Mahrem Risalelere İnsaflı Bir Bakış

Bismillahirrahmanirrahim

Bu kâinatı binbir isminin cilvelerini bizzat kendi nazarıyla görmek ve göstermek ve gayrın nazarıyla görmek için yaratan Cenab-ı Hak kainat kitabını okumak ve anlamak için kitaplar ve elçiler göndermiştir. İnsanlığın olgunluk çağında da bütün enbiyanın reisi Hz. Muhammed Aleyhisselatu vesselam'ı elinde en büyük müfessir olan Kur'an-ı Kerim ile göndermiş, kainatın sebebi hilkatini o ferd-i ferid ve ferman-ı azimüşşan ile tahakkuk ettirmiştir.

Sonraki asırlarda çağın ihtiyacına göre o güneşten Nur alan eserler yazılmış. Bu eserler dönemin hastalıklarına göre savrulan nazarları tekrar Kur'an ve onun temel davalarına çevirmiştir. Materyalist felsefenin ve sefahet ve lehviyata dayanan muzır medeniyetin revaçta olduğu ahirzamanda iman esaslarını ilmi delillerle ispatlayan, akıl ve kalbi birlikte irşad eden nefis ve şeytanı kendi silahlarıyla ilzam eden Risale-i Nur, Merhum Mehmed Âkif'in, "Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı / Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm'ı" temenni ve duasının tahakkuku olarak, Kur'an-ı Kerim'in üstadlığında tecdid vazifesini bihakkın eda etmiştir.

Bugün dünya ve gençlik Risale-i Nur'a dünden daha az muhtaç değildir. Medeniyetin gaflet verici oyuncakları her yeri kaplasa da ölüm hakikati değişmiyor. İnsanın kendisinin ve evrenin varlığını anlama ihtiyacı azalmıyor. Bu sebeple Risale-i Nur'u insanlıkla buluşturma görevi de azalmıyor.

Özellikle ülkemizde Bediüzzaman Said Nursi isminin kalplerdeki saygınlığı büyük oranda devam ediyor. Bu Risale-i Nur'la tanışmada olumlu bir başlangıca vesile olsa da son yıllarda Risale-i Nur'a yöneltilen iki eleştiri konusu insanların fikir almak için başvurdukları ilk kaynak olan sosyal medyada bir önyargı sebebi olarak duruyor.

Bunlardan biri fetö ile ilgili bağlantı kurma çabaları. Bu konuda ilk günden itibaren Hüsnü Bayramoğlu ağabey başta olarak Nur cemaatlerinin gerekli tavrı ortaya koymaları ve siyasi iradenin de anlayışlı ve ayırd edici tutumu sebebiyle bir nebze bu saldırılar savletini yitirdiği ve bu konuda cevap veren insan da çok olduğu için biz buna bakmayacağız.

Diğeri daha Üstad Kastamonu'da iken başlayan Sikke-i Tasdik-i Gaybi eserinde toplanan Risalelere yönelik eleştiriler. Ne yazık ki Risale-i Nur gibi hakikatli ve muazzam bir tefsiri araştırmak isteyen birinin ilk karşısına çıkacak eleştiriler bunlar oluyor. Din düşmanlarının yanında bazı malum ilahiyatçıların da bilinçli bir şekilde bu iddiaları savurması ve hatta bazı müsbet insanların da mahiyetini bilmediğinden bu iddialara destek vermesi Risale-i Nur'la ilgili bilgisi olmayan insanlarda tehlikeli bir önyargıya sebep oluyor.

Biz bu yazıda üstadın bu eserler (Birinci Şua başta olarak Sikke-i Tasdik-i Gaybi mecmuasındaki risaleler) incelenirken dikkate alınmasını istediği bazı hususları irdelemeye çalışacağız.

1- Risale-i Nur'u Bilmek

Bir dellalın ürününü medhederken abartıp abartmadığını o ürünü denemeden ve vakıfane bir değerlendirmeye tabi tutmadan nasıl anlayabiliriz. Veya yetkili bir makamdan aldığını iddia ettiği ve gösterdiği kalite belgesini hiç ürüne bakmadan anlamak mümkün olur mu? Üstadın iki cümlesini nakledeceğiz:

"Kimin şüphesi varsa işaret olunan risalelere bir kere dikkatle baksın. İnsafı varsa şüphesi kalmaz zannediyorum." (Sikke-i Tasdik-i Gaybî/130)

"Resaili'n-Nur'un bu âyetin iltifatına liyakatini anlamak isteyen zatlar, hangi risaleye dikkatle baksalar anlarlar. Hiç olmazsa Eskişehir Hapishanesinin bir meyvesi olan Otuzuncu Lem'a namındaki altı esma-i İlahiyeye dair Altı Nükte Risalesi'ne, hiç olmazsa o Lem'a'dan ism-i Hay ve Kayyum'a dair Beşinci ve Altıncı Nüktelere dikkatle baksa elbette tasdik eder." (Sikke-i Tasdik-i Gaybî/77)

Risale-i Nur Kur'an-ı Kerim'in kâinat müfessirliği vazifesini (ki en muazzam hakikattir) zamanın ihtiyacına göre en iyi gösteren bir manevi tefsirdir. İnsanlığın imanını kurtarma, ebedî saadeti kazanma veya kaybetme davasında (ki en önemli davadır) en muzaffer bir dava vekili, avukattır. Onun bu özelliklerine dikkatle incelemiş binlerce alim ve Risale-i Nur'la imanını kurtarmış yüzbinler (belki şimdi milyonlar) şahittir. Bu gerçeği laf ile değil bizzat okuyarak ve müşahede ederek yaşayarak onaylayan kişi Risale-i Nur'un gerek Kur'an-ı Kerim'in işaretine gerek evliyaların iltifatına liyakatini itiraf edecektir.

2- İhtar ve İzahlara Dikkat Etmek

Bediüzzaman bu risaleleri okuyacak kişilere bazı noktalara dikkat etmeleri gerektiğini söylemiş yoksa hiç okumamalarını istemiştir.

Bunlardan birkaçını burada nakledip kalanı için Risalelere havale edeceğiz:

- Kur'an-ı Kerim'in mana mertebeleri vardır

"Birinci Nokta: Hadîste vârid olduğu gibi "Her bir âyetin mana mertebelerinde bir zâhiri, bir bâtını, bir haddi, bir muttala'ı vardır. Bu dört tabakadan her birisinin (hadîsçe "şücûn ve gusûn" tabir edilen) füruatı, işaratı, dal ve budakları vardır." mealindeki hadîsin hükmüyle, Kur'an hakkında nâzil olan bu âyet-i kudsiye, fer'î bir tabakadan ve bir mana-yı işarîsiyle de Kur'an ile münasebeti çok kuvvetli bir tefsirine bakmak, şe'nine bir nakîse değil. Belki o lisanü'l-gaybdaki i'caz-ı manevîsinin muktezasıdır." (Sikke-i Tasdik-i Gaybî/95)

- Risale-i Nur'un Üstadı Kur'andır.

"Risaletü'n-Nur sair telifat gibi ulûm ve fünundan ve başka kitaplardan alınmamış. Kur'an'dan başka me'hazi yok, Kur'an'dan başka üstadı yok, Kur'an'dan başka mercii yoktur. Telif olduğu vakit hiçbir kitap müellifinin yanında bulunmuyordu. Doğrudan doğruya Kur'an'ın feyzinden mülhemdir ve sema-i Kur'anîden ve âyâtının nücumundan, yıldızlarından iniyor, nüzul ediyor." (Sikke-i Tasdik-i Gaybî/96)

"Risale-i Nur doğrudan doğruya Kur'an'ın bâhir bir bürhanı ve kuvvetli bir tefsiri ve parlak bir lem'a-i i'caz-ı manevîsi ve o bahrin bir reşhası ve o güneşin bir şuâı ve o maden-i ilm-i hakikatten mülhem ve feyzinden gelen bir tercüme-i maneviyesi olduğundan onun kıymetini ve ehemmiyetini beyan etmek, Kur'an'ın şerefine ve hesabına ve senasına geçtiğinden, elbette Risale-i Nur'un meziyetini beyan etmekliği, hak iktiza eder ve hakikat ister, Kur'an izin verir. Benim gibi bir tercümanın hissesi yalnız şükürdür. Hiçbir cihetle fahre, temeddühe, gurura hakkı yoktur ve olamaz. Gelecek âyetlerin işaratına bu nokta-i nazarla bakmak gerektir. Yoksa beni hodbinlik ile ittiham edenlere hakkımı helâl etmem." (Sikke-i Tasdik-i Gaybî/71)

- Amaç Kur'an'ın Manevi Bir Mucizesini Göstermektir.

"Tenbih: Ben bu âyet-i nuriyenin işaretlerini elektrik ve Resaili'n-Nur'un hatırı için beyan etmedim. Belki bu âyetin i'caz-ı manevîsinin bir şubesinden bir lem'asını göstermek istedim." (Sikke-i Tasdik-i Gaybî/76)

- Bu Risaleler Kerametin Hak Olduğuna Bir Kanıttır.

"İkinci maksadım; o kudsî üstadımın kerametini izhar etmekle, keramat-ı evliyayı inkâr eden mülhidleri iskât edip hizmet-i Kur'aniyeye fütur verecek çok esbaba maruz ve çok avâika hedef olan arkadaşlarımın kuvve-i maneviyesini takviye ve şevklerini tezyid ve füturlarını izale etmek idi." (Sikke-i Tasdik-i Gaybî/140)

3- Bu Risalelerin Hangi Şartlarda Yazıldığına Dikkat Etmek

Misal olarak sadece Birinci Şua'nın Eskişehir Hapishanesinde yazıldığını söylemek yeterli olacaktır. Din adına herşeye savaş açılmış bir dönemde yüzden fazla Risale-i Nur talebesi kamyonlarla Eskişehir'e getirilip insanlık dışı şartlarda hapsedildiği bir sırada Rahmet-i ilahiyenin bir tecellisi olarak ikram edilmiştir. -Temsilde hata yok- Bedir savaşında Resul-i Ekremin (a.s.m) "Bu bir avuç insanı helak edersen sana ibadet edecek kimse kalmaz" niyazına üç bin melekle cevap veren Erhamurrahimin gerek fikirsel, gerek sosyal gerek siyasal olarak İslam adına tam bir ümitsizliğin hakim olduğu o dönemde iman kalesini tahkim ve sünnet-i seniyyeyi ihya için mücahede eden ve türlü iftiralara rağmen insanların imanlarını kurtarmak için çalışan o bir avuç kulunu kör gözler, sağır kulaklar tahkir etse de kim tarafından himaye ve iltifat gördüklerini sonsuz rahmetinin bir tecellisi olarak hatırlatmıştır.

İki not:

1- Bu yazı sadece bir hatırlatmadır Risale-i Nur'da özellikle lahikalarda bu risalelerle ilgili geniş izahlara bakılmasını tavsiye ederiz. Daha yetkin insanlardan daha alimane çalışmalar yapılmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyoruz.

2- Bu risaleler bugün mahrem değiller ve hatta azımsanmayacak bir insan kitlesinin Risale-i Nur'la ilgili tek bilgisi Gaybi işaretlerle ilgili duydukları iftiralar olduğundan bu yetersiz yazının yazılmasına gerek gördük.

Ya rabbi Kur’an’a ve imana hizmet için insanların kalplerini Risale-i Nur’a musahhar yap!
Amin. Elhamdülillahirabbilalemin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum