Yüzleşme, soru ve umut

Risale-i Nur’un dili, üslubu, yaklaşımı ile açıklama ve tanımlama tarzı kendine özgüdür. Müellif, ispata dayalı ve akla hitap eden metinler kaleme aldığı gibi, bazı metinlerinde özellikle “hissiyata veya kalbe hitap eder” notunu da düşer. Kelam açısından, çağın gündemine dair yaklaşık 620 ayet üzerinden öznel ve özgün konular seçer.

Bediüzzaman, klasik tefsir veya kelam yöntemleri yerine; 20. yüzyıl ve sonrasında ihtiyaç duyulan, sorgulanan, inkâr edilen ya da pozitivist bilim anlayışıyla yok sayılan din ve hakikat zeminine yönelir. Bu zeminde iman tefekkürünü, tevhid delillerini ilim, hikmet, ispat ve ikna yoluyla ele alır. Bütün kâinatın tanıklığını esas alarak müşahede diliyle yazar.

Bu yaklaşımın en belirgin örneklerinden biri Ayetü’l-Kübrâ eseridir. Burada müellif, kâinat seyyahı olarak bütün varlıklara Hâlık’ını soran bir gözlemci gibi konuşur; aynı zamanda konuşturur. Öğrencilerine, canlılara, muhataplarına, milletlere ve toplum kesimlerine dair öznel tanım ve betimlemeler yapar.

Eşyanın hakikatine yönelen bu odak, varlıkları anlamlandırma ve yaratılış amacına uygun bir özenle ele almayı mümkün kılar. Bu durum, Risale-i Nur’da öznel fakat derinlikli bir dilin oluşmasını sağlar.

Risale-i Nur’daki öznel dil üzerine farklı açılımlar mümkündür. Bunlardan ilki, Kur’an’a dair kurulan öznel dildir. Bu dil; ilmi, kelami ve tevhidi bir üsluba sahiptir. Uzun fakat kesintisiz kısa cümleler topluluğu olarak nitelendirilebilecek “Kur’an nedir, tarifi nasıldır?” sorusuna verilen cevaplar; son derece vecizdir. Mantık zinciri içinde kurulan bu ifade biçimi, güçlü bir ispat ve “i‘caz–icaz” ruhu taşır.

Bu değerlendirme, bir okuyucu düzeyinde metinden anladığım ve bende farkındalık oluşturan bir yorumdur. Kelam ve tefsir uzmanlarının akademik değerlendirmelerinden bağımsız bir kanaattir. Ancak bir okuyucuya yazarın ve metnin verdiği fikir, hissiyat ve örneklik bütünlüğü ile hayatın anlamına dair ruha nakşettiği etki, başlı başına bir araştırma konusudur.

Bu durumu soru formunda ifade edersek: Risale-i Nur’da ne vardır ya da nasıl bir dokusu vardır ki, yüzyılı aşan modern zamanlara; güce, muhaliflerine ve rakiplerine kadar fikren nüfuz edebilmektedir? Bütün dezavantajlara maruz kalmasına ve hâlâ farklı formatlarda yok sayılma denemelerine konu olmasına rağmen, muhataplarını vicdanî ve zihnî bir üstünlükle ibadete ve ahlâka yöneltebilmektedir.

Bu satırlar, kalbi kırık, ruhu yaralı, fikri dalgalı ve hissiyatı bölünmüş bir acizi; çağın savrulmalarından ve bunalımlarından çekip bir mümin sığınağına alıyorsa, bunda Risale-i Nur’un tefekkür sisteminin derin irşadının payı vardır. Elbette farklı vesilelerle aynı sonuca varmak mümkündür.

Risale-i Nur’un farkı şuradadır: Çağın yaralarına doğru teşhis koyar. Maziyle yüzleştirir. Şimdiye sordurur, sorgulatır ve cevaplar. Geleceğe ise nüfuz eder; istikbale umut verir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum