Mehmet Abidin KARTAL

Mehmet Abidin KARTAL

Gazze öğretmeni

Dünya bir okul veya bir mükemmel sanatlı bir saray gibidir. İnsan o saraya davet edilen seyirci veya o okulun öğrencisi durumundadır. Okul öğretmensiz, saray teşrifatçısız gereksiz ve anlamsız olur. Çünkü anlaşılmayan bir kitap öğretmensiz olsa manasız bir kâğıttan ibaret kalır. Peygamberler kâinat sarayının sadık ve müdakkik bir muarrifi, tevhidi, haşri, ahlakı, iyiliği insanlığa ders veren, anlatan bir muallimidirler. İnsanlık tarihinin en büyük liderleri, öğretmenleri peygamberlerdir.

Her peygamber, aynı zamanda bir öğretmendir. Peygamberler, Allah’tan kendilerine vahiy edileni insanlığa ulaştırmış, dinin ahkâmını ve ahlakını yaşayarak göstermişlerdir. Bütün Peygamberler birer öğretmendi. Çünkü Sevgili Peygamberimiz (sav) “Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim” buyurmuştur.

Gazze öğretmeni vatan sevgisini anlatıyor…

Gazze okulunda, Gazze öğretmeni "Vatan sevgisi imandandır" Hadis-i şerifini anlatarak derse başlıyor. Bir Müslüman dinini, namusunu, canını ve malını vatan ve devletiyle korur. Gazze, yiğitlerin, şehitlerin ve şehitlerin varislerinin vatanıdır. Katliam yapan, açlık ve susuzluğu silah olarak kullanan 21. Yüzyılın Firavunlarına karşı, vatanları Gazze’yi savunmak, şehit olmak, gazi olmak Filistinliler için imanın zirvesidir. Gazze öğretmeninin insanlığa öğrettiği dersler arasında, iman, vatan sevgisi, direnme, sabır, teslim olmama gibi önemli değerler var. Katil, hırsız, haydut İsrail, Gazze’yi yıktı ama direnişin iradesini yıkamadı. Katil İsrail’in saldırısında şehit olan gazeteci Enes eş-Şerif'in, Katar'a gitmesini tavsiye eden arkadaşına verdiği cevap Gazze okulunun öğrencisine, direnişe yakışı ve ibret vericidir: "Gazze'den ancak cennete çıkarım."

Gazze öğretmeni vatan sevgisini anlatıyor. Gazze’de vatan sevgisinin zirvesi yaşanıyor. 1948 ve 1967’deki etnik temizliklerin ardından işgal altında boyun eğdirilmeye ve asimile edilmeye çalışılan Filistinliler, her direniş girişimlerinde şiddetle bastırıldı. Bastırılan her direniş, Filistinlilerin "Vatan sevgisi imandandır", inancıyla vatan topraklarını savunmak için tekrar katil Siyonist karşısına dikilmesini sağladı. Sonunda 7 Ekim 2023’te İsrail’in Mescid-i Aksa ve kutsal mekânlar üzerinde tam olarak hâkimiyet kurma planlarına karşı koymak için, Gazze Şeridi'ndeki ablukanın kaldırılması, işgalden kurtulma, bağımsızlık ve kendi kaderini tayin hakkının elde edilmesi ve başkenti Kudüs olan Filistin devletinin kurulması için, İsrail’e tarihinde hiçbir gücün verdiremediği kadar büyük bir kayıp yaşatmayı başardılar. Gazze, işgalci, katil İsrail ölüm saçsa da aç, susuz bıraksa da direniş fikrinin ve ruhunun dinmeyeceğini, Filistinlilerin vatan topraklarını son ferdini şehit verene kadar terk etmeyeceğini gösteriyor.

Katil İsrail’in “Gazze Şehri’ni tamamen işgal etme” planı soykırım rejiminin beyhude son çırpınışıdır. Zalimlerin tokat yiyeceği, zillete düşeceği günler yakındır, inşallah. İsrail’in yapması gereken doğru strateji, "İsrail'in devamı için belki de en kolay yol, küresel güçlerin bir aleti olmak değil, Hz. Musa ve Hz. Davut'un mirasına ittiba ederek bölge insanlarıyla tevhidi ahlakla dostça yaşama anlayışını uygulamaya geçirmesi ile mümkün olacaktır." (https://www.indyturk.com/article-author/prof-dr-ali-arslan)

Her Gazzeli bir öğretmen

Her bir Gazzeli bir öğretmen gibi “Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim” diyen insanlığın son öğretmeninin karanlıkları nurlandıran mesajlarını insanlığın vicdanına sesleniyor. Gazze’de inanmanın, adanmanın sadece Allah için yaşamanın manzaralarını izliyoruz, dünya izliyor. Gazze’de insanların gözlerinden perdeler kalkmış, korkmuyorlar. Gazze’deki bu iman ve korkusuzluk, korkular ve tereddütler arasında bunalan dünya halklarını etkiliyor. Dünyanın vicdanı Gazze öğretmeninden dersini alarak derin uykudan uyanıyor.

Sosyal medyada yayınlanan hangi inançtan, ırktan olursa olsun dünyanın her yerinden vicdanlı insanların Gazze’deki imanın, ihlasın, korkusuzluğun tesiri ile nasıl hüzünlendiklerini, ağladıklarını tepki gösterdiklerini her gün izliyoruz. Gazze’nin yaşadığı zulümler, kukla İslam ülkeleri hükümetleri ve çoğu Batılı hükümetler, ABD nezdinde istenilen etkiyi bırakmamış olsa da her kesimden vicdanlı halklar üzerinde Gazze öğretmeninin tebliğinin tesirlerini görüyoruz. Gazze öğretmeni en tesirli tebliği yapıyor. İslam’ı araştırmaya başlayan on binlerce gencin olduğu haberlere yansıyor. Gazze Savaşı’ndan sonra gençler arasından İslam’a eşi benzeri görülmemiş bir giriş olduğu dikkat çekiyor. Globe Eye News; “İslam’a giren gençlerin yüzde 400 oranında arttığını” yazmış. (https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/refik-tuzcuoglu/gazze-ve-avrupali-gencler-49885.html) Büyük salonlarda topluca şehadet getiren gençlerin görüntüleri sosyal medya platformlarından paylaşılıyor.

Gazzeli öğretmenden ders alanlar

Gazze öğretmeninden ders alan, Filistinlilerin ölüme, şehadete düğüne bayrama koşar gibi koşmaları, imanlarını zirvede yaşamaları, Allah’a teslimleri, sabırları, tevekkülleri bütün dünyada İslâm’la ilgili üretilen ezberleri, algıları "Güneş balçıkla sıvanmaz" gerçeğiyle yerle bir etti. Mehmet Akif; “Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi” diyordu. Bugün Gazze, Gazze’de şehit olan mazlumların kanları dünyanın her köşesindeki insanların, gençlerin gönüllerinde İslam’ı filizlendiriyor, tevhidi kurtarıyor.

Gazze öğretmeni, Gazze örneğinde, İslam’ın 21. yüzyılda da yaşanabileceğini gösterdi. Hakiki imanın ve Allah’a teslimiyetin ne demek olduğunu, bütün ailesini yitiren Gazze’nin yetim ve öksüz çocukları da, yavrularını metanetle toprağa gömen ebeveynler de dünyaya öğretti; tıpkı Peygamber Efendimizin de (sav) bir yetim ve öksüz olması ve bütün oğullarını minicikken toprağa vermesi gibi… Ölümün korkulacak bir yok oluş değil, eğer imanlı ve anlamlı bir hayat yaşandıysa diriliş olduğunu hissettirdi. "Sizlere müjde! Mevt (ölüm) idam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in'idam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır." Gazzeli kardeşlerimiz şehadet mertebesine erip vatan-ı aslîlerine sevk olurken dünyanın dört bir yanında ölü toprağı serpilmiş insanlara hayat tarzlarını ve felsefelerini sorgulatarak ve hal diliyle İslam’ın özüne dönüş çağrısı yaparak onlara can verdiler. İslam’la tanışmalarına, İslam’la şereflenmelerine vesile oldular, oluyorlar.

Gazzeli öğretmenler imanın ve hürriyetin destanını kanlarıyla yazmaktadırlar

Bombaların altında, açlık susuzluk ortamında dahi “görev yerini terk etmeyen” her Filistinli, her Gazzeli son öğretmenin (sav) insanlığa tebliğ ettiği değerleri yaşatmaya çalışırken şehit olsalar da, yaşasalar da birer öğretmendirler. Her çocuk… Her genç… Her kadın… Her erkek… Dünyanın faniliğini, ahiretin ebediliğini haykıran bu şeref abideleri, ''Ben ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam'' diyerek imanın, hürriyetin destanını kanlarıyla yazmaktalar! Bu, öğretmenliğin, eğitimin ta kendisi değil de nedir?

Gazze, iman dolu bir okuldur… Şimdi, dünyanın her yerinde hangi ırktan, hangi dinden, hangi bayrak altında olursa olsun tarafını insanlıktan, vicdandan yana belirleyen öğrenciler var. Her biri kanlanmış kefenlerle toprağa verilen masumların hesabını sormaya kararlı duruşların göstermeye devam ediyorlar. Kurulacak yenidünyayı Gazze öğretmeninin öğrencileri idare edecek. "Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. " (Saff Suresi 8. Ayet.) "Ümit var olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslam’ın sadası olacaktır!"

Gazze öğretmeni dünyayı idare edenlerin ikiyüzlülüğünü ortaya çıkardı

Gazze öğretmeni, yaşanan vahşeti, katliamı dünyaya göstererek, anlatarak, Batı yönetimlerinin demokrasi, insan hakları, özgürlük ve adalet konularında ikiyüzlülüğünü bütün açıklığıyla gözler önüne serdi. Batı’nın ikiyüzlülüğü, insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü sloganları Gazze ve Filistin’de ayaklar altında kaldı. Rejimler ile halklar arasındaki farklılıkları ve halkların kendi içindeki çeşitliliği ortaya koyarak safları berraklaştırdığını, dünya sokakları, vicdan, insanlık ve ahlakın belli bir dine, ırka veya millete özgü olmadığını ve Gazze, Filistin davasının tek bir kesimin tekelinde olmadığını gösterdi. ABD'de “Free Palestine” pankartları taşıyan ve Kongre binasını basarak "Bu savaş bizim savaşımız değil" diyen Amerikan Yahudilerinin varlığı, hiçbir milleti veya halkı tek bir bütün olarak görmememiz gerektiğini öğretti. Her Yahudi'nin Siyonist olmadığını ve her Siyonist’in de Yahudi olmadığını belirtti ve İsrail'in gücünü Hristiyan ve Müslüman Siyonist kesimlerden aldığını vurguladı.

Gazze öğretmeni, Gazze’deki direnişin insanlığa doğru yolu, iyiliği gösteren bir ışık olduğunu anlatıyor. Kötülüğü, vahşeti gösteriyor. Bu ışık insanlığa katil Siyonist İsrail’in, onu destekleyen başta ABD’nin ve diğerlerinin nasıl barbar olduklarını, nasıl vahşi olduklarını, eğer zarar kendilerine dokunmuyorsa, ölen kendi insanı değilse, nasıl kayıtsız kaldıklarını, hatta zulmü nasıl alkışladıklarını gösterdi. O karanlıktaki çirkin yüzler bir günde açığa çıktı. İnsanlığa bir şey daha gösterdi, barışı korumak için kurulan uluslararası sistemin, uluslararası kuruluşların barışık olmak için değil dünyayı sömüren, sömürmeye alışmış kendini güçlü ve üstün gören, güçlüysem haklıyım diyenlerin menfaatlerini korumaya yaradığını gösterdi. Onların elinde zayıf bırakılmış, geri bırakılmış, sömürülmüş insanları hizaya çekmek, yeri geldiğinde onları tepesinden vurmak için nasıl bir aparat olarak kullanıldığını da dünya halkları gördü. Gazze öğretmeni, insanlığa kötülüğün, vahşetin değerlerini, ilkelerini sorgulatarak silkinip, dirilişlerine vesile olacak yollar açıyor.

Gazze öğretmeni üretmenin, sömürüye karşı çıkmanın, değerlerimize dönmenin yollarını anlatıyor

"7 Ekim 2023 sonrası başlayan dünya çapında boykot seferberliği, tüketim kültürünün esiri olmuş bizlerin hayatın her alanında düşmanlarımızın ürettikleriyle beslendiğimizi, onların pervasızca İslam dünyasına saldırmasına ve sömürmesine dolaylı yoldan çanak tuttuğumuzu gözler önüne serdi. Gazze öğretmeni, tüketimi bırakın, üretim toplumuna geçin dedi. Sadece mal ve gıda üretimi değil, aynı zamanda bilgi ve etkili söylem üretimi, bilimsel ve kültürel üretim, silahların ve her türlü mücadele araçlarının üretimi, ideolojilerden ve önyargılardan bağımsız insani ve vicdani duruşun üretimi, yitirdiğimiz değerlere ve hikmete dönüş… Bütün bunlar aynı zamanda küresel markalarda, tüketimde, psikologlarda ve yaşam koçlarında aradığımız ama bulamadığımız mutluluğa ve mutmain olma haline bizi ulaştıracak yolun ta kendisi. Kısaca Gazze diyor ki kendi özgür iradenizle şekillendirdiğinizi zannettiğiniz hayatınızı ve düşüncelerinizi esir almış prangaları artık kırın ve öz değerlerinize dönerek özgürleşin. " (https://nidadergisi.com/gazze-ogretmeninin-insanliga-ogrettigi-dersler/)

Gazze öğretmeni yaşananları, olayları hikmet penceresinden okuyun diyor

Gazze öğretmeni Müslümanlara İslam’ın ilk emrinin “Oku” olduğunu hatırlatarak ders vermeye devam ediyor. Hak davayı sahiplenebilmenin ilk şartı okuyup öğrenmek, bilgi üretmektir. Gazze öğretmeni bize artık tembel öğrenciler olmayı bırakın, dostunuzu ve düşmanınızı doğru düzgün tanıyın, her duyduğunuza inanmayın, araştırın, bilgi temeliniz sağlam olsun ki kâfirlerin, münafıkların ve cahillerin tuzaklarına düşmeyin diyor. Onlara benzemeyin, kendiniz olun diyor.

Gazze’de yaşanalar, vahşet, soykırım, katil Siyonist İsrail’in kuruluşu, stratejisi sosyal medyada her gün yazılıp, çiziliyor, televizyonlarda, dijital ortamlarda konuşuluyor. Kur’an-ı Kerim’de sıkça geçen Allah’ın tarihin, toplumun ve kâinatın akışına müdahalesi anlamına gelen Sünnetullah kavramı penceresinden olaylara hikmetle bakan sanki yok gibi. Allah’ın Mâlikü’l Mülk olduğu unutulmuş. Hâlbuki Mülk sahibi mülkünde istediği gibi tasarruf edebilir. Uluslararası ilişkilerde Allah’ın ne gibi bir rolü olabilirdi? Allah’ın dünyanın gidişatıyla bağlarını kopartıp O’nun esmasını ve sıfatlarını tanrılaştırdığımız üst akıllara yakıştırarak imani bir çıkmaza düştüğümüzün farkında bile değildik. İşte Gazze öğretmeni, İsrail'in her şeye kadir olmadığını ve her şeye kadir olan Allah’ın (cc) imanlı, sadık kullarının karşısında ne kadar da zelil olduğunu bütün insanlığa gösterdiğini anlatıyor. Güçlü bir ordusu ve istihbaratı olmasına rağmen kibir ve gaflet tuzağına düşen katil İsrail’in hatalar yapabildiğini gözler önüne serdi. Gazze öğretmeni bize diyor ki olaylara iman, vahiy, hikmet penceresinden bakın. Allah’ın Rahmet’ inden ümidinizi kesmeyin, Gazze teslim olmaz. Zulüm devam etmez diyor. Zulüm ne kadar büyük olursa olsun Allah’ın adaleti ondan daha büyüktür diyor. “Olur ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız, hâlbuki hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki bir şeyi seversiniz, hâlbuki hakkınızda o bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara suresi, 216. ayet).

Alimler peygamberlerin varisleridirler

“İnsanlığın Ortak Sorumluluğu Gazze” başlığı altında dünyanın farklı bölgelerinden Gazze öğretmeninin temsilcileri, İslam âlimleri Gazze’deki soykırıma dikkat çekmek ve çareler aramak için, İstanbul’da bir araya geliyorlar. Program kapsamında ilk açıklama 22 Ağustos Cuma günü Eyüp Sultan Camii’nde yapılacak. Ardından 22–29 Ağustos tarihleri arasında Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda gerçekleştirilecek konferansla Gazze için ortak bir yol haritası belirlenecek. Program, 29 Ağustos’ta Ayasofya Camii’nde sonuç bildirisiyle kamuoyuna duyurulacak.

Duamız konferansın, ateşkesin sağlanmasına, sınır kapılarının açılmasına ve yardımların Gazze'de kuşatma altındaki aç kardeşlerimize ulaştırılmasına vesile olmasıdır.

Gazze öğretmeninin öğrencileri Gazze’ye gidiyorlar…

Gazze öğretmeninin öğrencileri, dünyanın dört bir tarafından Gazze’nin yalnız olmadığını göstermek, Gazze'deki Siyonist işgalin ablukasının kaldırılması için 'İnsani Yardım Koridoru' açılmasına yönelik bugüne kadar yapılanların en üst hamlesini, tesirlisini yapma çabası içindeler. Gazze’ye gidiyorlar… Her Akdeniz limanından Gazze’ye yardım, dayanışma ve insanlık taşıyan tekneler göndermenin, beraber yelken açmanın telaşı içindeler. Bu ayın sonunda 44 ülke vatandaşlarının yer aldığı, 50’den fazla geminin Akdeniz’e açılacağı filoda Türkiye’den de yaklaşık 50 yolcu olacağı ifade ediliyor. Filonun adı: Global Sumud Flotilla (Küresel Sumud Filosu). “Sumud” Arapça bir terim. Kararlılık ve azim anlamlarına geliyor. Filistinliler ise bu kavramı, 1967’den beri; sebat ile topraklarına bağlılık, sürgünü kabul etmeme, vatandan vazgeçmeme ve İsrail işgaline karşı şiddet içermeyen gündelik direnişi tanımlamak için kullanıyorlar.

Akdeniz’den hareket edecek filo da tamamen sivil, kararlı, soykırımı kabullenmeyen bir anlayışla yola koyulacak ve tek hedefi; Gazze’deki ablukayı kırmak olacak. Bu filonun arkasında, önünde, sağında, solunda, yanında yöresinde ne bir devlet var ne de herhangi siyasi oluşum yer alıyor. İrili ufaklı gemi ve teknelerde; şu an Gazze halkının ihtiyaç duyduğu insani yardım ve tıbbi malzeme malzemeler de taşınacak. (https://www.yenisafak.com/yazarlar/ersin-celik/gazzeye-filo-karadan-olmadi-bir-kez-daha-denizden-4740207)

Terörist, katil İsrail, Gazze’yi işgal planını devreye soktu. Acilen uluslararası toplum, katliamların durdurulması, ablukaya ve sistematik aç bırakmaya son verilmesi için harekete geçmelidir. Yoksa dünya Gazze’nin yok oluşunu, haritadan silinişini seyredecek. Müslümanlar, insanlık buna izin verecek mi? Uluslararası toplum, küresel vicdan ordusunun temsilcileri Gazze öğrencilerinin sesine ve eylemlerine artık kulak vererek harekete geçmelidir. BM gözetiminde silahlı bir gücün Gazze’ye gönderilmesi elzemdir. "Zor oyunu bozar" vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum