Prof. Dr. Kenan ÖREN
Mutluluk Çemberi
İnsan, Allah’a muhatap olan; O’nun bütün isimlerine cami küçük bir kâinattır. Diğer bir ifadeyle, kâinattan süzülmüş hülasatül hülasa muhteşem bir varlıktır insan. Allah insanı intihap etmiş; ona meleklerin üzerinde değer vermiş ve ebedi bir saadeti; diğer bir ifadeyle ebedi bir mutluluğu vadetmiştir. Öyle bir mutluluk ki, bu mutlulukta duraksama ya da engelleme unsurları mümtenidir. Cenab-ı Hak bu vaadini Vakıa Suresi 33. Ayet-i Kerimesinde “Lâ maktû'atin velâ memnû'a(tin); yani Tükenmeyen ve yasaklanmayan saadet şeklinde tasvir eder. Yani, öyle bir saadet ki, hep mutluluk ve hiç engeli ya da yasağı olmayan bir saadet. Ne büyük servet…
İnsanın bu mutluluğa erişmesi için dört şeytanla cihat etmesi esastır. Nedir bunlar? Birincisi İblis; her an ayağımızı kaydırmaya çalışan ve Yasin-i Şerif’te “adüvvün mübin” yani apaçık düşman olarak ihtar edilen İblis. İkincisi ve daha tehlikelisi olan “nefis”. Şeytan sadece vesvese ve telkin eder. Nefis ise hevaya kapılarak uygular. Hatta hevayı ilah derecesine kadar çıkararak büyük bir vartaya sürükler. Allah, Kur’an-ı Kerim’in Furkan Suresi 43. Ayet-i Kerimesinde “Menittehaze İlâhehu hevahû” yani “Hevasını, ilahlaştıran kimseyi gördün mü?” şeklinde uyarıda bulunur. Üçüncü şeytan ise, kötü arkadaş ki, bu öncekinden de tehlikeli! Bir de kötü arkadaşlar grup olarak insanı çepe çevre sardı mı, o insanın gayya kuyusuna düşmesi kaçınılmaz hale gelebilir. Neuzübillah.
Arkadaş profili bu yüzden, oldukça önemli bir konudur. İnsan hayatına arkadaş çevresini çok iyilerden katmalıdır. Mutluluğa ulaştıracak bir mutluluk çemberi oluşturmalıdır. Bu çemberin içine küfürbaz, kumarcı, sigara, içki, uyuşturucu gibi Allah’ın yasakladığı şeyleri kullanan, ahlâksız, fitneci, dedikoducu, kıskanç, kindar, hasid gibi karakter sahibi insanları katmamalıdır. Bilakis aksine davrananların ebedi şekavete duçar olacakları kaçınılmaz olacaktır.
Dördüncü şeytan ise kötü hocadır. Yani Müslümanların kafasını karıştıran ve İslamda dinî hükümlerin dayandığı kaynaklar olan edille-i şer'iyye nin dışına çıkan ki, bu kaynaklar dört tanedir: kitap, sünnet, icma ve kıyastır ve edille-i şer'iyye veya şer'î deliller, en genel anlamda İslâm hukukunun kaynaklarını teşkil eder, hoca görünümlü tağyircilerdir bunlar. Kendi kafa fenerleriyle güya Müslümanları irşat etmeye çalışan bu tahribatçılar belki de en tehlikeli olanlardır. Zira Müslümanların imanlarını bile tehlikeye atabilmektedirler. Bunlar sevad-ı azama; yani çoğunluğun itikatlarına ve imanlarına büyük muhalefet ederler ve zarar verirler.
İşte iyi bir Müslüman yukarıda sayılan mezkûr şeytanlardan azade ehli sünnet ve cemaatin cadde-i kübrasında istikamet içinde ebedi hayata ve saadete ulaşmaya ve kendileri için oluşturdukları müsbet manadaki mutluluk çemberine bu dört şeytanı sokmamaya gayret sarf etmelidirler.
Ebedi mutluluğun sırrını Bediüzzaman Said Nursi ise şöyle tasvir etmiştir: "Bil ey hodgâm! Bu dünyada saadet, terk-i dünyada. Hudabîn isen, o kâfidir, bıraksan da bütün eşya lehinde." Muhteşem bir tespit. Yani Bediüzzaman hazretleri bize şunu ihtar ediyor. Bu dünya fani, öyle ya da böyle bu hayatımız hitama erecek. Ey bencil insan, ebedi bir mutluluk istiyorsan, bu fani dünyanın peşini bırak. Kesben değil; ama kalben terk et. Hudabîn; yani Hakka ve hakikate yönel. Hakiki saadet Allah ile hem hal olmakla mümkündür. Eğer Allah’a abd ve köle olursan, sen dünyanın peşinde olmasan da o senin peşinde olur. Sen onu terk etsen de o sana koşar. Allah tarafında olanları Allah hiç mağdur eder mi? Onun ihtiyaçlarını karşılamaz mı? Bereketle serfiraz etmez mi?
Kâinatı ve mahlukatı yoktan var eden, sonsuz kudret sahibi Cenab-ı Vacib-ul Vücud, kâinatı berkarar etmemiş, zail bir hal üzere yaratmış ve insan için bir imtihan salonu kılmıştır. Bu yüzden, insan olarak hepimiz bir imtihanla mükellefiz. Bu imtihan salonunda Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerin öğretileriyle ya ebedi saadete ulaşmaya; ya da terkinde ebedi şekavete namzetiz. Cenab-ı Hak cüzi ihtiyar ve irade namlarında iki tane seçme ve intihap hakkı sunmuş. İkisinden mezkur birincisini seçmek ebedi mutluluğa ulaştıracağı gibi, ikincisi ebedi şekavete ve mutsuzluğa duçar edecektir. Artık ihtiyar ve irademizle seçme serbestliği elimizde. Sonucuna katlanmak da elimizde vesselam…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.