Peygamberimiz Kur’an’ı Kerim’i böyle okur ve tavsiye ederdi

Peygamberimiz Kur’an’ı Kerim’i böyle okur ve tavsiye ederdi

Hz. Muhammed (sav), düzenli bir Kur’an okuyucusuydu. Efendimizin (sav) günü Kur’an ile başlıyor, Kur’an ile sona eriyordu. Hz. Peygamber (sav), her gün mutlaka belli miktarda Kur’an okur, bunu da ashabına tavsiye ederdi

Peygamber Efendimiz (sav), Kur’an’ı hayatının her anına yerleştirmiş ve güzel ahlâkı ile canlı bir Kur’an haline gelmişti. Allah tarafından kendisine indirilen Kur’an ayetlerini büyük bir titizlikle okuyor ve ashabına öğretiyordu. Hz. Peygamber  (sav), düzenli bir Kur’an okuyucusuydu. Her gün mutlaka belli miktarda Kur’an okur, bunu da ashabına tavsiye ederdi. Efendimizin (sav) günü Kur’an ile başlıyor, Kur’an ile sona eriyordu. Sabah namazından sonra Haşr suresinin son ayetlerini, yatsıdan sonra ise Bakara suresinin son ayetlerini okuyor ve okunmasını tavsiye ediyordu. Bunun yanında günlük olarak sürekli okuduğu bazı sureler ve ayetler vardı. 

Sözgelimi geceleri Âl-i İmran suresinin son ayetlerini, Ayetü’l-Kürsî, İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okurdu. Hz. Aişe’nin bildirdiğine göre, Peygamberimiz (sav) bir gece Âl-i İmrân suresinin son on ayetini gözyaşları içerisinde okuduktan sonra, “Bu ayetleri okuyup üzerinde derin derin düşünmeyen kimseye yazıklar olsun!” buyurmuştu. Özellikle Ramazan ayında Kur’an’ı daha fazla okurdu. 

Ağır ağır okurdu
Resûl-i Ekrem (sav) Kur’an’ın ilk muhatabıdır. Bu nedenle onun Kur’an’ı okuyuş şekli müslümanlar için çok önemlidir. Kendisi Kur’an’ı doğru ve güzel bir şekilde okumuş, sürekli olarak ashabını güzel okumaya teşvik etmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) Kur’ân okuduğunda kelimeler gayet açık bir şekilde anlaşılırdı. Dinleyenlerin daha rahat anlaması ve ezberlemesi için ağır ağır okur ve çoğunlukla her âyetin sonunda dururdu (Buhârî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 29, 30). 

Kimi zaman yüksek sesle, kimi zaman da sessizce içinden okurdu. Sesli okurken ancak yanındakiler duyardı. Tatlı ve yumuşak bir sesi olan Peygamberimiz (sav) etkileyici ve ahenkli bir okuyuşa sahipti. Ayetlerin arasında bir müddet duraklar, anlamları üzerinde düşünürdü. 

Secde ayeti geçtiğinde secde ederdi. Kur’an okurken yapılan dualara Allah’ın karşılık verdiğini belirtir; rahmet ayetlerine gelince dua edip niyazda bulunur, azap ayetlerine gelince Allah’a sığınırdı. Allah’ın yüceliğinden bahseden bir ayete geldiğinde de tesbihatta bulunurdu. 

“Hüzünle okuyun”
Hz. Peygamber (sav) “Kur’ân hüzünle inmiştir, onu hüzünle okuyun” buyurmuştur. Onun hüznü kimi zaman insanı derinden etkileyen sesine, kimi zaman da tavırlarına yansırdı. “Eğer onlara azap edersen, onlar senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz sen daima üstünsün, hikmet sahibisin” (el-Mâide 5/118) âyetini bazan namazda bazan da namazın dışında ve çoğu zaman gözyaşları eşliğinde, sabaha kadar tekrar etmişlerdir.

Peygamber Efendimiz (sav) okuduğu ayetlerin mesajını anlama ve gereğini yerine getirme sorumluluğunun bilinciyle hareket ediyordu. Nitekim bir gün Hz. Ebubekir’in, “yaşlandın ey Allah’ın elçisi!” demesi üzerine “Beni Hûd, Vâkıa, Hâkka, Mürselât, Nebe’, Tekvîr, Ğâşiye sureleri ihtiyarlattı” buyurdu. Bu sözleriyle adı geçen sûrelerdeki Allah’a ve elçilerine karşı gelmiş olan kavimlerin nasıl helak edildiklerinden, kıyametin dehşetli anlarından, diriliş ve hesap günü ile cennet ve cehennemden bahseden ayetlerin sarsıcı etkisine işaret etmişti.

Manevi güzellik
Hz. Peygamber (sav) Kur’an okuyan kimselerin elde edecekleri manevi güzelliklere ve kazanca sıklıkla vurgu yapmıştır. Mahşerde, herkesin kan ter içinde çırpınıp bir kurtarıcı bekleyeceği o dehşetli anlarda, Kur’an’ın kendisini okuyan ve buyruklarına göre yaşayan kimselere sağlayacağı büyük imkândan söz eden Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: 

“Kıyamet gününde, Kur’an ile onun buyruklarını tutup yasaklarından kaçan mü’minler getirilecekler. Kur’an’ın önünde en uzun iki sûresi, Bakara ile Âl-i İmrân bulunacak. O sırada bu iki sûre, iki bulut gibi görünecek veya aralarında bir nur bulunan iki siyah gölgeliği andıracaklar, yahut bu iki sûre, kıyamet gününde sahiplerini savunmak üzere saf bağlayıp kanat germiş iki kuş sürüsü gibi gelecekler.” (Müslim, “Müsâfirîn”, 253; Tirmizî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 5).

Yrd. Doç. Dr. Kâmil Yaşaroğlu - Milliyet

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum