Mısır'ın Düşmanı: Diplomasi

"Onlar bir tuzak kurdu, Allah da onlara karşı bir tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların hayırlısıdır. (Al-i İmran: 54)"

Son bir aydır Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde yaşanan olaylara değil sadece Müslüman, karakterini yitirmemiş hiçbir insanın ilgisiz kalması mümkün değildir. Zira zulüm şahsiyetsizlerin, ona karşı tavır almak da onurlu kimselerin işidir.
Olaylar patlak verdiğinden beridir özellikle Mısırla ilgili birçok yorum ve analizler de yapılmaya başlandı ve hala yapılmaktadır. Ben de acizane bir yorum yapma hakkına sahip olduğumu düşünerek birkaç şey yazmaya karar verdim.

Julian Assange kendini gazeteci sanadursun, Wikileaks ortaya çıktığından beridir yayınlanan belgelerin Amerika ve İsrail'in bir oyunu olduğunu savunanlardan biriyim. Açıklanan belgelerin hep alem-i İslam'ı fesada vermeyi amaçlayan belgeler olması, Amerika'nın bu belgeleri hemen kabul etmesi ve pişkin pişkin sırıtarak özür dilemesi, Julian Assange ellerinde olduğu halde hala bu belgeleri onlardan almayışı gibi hangi nedenlerden dolayı bu kanaate sahip olduğumu söylemek isterdim ama konunun dağılmasını istemiyorum; çünkü asıl konu Ortadoğu ve Afrika ülkeleri.

Bu olayların başlangıcı olan Tunus da Wikileaks belgeleriyle ortaya çıkan yolsuzluk haberleriyle ayaklandı. Herkesin bildiği gibi Amerika ve onun İsrail gibi yandaşları, şu an İslam Alemi'nin başına bu dikta rejimleri bela eden idarelerdir. Fakat şöyle düşünüyorum ki hangi zorba rejim olursa olsun kendi dönemindeki insanları (milleti az da olsa bilinçli olmak şartıyla ve özellikle konumuz olan ülkelerle ilgili söylüyorum), bir şekilde aldatıp sindirse de yeni bir nesli kolay kolay sindirip tatmin edemez. Bu yüzden Batı ülkeleri Birinci Dünya Savaşı ve öncesinde bilfiil işgal ettikleri topraklarda hayata geçirdikleri menhus emellerini bir süre sonra sömürgecilikle sürdürmüş bundan kırk elli sene sonra kendi elleriyle getirdikleri despot rejimlerle bu emellerine devam etmişlerdir. Bu despot rejimlerin üstünden de otuz kırk sene geçti. Öyle zannediyorum ki aynı idareler bu dikta rejimlerin son kullanma tarihlerinin geldiğini ve eğer kendi elleriyle bu rejimleri değiştirmezlerse, yeni bir nesil tarafından kendi aleyhlerinde düzenler kurulacağı kanaatine vardılar. Bu yüzden her zaman olduğu gibi yine en iyi kullandıkları silah olan diplomasi silahını kullanmaya başladılar.

1970’li yıllarda, Mısır-Ürdün-Suriye ittifakının, İsrail'i tarih sayfasından silmeye az kaldığı bir dönemde, İsrail, Amerika'dan aldığı silahlara rağmen, mağlup edemediği ittifakı Amerikan diplomasisiyle bozdu ve sonrası herkesin malumu. Şimdi de Müslüman coğrafyada başlattıkları rejim değişikliğinin kendi kontrollerinden çıkmaması için bu diplomasi silahını Mısır isyanı boyunca da kullandı. Herkesin bildiği gibi Amerikan yönetiminin ve AB'nin isyan boyunca sergiledikleri samimiyetsiz duruş ve muğlak sözlerinin nedeni başka ne ile açıklanabilir? Herhalde yıllardır o zulüm pençesini bu coğrafyalardan çekmeyen Amerika ve dostlarının bir iki ayaklanmayla "Hakkınızı helal edin" deyip gitmesini beklemek çok akıllıca olmasa gerek.

Ayrıca bu diplomasi silahına en çok dikkat çeken Bediüzzaman Said Nursi'dir. "… maddî ve mânevî şerlerini, siyasî diplomatların, radyo diliyle herkesin kafalarına sihirbaz ve zehirli üflemeleriyle ve mukadderat-ı beşerin düğme ve ukdelerine gizli plânlarını telkin etmeleriyle bin senelik medeniyet terakkiyatını vahşiyâne mahveden şerlerin vücuda gelmeye hazırlanmaları … (Meyve Risalesi, On Birinci Mesele'nin Hatimesi)".

Batı ülkeleri ve özellikle ABD kadar bu silahı kullanan ve de maalesef başarılı olan başka bir ülke(ler) yoktur. Bana göre en büyük silahları da budur, yani diplomasi. Her zaman gelişen olayların onlar tarafından yüzde yüz kontrol edildiğini savunmuyorum. Elbette onların kontrolünün haricinde gerçekleşen olaylar olmuştur ve olacaktır. Fakat her seferinde bu olayları görünürde de olsa bu silahla kendi lehlerine bir şekilde çevirmeyi başarmışlardır. Belki de bütün bunları düşündüğüm içindir ki Hüsnü Mübarek’in istifa etmesi beni fazlasıyla sevindiremedi.

Elbette ki bu silaha yıllardır yenik düşmemiz içimizdeki o üç düşmanı bir türlü yenemeyişimizdendir. Fakat "Onlar bir tuzak kurdu, Allah da onlara karşı bir tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların hayırlısıdır. (Al-i İmran: 54)" hakikatine inanarak bu tuzakların Hudeybiye gibi zor gibi görünse de Müslümanlar için fetihler barındırdığına da inanıyorum.
***
Müslümanların Mevlit Kandilini şimdiden tebrik eder, hayırlara vesile olmasını dilerim. Müslüman kardeşlerimizin duaya daha fazla muhtaç oldukları bu dönemde, bu gecenin önemli bir fırsat olduğuna inanıyorum.

Fezada Allah diye bir şey yok iddiası,
Gel gör, kaç füzeye denk bir mü'minin duası. (NFK)

Dualarınızın kabul olması dileğiyle Allah’a emanet olun.

Üveys Bilgin

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum