmiştir.Hamlet oyununda  babaya yönelik çeşitli tutumlar  birkaç baba figürüne ayrışır  Lady Macbeth  ve Macbeth  tek bir kahramanın bölünmüş  parçalarıdır. Freud oyunun kendisini tartışıyorsa  genellikle belirli bir karakterin ya da olayın hayatta olduğu gibi  ya ta psikanalitik anlamda  olası oldoğu sonucuna varmaktadır.

Psikanaliz  herşeyden önce sanat ve bilimi , fantezi ve gerçekliği  bir araya getirmektedir. Psikanalitik kavramların tarihi yazılmayı beklemektedir. Freud ‘un  özel sezgilerinden bazıları iyi bilinir. Hamlet gecikmektedir, çünkü yeniden etkinliğe geçmiş ödipal istekleri bir nevrotik krizi tetiklemiştir. Lady Macbeth bir ahlaki temizlenme çabası içinde  ellerini yıkamaktadır.

Freud pisikanaliz etiketini farklı zamanlarda farklı biçimlerde  tanımlamıştır.Mesela bastırma kuramı  tüm psikanaliz yapısının  dayandığı temeldir. Bilinçdışı zihinsel süreçlerin  bulunduğunun varsayılması, direnç ve bastırma kuramının kabülü , cinselliğin ve  ödipus kompleksininin öneminin değerlendirilmesi  bunlar psikanalizin temel sorununu oluşturur ve kuramın temellerini yaparlar. Bunları tümünü benimsemeyen birisi kendini psikanalist olarak görmemelidir.

Soneler

Şhakespeare ‘in  ruhsal dünyasını  incelemek için bir ya da birkaç  tekil eserine  yönejlen psikanalitik  eleştirmenler  için en pöpüler eser  Soneler’dir.Çünkü bunlar açık bir şekilde otobiyografiktir.

Dr Conrad van Emde Boas , Soneler ‘i son derece özenli bir biçimde  ve ayrıntısıyla inceleyen tek psikanalisttir. O Şhakespeare’in eserlerinden hareketle  yaşamına yönelik çıkarımlarda  bulunmanın  keskin bir takım sınırlılıklarının  bulunduğunu gösterir.öncelikle Soneler’in  On İkinci Gece  ve Nasıl  Hoşunuza Giderse gibi kılık değiştirme oyunlarının  aynı örüntüyü sergilediğini belirtir.Boas Sonelerin  otobiyografiden çok  belirli formel eserler   ya da drama gibi  olduğu şeklindeki  tutucu görüşü  kabul etmeye oldukça hazırdır.  Bununla birlikte  bu şiirlerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının  önemli olmadığını belirtir.

Boas, Şhakespeare’in çocukluk dönemindeki olgulara da eğilir.

Hamlet de Babaya Karşı Sergilenen Tutumlar

Oyunlar içinde Şhakespeare ‘in ruhsal yapısını açığa çıkarmak maksadıyla  psikanalistler  tarafından  en fazla irdelenen Halet’tir. Hamlet’in babasını öldüren  ve annesiyle evlenen adamı  öldürmekte neden geç kaldığı  sorusunu eleştirmenler yüzyıllardır cevaplamamışlardır. Hamlet babasını öldürdüğü  ve annesiyle evlendiği için Claudius’u  cezalandırırsa  kendisini de mahkum etmiş olacaktır, dolayısıyla gecikmektedir. Bu isteğin hepimizin bilinçdışında var oluşu eleştirmenlerin yüzyıllardır Hamlet’in gecikmesine bir açıklama getiremeyişini açıklar.

Ş‘in ruhsal dünyasını aydınlatmak için  Hamlet’i bir araç olarak ele alan Freudculardan biri de Otto Rank’tır. Rank  bu oyunun bir bütün olarak Ş ‘in kendini ölmüş babasının yerine koyduğu duygularını temsil ettiğini  belirtmiştir.Rank Hamlet t emsillerinde  hayaleti canlandıran kişinin Ş olduğunu  ve bunda da çok başarılı olduğu söylentisinin altını çizmiştir.

Freud’un ilk keşiflerinden  incelemeler yapan  Jones ve Rank  Ş in bilinçdışı isteklerinin  tekil bir karakter olarak  Hamlet tarafından  doyurulduğunu vurgulamışlardı.

Diğer eserlerde babaya karşı tutumlar

Lady  Macbeth ‘in intiharı Ş in kendi suçluluğunu  ve duygularından  ötürü kendisini cezalandırmasını yansıtmaktadır.  Freud Macbeth üzerine olan makalesinde  Jekels’in savını övmüş ve kullanmıştır. Jekels ‘e göre bu oyun kısırlık ve üretkenlik   karşıtlığıyla ilgilidir.

Coriolanus ve Ş ‘in annesi 

Coriolanus ‘un şairin annesine yönelik  duygularını sergilediği varsayılmıştır. Otto Rank’ın söylediği gibi Hamlet babanın ölümüne ilişkin ise  bu oyun da annenin ölümü ile ilgilidir.  Macbeth gibi  Coriolanus da kadınların etkisi altındadır. Rank Hamlet ‘de olduğu gibi  Coriolanus da babanın birden fazla karaktere bölündüğü görüşündedir. Menenius ululanmış babadır, Aufidius ise  nefret edilen babadır.

Tekil oyunlarda Şharespeare

 Dr A Bronson Feldman , Okford varsayımı yanlısı kurguları izleyip Othello ve Pericles’i oyun yazarının ruhsal yapısının  göstergeleri olarak ele almıştır.Feldman ayrıca Ş’in zihninin bir dışa vurumu  olarak  Yanlışlıklar Komedisinin  geniş bir çözümlemesini yapmıştır. Feldman Ş ‘i bunu yazmaya iten neydi?  Sorusunu sormaktadır. Oyundaki depresyon şairin evliliğiyle ilgili sorunların bilinçdışı yansımalarından kaynaklanmakta özellikle de onun karakterlerini oldukça keskin bir biçimde yüksek ve alçak  konumda insanlar olarak ikiye ayırma  eğiliminde kendini belli etmektedir.Oyundaki anne ve babanın  Ş’in kendi anne ve babasına yönelik tutumlarına ilişkin yansıtmalar olduğunu söyler.Feldman’a göre bu oyundaki eylem aslında annenin aranmasıdır.

Niçin yazdığı sorusuna  şu cevabı verir. Anne ve babasıyla yıkıma uğrama , annesinin dölyatağına bir ölü olarak geri dönme  isteğini duyurmak için yazmıştır. O Ş ‘in bu oyunu kendi ruh sağlığını korumak için yazdığı sonucuna varmaktadır.

Çoğu kimse Fırtına’nın Ş ‘in  açıkça otobiyografik nitelikler taşıyan  tek oyunu olduğunu söyler.Ayrıca Fırtına Ş in olgunluğunu temsil etmektedir.

Erich Wullfen’in  incelemesi psikinalitik değildir.Fakat ulaştığı sonuçlar psikanalitik sonuçları bir dereceye kadar andırmaktadır.Otto Rank Edebiyatta Yasaksevi temasını incelediği çalışmasında Ş in bütün eserlerinde  dil ve eylem olarak çeşitli yasaksevi arzularına  ya da yakın akrabayı öldürmeye ilişkin yineleyici göndermeler bulunduğunu  belirtir. Hamlet , jul Sezar  Macbeth  ve Richard 3 deki  hayalet sahnelerinin tümünün  Ş ‘in babasına yönelik  çocukluk çağı dürtülerinin   ve bundan ötürü yaşanan  suçluluk duygularının  yansımaları olarak yorumlanabileceğini söyler.

F Plewa Ş ‘deki kıral öldürme temalarını Adlerci bir biçimde yorumlamakta  yani zihinsel yaşamın temelinde  toplumsal koşullardaki güç , aşağılık ve yükseklik konumlarının  yer aldığını vurgulamaktadır.  

Hanns Sachs  son dört romansda  bir yasaksevi ifadesi saptamakta ve bunların tümünde de oyunun merkezinde  genç bir kızın bulunduğunu  ve ayrıca babasının  gözünden anlatıldığını  belirtmektedir.Kız , Pericles Cymbeline ve Kış Masalı oyunlarında  yeniden babasına dönmekte ,fakat Fırtına ‘da baba kızını uzağa göndermektedir.

K B Abenheimer  Jungcu bir bakış açısıyla  Ş ‘in son oyunlarını bireyleşme sorunu ile  yani çocuğun hayatını yaşama  adına ebeveynlerin koruyuculuğunu aramaktan  vazgeçmesi ile ilişkili  görmektedir. Jack Lindsay  pirikanalitik bilgiyi Ş in  Bir Yaz Gecesi Düşü ve Romeo ve Jüliet eserlerinde  perilere ilişkin bilgiye uygulamıştır.

Dr Daniel Schneider Ş ‘in  duygusal yaşamında  merkezi bir yer tutan gizli kaderinin annesi olduğunu öne sürmüştür.O oyunlarında  bir dizi tehdid edici kılık içinde belirmektedir.Dr Barron iki güncel çalışmasında Ş ‘in eserlerindeki öfkenin  en vahşi görünümlerinin çocuk yitimi , acımanın yitirilmesi ve boğma  ile bağlantılı olduğunu belirtir. O Çoriolanus üzerine olan ayrıntılı incelemesinde bu konunun izini sürmektedir.

Bir insan olarak  Ş ye dönük ilk öncelemelerden çoğu  şairin yaşamındaki tekil bir yaşantının  ifadesi olarak tek bir oyuna  ya da karaktere eğilmiştir. Daha sonra gerçekleştirilen daha yoğun incemeler  bir dizi oyunu  şairin uzun erimli bir karakter özelliğinin  göstergesi olarak ele almaktadır. Çeşitli oyunlarında yer alan bir örüntüden hareketle  büyük bir kesinlik içinde şairdeki bir karakter özelliğine ve de klinik gözleme dayalı olan  böyle bir özelliğin  çocukluk çağındaki nedenine ulaşmak  olanaklı gibi gözükmektedir. 

Oyunlarındaki Sheakespeare

Bir insan olarak S tüm eserlerini inceleyerek ortaya çıkarmaya yönelik  üç kahramanca çaba gerçekleştirilmiştir. Bunların içinde en tutkulu olanı Ella Freeman Sharpe’nin  çabasıdır.  Tüm oyunların ayrıntılı  bir incelemesini yapmayı  ya da  en azından eleştirel olarak değerlendirdiklerini  incelemeyi planladığı bellidir. Ölümünden sonra yayınlanan yazıları arasında S in oyunlarındaki  ilk döngüsel hareket şemasına ilişkin bir diyagram vardır. Bayan Sharpe  şemasını destekleyen oyunları çözümleyerek  bu şemaya işlerlik kazandıramadan öldü. Açıktır ki Bn Sharpe’nin tesbit etmiş olduğu ritmin  S nin bütün eserlerinin sıralanışına uygun  olmakla kalmayıp tek tek oyunların aksiyon sırasına da  uygun düştüğünü sezmiştir.

İnsan olarak  S  i tüm eserleri üzerinden  değerlendiren üç yazardan ikincisi S Eserlerindeki Temel Tema  adlı eserinde  biraz daha farklı bir görüş ortaya koyan Dr Mark  Kanzer’dir. Kanzer S in oyunlarında babayı öldürme temasını vurgulayan  Rank , Jones  ve hatta Freud gibi yazarları eleştirmektedir. Yazar üç evreyi takip etmektedir. Birincisi Romantik –komik evrede  oyunlar yüce gönüllü  coşkulu bakireler üzerinde yoğunlaşmaktadır.

İkinci evre olan trajik evrede ilk evrenin bakiremsi kahramanlarından  daha olgun  daha güçlü , şehvetli ve hain kadınlara  Kleopatra ‘ya yönelir. Kanzer trajik evredeki bu oyunların çoğunun bir başka örüntüyü  sergilediğini söyler , sevgilerini bir aşıktan başkasına  yönelten kadınlar.

Son evrede bakireler yeden ortaya çıkar  ve sahneyi trajik evrenin  daha yaşlı kadınlardan devralırlar.Genellikle bir baba kız ilişkisi  içinde sergilenirler.

Kanzer ayrıca oyunların bütününde tekrarlanan iki olayı incelemektedir.Birincisi oyun içinde oyundur, ikincisi ise seyircinin bu oyunlardaki davranışlarıdır. Üç evrenin her birinden örnek verir. Kanzer çeşitli seyircileri değerlendirme yoluna da gider.

Üçüncü yazar, Harold Grier  Mc Curdy  S nin Kişiliği  adlı incelemesinde  bu iki yaklaşımın bir bileşimini gerçekleştirmiştir. Curdy çeşitli karakterlerin oynadığı rolleri  göz önüne alarak  bu niceliksel yaklaşımı dramaya uyarlamaktadır. O genel karakter tiplerini ele almaktadır. O öncelikle  erkek karakterlerin  karakter ağırlığının kadınlara göre  dört kez daha fazla olduğunu  saptamaktadır. Haklı olarak S in erkeksi yanının oldukça güçlü olduğu sonucuna varmaktadır. Karakter ağırlıkları cetvelinde  bunların altıda birinin  başkalarının acılarını hafifleten  kusursuz ve yüce kadınlar olduğunu belirtmektedir. Öte yandan bunların altıda beşi hainliğe insanlardan uzak durmaya  ve kibirliliğe eğilimli erkeklerdir. Curdy in temaları ise ihanet cinsel ya da politik ihanettir.  

İmgelem imaj gücü Shakespeare’de

Caroline Spurgeon ‘un  Ş’in İmgelem Gücü  ve Bize Anlattıkları  adlı eseri  ya da Wilson Knight’in incelemeleri gibi analitik olmayan  incelemeler birçok bakımdan pisikanalitik işleme oldukça yakın  bir niteliktedir. Spurgeon’un  çabalarının ürünü Ş in zihnine kolayca gelmesi anlamında ilgilendiği  ve tanışık olduğu  şeylere ilişkin  bir fikir veren  yalın bir imge kataloğudur. Özellikle Knight Ş in kişiliğine  ilişkin olarak  bizi onun evren haritasıyla  baş başa bırakmaktadır. Bu psikanalitik eleştirinin  olanaklı kıldıklarına  çok benzeyen  bir dizi çağrışımı akla getirmektedir.

Spurgeon da Armstrong da imgelem gücü üzerine olan incelemelerini S ‘in kişiliğinin tanımlamasına yönelik olarak  açımlamaya çalışmışlardır. Armstrong  Ş ‘in  güçlü ve uygun bir belleğinin bulunduğu  hızlı ve kolay çağrışımlar kurduğunu  duygularının birçokları tarafından paylaşıldığını  rahatlatıcı ve özümseyici  bir kompozisyon biçeminin  bulunduğu ve hışımla yazdığı sonucuna varmaktadır.

Dr Kanzer bir makalesinde psikanalistlerin imgelem gücünün önemine eğilmelerini yazarın ruhunu açığa  vurulması olarak nitelendirmektedir.Az sayıda psikanalitik eleştirmen Ş in ruhsal yapısına  tekil bir imgeden hareketle eğilmiştir. Freud ve Jones’in belirtmiş olduğu gibi  bir kuş çoğukez bilinçdışında  eril bir organı simgeler.

Ş  de ki cinsel simgeleri inceleyen Dr Sidney  ilginç sonuçlara varmıştır. Şöyle der”Shakespeare  cinsel anıştırmaları  ve sözcük oyunlarını  serpiştirme konusunda pek fırsat kaçırmamıştır, tam olarak altıyüz örnek toplamıştır. Sonraları da bu imgelerin temsil ettikleri cinselliği yönüne ve temsil biçimine göre bir kataloğunu yapmıştır. Erkek cinsel organı uzatılmış  nesnelerle silahlarla , makinelerle , müzik aletleriyle  ya da köklerle temsil edilmektedir.Kadın cinsel organı kaplarla  çember şeklindeki nesnelerle , deliklerle , gemilerle , manzaralarla , çiçeklerle  ve evlerle temsil edilir. Baker altıyüz örneğin beşte birinde  aşk eyleminin şiddet eylemi olarak  temsil edildiğini saptamaktadır. Ve bunun Ş de    güçlü bir eril saldırganlık  bileşeni , çocuk gelişiminin anal evresiyle ilişkili bilinçdışı bir sadizm  bulunduğunu gösterkdiği sonucuna varmaktadır.

Kişilik değerlendirmeleri

Bir kavram olarak karakter psikanaliz sahnesine   geç çıkmıştır. Freud ‘un  ve ilk psikanalistlerin  temel ilgisi  çocukluk çağının  özel olaylarıyla etkileşen  yetişkin yaşamın özel krizlerinin  harekete geçirdiği  özel nevrotik belirtiler üzerineydi. Karakter ise bunun tersine özel nevrotik krizlerin ortaya çıkarabileceği   uzun süreli  kararlı durumdaki kişiliği temsil etmektedir. Yani karakter benliğin , dürtülerin  kaynağı olan dış dünya ile üst benliğin gerektirdiği  şeyleri ele almada alışılagelen tarzıdır. Psikanalizin  bir yazarın kişiliğini keşfetmede  kullanılması söz konusu oldukça  en iyi çözümlemenin  en çok sayıda öğe ile  en çok sayıda eseri bir araya getiren  çözümleme olduğu açıktır.psikanalitik eleştirmen  daha da öteye giderek  tüm oyunları değerlendirdiği zaman  Ş daha da tikelleşmededir.Psikanalitik eleştirmen  özellikle imgelem gücüne ilişkin  ayrıntılara girdiği ölçüde  ruhsal tümellerin ötesine geçerek bize tikelleştirilmiş Ş ‘i vermektedir. Ş’in kişiliğine yönelik  psikanalitik araştırmada a ideal yöntem  tüm oyunları ve şiirleri  bunlara ilişkin her türlü ayrıntıyı özellikle de psikanalitik eleştirmenin  görece olarak ihmal ettiği tikelleştirdiği imgelem gücünü ele alan yöntemdir.insan olarak Ş in psikanalitik incelemesinde sonraki adım  oyunların tümünü olmasa da  en azından birkaçını ayrıntılarıyla ele almaya yönelik bir çaba olmalıdır. Psikanalitik metinleri değerlendirmede bir sorun da  bilinç ile bilinçdışını ortaya çıkarmaktır.

Psikanalitik eleştirmen  incelediği oyunu kendisinin  ya da başkasının klinik deneyiminde  saptadığı bir zihinsel  davranış yapısı  ya da örüntüsüyle kıyaslamaktadır.Burada kaçınılmaz  bir ortalama alma söz konusu olacaktır, Ş in eserlerinde  bulunacak şey  bunların nedenini oluşturan örüntü olacaktır. Psikanalitik eleştirmen  oyunlarda örüntüler aradıkça  olasıdır ki daha fazlasını bulacaktır. Ve ortaya çıkacak Ş tablosu  tekil ve  çarpıcı bir anormallik sergileyen  bir insan değil  çok yönlü bir insan olacaktır. Bu şekilde bir ortalama alma işlemi  belki de psikanalitik eleştiri için  kaçınılmazdır.

Psikanalitik eleştirmen  Ş in dengeli  bir kişiliğinin bulunduğunu söylerken yalnızca kişiliği inceleme  yönteminden hareket etmemektedir. Psikanaliz merceğinden bakıldığında  yazarların kişilikleri arasında  keskin farklılıklar bulunmaktadır. Ş oral  ya da anal bir kişilik değildir, bunlardan daha büyük bir yazar olduğunu öne sürmek daha dikkatli bir çıkarımdır.

Psikanaliz ve eserler

Psikanalitik eleştirmen  aslında genellikle oyunun  ya da şairin , psikanalizin kavradığı insan doğasını  doğruladığını göstermeye çalışmaktadır.Yani oyun klinikle  aynı örüntüye sahiptir. O halde psikanalizin oyun ile kliniği karşılaştırması  yerindedir. Doğaldır ki çoğu psikanalitik eleştirmen özellikle de psikanalizin klinik uygulaması içinde  yer alanlar, Ş in eserlerini aydınlatma ile pek ilgili değildirler, onlar Ş ‘in  eserlerini daha çok  belirli bir psikolojik önermeye  getirilen klinik kanıtları desteklemede  kullanırlar.

Cariolanus, psikanalistler bu eseri baba ve oğul rekabeti  yerine ana oğul ilişkisini vurgulasa da  haklı olarak bir başka odipal oyun  olarak değerlendirirler.Rank Coriolanus’u  kendisini annesiyle özdeşleştirme eğiliminin altını çizmiştir. Eser üzerinde inceleme yapan sekiz eleştirmen bu oyun konusunda önemli ölçüde bir uzlaşım sergilemektedirler.Rank bu oyunu sonuçta yazarın ruhsal dünyasına gönderme yapan  odipal bir yapıt olarak  değerlendirmektedir. Bazıları iki karakter tipolojisine göre yorumlar , bazıları kahramanın  kişiliğini gelişimsel olarak adlandırmaktadırlar.

Cymbeline , buna değinen az sayıda psikanalitik yazar  bu oyunun Fırtına ile yakın  bir ilişki içinde olduğu görüşündedir. Hans Sach s  s ‘in son oyunlarının  tümünde saptadığı baba kız temasını burada da bulmaktadır.

Fırtına, tümüyle psikanalistlerin ilgi alanı içindedir.Geç  dönemdeki  diğer oyunlar gibi Fırtına da baba kız ilişkisiyle ilgilidir.  Kızın verilmesi bu oyunu  diğer romanslardan farklı kılmaktadır. Abenheimer , bu oyunu Jungcu bir bakış açısıyla  ele almaktadır. Diger oyunlar gibi Fırtına nın da  bireyleşme , bir yetişkin olma sorunu ile ilgili olduğunu söylemektedir.Tekil Prospero figürü bir büyücü arketipiyle  birlikte bir insanla birleşmektedir. İnsan düzeyinde Prospero  ne dışa dönüktür   ne de içe dönüktür. Eserdeki diğer kişiler  Prospero’nun ruhsal dünyasındaki  personları temsil ederler. Abenheimer Ariel’in bir tür  cinsiyetsiz ebeveyn imgesi  olduğu sonucuna varmaktadır.

Birkaç psikanalitik eleştirmen Fırtına’daki özel ayrıntılar için ileri yorumlar getirmiştir.

Hamlet , psikanalistlerim Hamlet  karşısındaki ilk  durumları  yün yumağı karşısındaki kedi yavrularına benzer , bu düğümü çözmeye yönelik çabalar içinde Hamlet’i konu alan psikanalitik literatüre ilişkin  en az dört adet bölümsel inceleme vardır.Psikanalitik ilginin nedenlerinden biri Hamlet’in temel bir psikanalitik  önermeyi içeriyor olmasıdır. Hamlet’in ödipus  kompleksi sorunu adeta psikanalitik kuramın  kilometre taşlarından biri olmuştur.  Birçok onaylayıcı makale bu eser hakkında Freud –Jones görüşünü özünü değiştirmeden tekrarlamışlardır.

Lindbaeck , Freud’dan. Rank’tan , Jones’ten  ve Symonstan onayladığı birtakım alıntılar yaparak   , Hamlet’in psikanalitik yorumunu  dramatik gelişimin dinamikleriyle ilişkilendirmeye çalışmaktadır.Theodor Reik ‘in denemeleri  çoğu kez serbest çağrışımlar biçimini  almaktadır. Bu serbest çağrışım örüntüleri içinde  Ş hakkında özellikle de Hamlet hakkında ilgi çekici yorumlarda  bulunmuştur.O Hamlet’in ölümle ve ölüm düşüncesiyle aşırı bir biçimde  uğraşmasının altını

çizmiştir.Hamlet’in ölüm düşüncelerinin tüm oyundaki düzenekle ilişkili olduğunu belirtmiştir.

Doktor K R Eisseler , Hamlet çözümlemesinde  oyunu tartıştığı kadar bu sorunu  ve diğer kuramsal sorunları da tartışır. Oyunda iki düzey bulunduğunu savunur birisinde tarihsel doğruluğa sahip olayların  kaydedilmesine eşdeğer bir durum, görünürde gerçek kişilere ilişkin bir öykü vardır.ikinci düzeyde oyun  seyircinin karakterlerden daha fazla şey bildiği  ve temel temanın  sanki düş gören kişinin  çağrışımları  tarafından işlendiği bir düş gibidir.

Hamlet’in deliliği

Psikanalistler Hamlet’in deliliğine ilişkin olarak  beklenenden daha az yorum yapmış , tibbi uygulama içindeki psikiyatrlar ise bu konuda  epey yorum getirmişlerdir.Hamlet ölüme aşıktır Ophelianın mezarına atlamasında  olduğu gibi  annesiyle birlikte ölmek istemektedir. İsveçli bir psikiyastrist ise  bunun aksine Hamlet’e manik depresif  tanısı koymuş ve hastalığını tetikleyen darbenin annesinin çabucak yeniden evlenmesi olduğunu belirtmiştir.

Oyun içinde oyun

Şaşılacak   biçimde Hamlet’in deliliğinden  daha çok psikanalistlerin ilgisini çekmiştir.Hayaletlerin yeniden görünmesi  Hamlet’i yeniden harekete geçirir ve oyuncunun konuşması  onu yüreğini sözcüklere açma yönünde uyarır.Rank dikizleme ve gözetlemede oyun içinde oyunun  temsil ettiği bir başka motif saptamaktadır.

Ophelia

Ophelia da Hamlet gibi tanrılardan payını almıştır, fakat onun için doktorlar görüş birliği içindedirler. O bir maniktir daha önce bastırılmış  düşünceleri  şimdi ifade edilmektedir.

Mezarlık Sahnesi

Norman Symons  mezarcılar arasındaki diyalogun  ve top biçimli kafataslarının fırlatılmasının  gerçekte babaya karşı bir saldırı olduğunu  söylemektedir. Symons  darağacı yapımcısını oğlun erkekliğini tehdid eden baba olarak belirlemektedir. Daha  zeki olan mezarcı  mezar yapımcılarının  daha sağlam yapılar inşa ettiğini  söyler.

Psikanalitik eleştirmenler Hamlet hakkında geniş bir çeşitlilikte  hatta savruk görünümde yorumlar ortaya koymuşlardır.Temel yorum Freud’a aittir

Henry l Vbölüm  l ve ll Hamlet üzerine yaklaşık  yüz adet yorumdan  hakkında daha az yorum yapılmıştır. Bu oyunlarda yalnızca üç konu psikanalistlerin ilgisini çekmiştir, baba ve oğul teması  , söylence ya da ritüel öğeleri  ve Falstaff’ın karakteri .

Hırçın Kız , L Lucas Hırçın kız daki Kate’nin mazohistik bir cezalandırılma  gereksinimi duyduğunu savunmaktadır.

Julius Caesar

Psikanalitik  eleştiri için J S  genellikle Hamlet ile  kıyaslama aracı olmuştur.Otto Rank  bu oyunun da Hamlet gibi  baba benzeri bir adama yönelik  öldürme dürtülerini konu aldığı yolunda yorumunda bulunur.Eserde Odipal dürtüler  ya da baba öldürme dürtüleri  iki nedenden ötürü eyleme konabilmektedir. Jones ,  J S ı Hamlet ile ilişkili görür  ve kendisinden tek bir yorum katarak  Rank’ın gözlemlerine katılır. Dr Herold Feldman Brutus karakterini  çözümlemiş  ve Ş ‘in bu karakteri geliştirmesinin  tarihteki gerçek olaylar yönünden  anlam taşıdığını öne sürmüştür.Gordon Simith ise  Brutus’un zorba bir üstbenliğin kurbanı olduğunu belirtmiştir.

Kısasa Kısas

Rank eserin bir yasaksevi ortamının  yeniden düzenlenişi olduğunu söyler.Eserde suçun yalnızca niyette kalması  sorunu karmaşıklaştırmaktadır.  Hans Sach s oyundaki temel fikrin şu olduğu kanaattedir. Hepimiz günahkarız  ve bize yardım edecek tek şey  merhamettir.Eser tragedya ile komedi arasında yer almaktadır.

Kış  Masalı

Bu romans geleneksel eleştirmenler tarafından  mevsimsel söylence  ve ritüellere göre yorumlansa da psikanalitik yönden  bir yasaksevi oyunudur.

Kral Lear

Ş in diğer büyük oyunları  asla Hamlet kadar olmasa da karmakarışık bir çeşitlilikle psikanalitik yorumlara  yol açmışlardır. Bir bütün olarak bu oyuna ilişkin yorumlar birbirinden tamamen farklı iki gruba ayrılır. Lear üzerine yapılmış Freudcu yorumların  çoğu yaşlı bir baba olarak kralın ruhsal dünyasına eğilmiştir.Meltzer S deki sadistik ve mazohistik temalara değinirken  Lear’ın mutlak bir hükümdar olduğunu , dolayısıyla sadistik dürtüler için  apaçık bir aracı olduğunu belirtir. Tragedyaya yalnızca Lear açısından eğilmek yerine , onu bir bütün olarak ele alan diğer yazarlar  kaçınılmaz bir biçimde  bir söylence  ve ritüel yaklaşımına yol açmışlardır. Reik Hugo ‘nun oyun hakkındaki sözlerinde  Freud’un görüşünü kanıtlayacak  öğeler bulmaktadır. M Steward S oyunlarındak

  psikolojik gerçekliğin  bir fotoğraf gerçekliği değil  folklorik bir gerçeklik olduğunu  savunur. Jung’cuların folklorik bakış açısını vurgulamış olmaları doğaldır. Lear’ın psikanalitik yorumları  başka bir açıdan ikiye ayrılır.Lear’ı bir çocuk olarak ele alanlar  ve onu bir yaşlı adam olarak ele alanlar.

Macbeth 

Freud için olduğu kadar  diğer psikanalistler için de Macbeth’in  neredeyse Hamlet kadar ilgi çekici olduğu , artık bilinen bir gerçektir. Bu konuda birçok yorum vardır.Fakat ortaya çıkan tablo çok daha nettir. Bunun nedeni göründüğü kadarıyla  oyunun kendisinde  cadılarla, hayaletlerle , belirtiler ve kehanetlerle dolu yapısında yatmaktadır.Dr İsodore  H Coriat  yalnız lady Macbeth  üstüne eğilme savında olsa da  bu monograf  aslında oyunun çeşitli yönlerine  değinmektedir. Coriat, Lady  Macbeth’in intiharından sonra  cadıların gerçek rölünün ortaya çıktığını söyler. Jekels  S ‘in ilk dönemlerdeki psikanalitik yorumcularının  çoğu gibi  Jekels de bu oyunun bize yazarın ruhsal  dünyasına ilişkin  bilgi verdiği  görüşünde ısrar etmektedir. Jekels , derinlik psikolojine  daldığında  bir ritüele sapar.

Jekels ikinci makalesinde  Machbet’in  katışıksız bir pisikanalitik  varsayımı doğrulamakta kullanır.Buna göre düşlerde , nevrozlarda  sürçmelerde ve dramada  önemli ya da temel ruhsal öğeler  kümesini iki kat bir vurgu ile  ifade etme yönünde  bir eğilim egemendir.Macbeth üzerine yapılmış yorumlar Hamlet’inkiler  kadar çok olmasa da  ortaya çok daha anlamlı bir tablo çıkmaktadır.

On ikinci gece

Oğlan kılığına girmiş  kız motifi dolayısıyla bu eserin psikanalistlerin epeyce ilgisini çekmiş olması beklenebilir. Fakat böyle olmamıştır. Oyunu bir bütün olarak ele alan bir inceleme yoktur.

Othello

Psikanalitik eleştirmenler için olsun  geneleksel eleştirmenler için olsun Othello ile ilgili temel sorun , bu oyunun gerçekçi bir biçimde mi  yoksa Lago’nun özellikleri acısından mı ele alınacağı sorunudur. Othello ,S’in  gerçekliği sorununu  net bir biçimde ortaya koyduğu için  psikanalitik eleştirideki bölünmeyi de  en iyi bu tragedya sergiler. Rank Othello’nun  bu denli saf olabileceğini güvenebileceğini  çünkü onun kıskançlığı bölünmüş  ve ayrı bir biçimde  Lago figüründe  temsil edilmiş durumda olduğunu  belirtmiştir. Herbert Weisinger Othellodaki Ş in  lago ve Othello’daki kötülüğün dış simgesi olarak işlemekte , söylence ve dramanın kusursuz bir bileşimini  gerçekleştirildiği saptamasında  bulunmaktadır.

Lago , psikanalitik eleştirmenlerin  Lago’ya koyduğu tanılar iki tanedir. Bunlardan biri onun sadizmi  ve saldırganlığı  diğeri de Othello ile ilişkisi üzerine odaklanmaktadır. Marvin Rosenberg , Lago’nun  genel olarak insanlığı derinlerde barındırdığı  duygusal dürtülerin  bir yansıması olduğunu savunmaktadır. Rosenberg e göre biz Lago’nun hainliğini tetikleyen  şeyin Othello ile olan ilişkisi  olduğunu söyleyemeyiz, çünkü Lago yalnız Othello’ya değil  çevresindeki herkese karşı nefret kusmaktadır.

Othello gerçekçi görüş

Bronson Feldman  Othello’da psikanalitik olarak  tanımlanmış bir dizi kıskançlık  düzeneğini saptamaktadır.Eşcinsel bir eğilim , iğdiş edilme korkusu  ve paranoid eğilim.Feldman Othello’nun kıskançlığının  kendi erkekliği konusunda duyduğu  kuşkulardan kaynaklandığını savunmaktadır.Aslında o bir erkek olmamaktan , iğdiş edilmiş olmaktan korkmaktadır. Hogopian, Othello’nun kıskançlığının temelinde  onun yaşının ve evlilik görelerini  erteleme konusundaki isteksizliğinin bulunduğunu  öne sürmüştür.Othello, Destemona’yı cinsel yönden doyuramamaktadır ve kendisi de bunun farkındadır.Bu konuda güvensizlik içindedir.

Gerçekci Görüş, Destemona

Psikanalitik eleştiri  güçlü bir ak kara karşıtlığı içinde olan Othello ve Lago’nun yanında Destemonaya pek eğilmemiştir. Reik , onun aşkının dürtülerin dolaysız bir biçimde  doyurulması penceresinden  çok savunma penceresinden  değerlendirilmesinin yararlı olabileceğini öne sürmektedir. G Strong da onun kısmen farklı bir biçimde olsa da  savunma içerikli bir davranış ortaya koyduğu görüşündedir.

Pericles

Pericles’de  psikanalitik eleştirmenin gözüne en çok çarpan yön Pericles’in karşısına  bir gizem olarak  çıkan  Antiokhus ile kızı arasındaki  yasaksevi ilişkisidir.

Richard ll

Psikanalitik eleştirmenlerin  Richard ll yi oldukça nevrotik bir karakter olarak görmeleri pek şaşırtıcı değildir. Mc Peek’in çözümlemesi daha açılımlıdır. Oyunda üç öğe saptamaktadır. Birincisi, Richard  güçlü bir kendini sevme  çizgisi sergilemektedir.ikincisi,  tümgüçlülük fantezileri içine itilmiştir, o kendini güneşle özdeşleştirir ve doğadaki güçlerin kendisinde bulunduğu konusunda ısrar eder.Üçüncüsü Richard’ın zindandaki fantezisi hayali hiçlikte yeniden doğma şeklindedir.

Richard lll ile ilgili psikanalitik değiniler biraz daha zengindir.Otto Rank’ın bu oyunu yasaksevi motifleriyle dolu görmesi  şaşırtıcı değildir. Bir kriminal psikolog toplumsal etkenlere vurgu yapan  Adlerci bir bakış açısıyla Richard’ı antisosyal birk tip olarak çözümlemiştir.

Romeo ve Juliet

Eserin ebeveyn  ve çocuk ilişkileri yönünden  fazla bir psikanalitik ilgi görmemiş oluşu biraz şaşırtıcıdır.Bununla birlikte çok az sayıda da olsa birkaç psikanalitik yorumcu  bu oyuna eğilmişlerdir. Reik romantik aşk konusunda yorumda bulunmuştur.Psikanalizin keskin sınırlı bakış açısı ile bakıldığında yıldırım hızıyla romantik bir biçimde , çılgınca aşık olma, genel olarak acil bir savunma anlamına gelir.Romeo tehlikeli bir umutsuzluk  durumundan  Rosaline’in kendisini reddetmesinden kaynaklananz bir depresyondan  kurtulmak için aşık olmakta , bu  da en uygun anda Juliet le gerçekleşmektedir.

Soneler

Soneler psikanalitik yazarlar tarafından  her zaman bir tür otobiyografik eser olarak değerlendirilmiştir.Clarissa Rinaker , sonenin  soyut sekiz altı formunu imgelere dönüştürebilmek için  belki de umutsuzluktan kaynaklanan bir tekniği benimser, eleştirmenlerin sone formundan söz ederken  kullandığı imgeleri çözümler. Sekizli bölüm  pek çok eleştirmen için bir giriş niteliğini taşımaktadır.

Titus Andronicus

Otto Rank erken döneme ait bu tragedyadaki birçok yaralama  sahnesi içinde Tutus’un oğlu Mutius’u öfkeye kapılıp öldürdüğü ve sonra bunun için elini kesmesinin gerektiği sahneyi seçmiştir.

Troilos ile Kressida

Bu kışkırcıtı ve zor oyunla ilgili yalnızca  bir psikanalitik yorum vardır.Friz Wittels yıkıcı bir güzellilğe sahip  kendisi dışındaki nesneleri sevmeyen  özsever kadına  bir örnek olarak vermektedir.

Venedik Taciri

S ‘in daha önemli oyunlarından bazılarına göre  daha çok büyük bir psikanalist ilgisi çekmiştir.Freud bu oyunu imge ve folklor açısından ele almıştır.Rank yazarın bize eski efsanelerden  gelen malzemenin insancıllaştırılmış  güdülenmiş bir yorumunu  sunduğu yolundaki tezi için bir örnek olarak göstermiştir. Oyunu tümel bir yapı olarak değerlendiren yorumlar bir uzlaşıma varmaktadır.Karakterlere gerçek kişiler olarak eğilen  yorumlar  çatışmalı bir niteliktedir.V e daha öznel bir görünüm sergilemektetir.

Venüs ve Adonis

Mitolojik içerikli Veniz ile Adonis’in Jungcu bir yoruma konu olması pek şaşırtıcı olmasa gerektir.P D Webster Venüs’ün evrensel anne figürü  iki at tarafından temsil edilen  ve  Adonis tarafından reddedilen  genital cinselliğin  bir simgesi olduğunu söylemektedir.

Yanlışlıklar Komedisi

Otto Rank bu oyunda yasaksevi teması saptamaktadır.O oyunda ödipal bir içerik görmekte  ve bu tür öykülerde yinelenen  öğelerden birinin altını çizmektedir.

Yeter ki Sonu iyi Olsun

Barbara Hannah  bu komediyi  bir kendiliğin bireyselleşmesinin  yani kişinin doğasındaki  çatışmalı bölümlerin  tedavi edici  biçimde yeniden  uzlaşmasının  işlenişi olarak görür, oyunun sonundaki evlenme olayı  bu uzlaşımı simgelemektedir.

Bir dizi psikanalitik yorumu  bir araya getirdiğimiz zaman , psikanalitik eleştirinin  bağrında  yatan bölünme , can sıkıcı bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

Bibliyografya
Bacon, Leonard, Analytical Psychology  and Poetry .Berlin Julius Springer,1935
Brock, J H The Dramatic Purpose of Hamlet, Cambridge, 1935
Bucknill  J C, The Psychology of Shakespeare , London Macmilian  and co 1860
Ellla Freeman Sharpe , Certain Aspects of Sublimation  and  Delusion ,1930
Ernest jones,A linguistic Factor in Engilish Charectorologiy, London Hogart Press,1951
Ernst Kris, On insipiration, Newyork international Unuversities press, 1952
Ernst Kris, Psychoanalytc expllorations in Art Newyork 1952
Freud,  On the History of Psycho analytic Movement, 1914
Civilisation  and its Discontents,1930
Totem and Taboo, 1912-13
Fragment of an Anaysis of Case of Hystria ,1905
Lago and Some Shakespearean  Villians .Cambridge ,1937
Ludwg Jekels  Edmund Berger ile instinct Dualizm in Dreams , Newyork international universities  Press 1952
Psychlogy of Pity ,1930
İnci Enginün, Türk Edebiyatında Shakespeare , Dergah yy
Mark Kanzer, Autobiographical Aspeckts of the Writers İmagery 1959
Melaine Klein , The importance of Symboll Formation  in the Development  of the Ego,1921
Norman N Holland, Psychoanalysis and Shakespeare , 1966
Park Honan, Shakespeare Bir Yaşam, Yky 1998
Pierre Bayard, Hamlet Üzerine Bir Soruşturma , Dost, 2007 ank
Roger Fry, The Artist and Psycho-Analysis, London Hogart Press, 1924
Simon  O Lesser, Fiction and Unconscious  Boston Bacon Press ,1957
Shakespeare , Tüm Soneler, Cem yy Türkçesi Talat Sait Halman,cem 1997
Sydney Lee, Shakespeare ,ilya 2011
Turan Oflazoğlu, Shakespeare , Cem,1999
Walter Abel,The Collective Dream  in art Cambridge, 1957

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum