Hayata çocukça bir bakış atmak…

Çocuk saflığında, çocuk tazeliğinde…
Tertemiz bir çocuk bakışı…

Hiç sarsılmamış bir güven duygusu ile bakmalı insanlara ve hayata.. Her ne kadar sonradan hep bu güven duygusu sarsılmaya çalışılsa da pes etmeden her seferinde güven duymalı, ön yargı ile yaklaşmamalı hayata ve insanlara..

Sahip oldukları ile mutlu olmayı bilmeli tıpkı bir çocuk gibi.. Her zaman için oyalanacak ve kendini mutlu edecek şeyler bulabilmeli.. Elindeki tüm imkanlara rağmen mutsuz olmak için çabalamamalı…

Gülümsemeli hayata tam bir çocuk temizliği ile.. Her ne kadar hayatta ağlanacak çok şey olsa da, bir an olsun hayata çocuk gibi bakıp onun gibi gülümsemeli.. İşte o zaman, hayatın da o çocukça gülümsemeye karşılık bize neler verdiğini görebilmeli…

Hatta ağlarken bile bir anda gülmeye başlayabilmeli.. Her daim hüzünlerde boğulmak yerine, hüzünler arasındaki mutlulukları farkedebilmeli...

İstenilen birşeyi çocuk gibi istemeli.. Elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatan çocuk gibi.. Israrla ve sabırla... Pes etmemeli.. Sonunda istenilen şeyin olacağına inanarak istemeli ve elden gelen herşeyi yapmalı.. Hayata bu şekilde sıkıca tutunmalı...

Her türlü hazırlığı yapmalı.. Anne karnındaki bir bebek nasıl oraya sıkıca tutunmuşsa, ama bir yandan da sonunda oradan ayrılıp doğacağı yeni dünyaya hazırlıklarını yapıyorsa, tıpkı o bebek gibi hayata sıkıca tutunup bir yandan da ahirete hazırlık yapmalı ki doğacağımız yeni dünyada sağlıklı bir çocuk misali güzel ve mutlu yaşayabilmeli..

Ama en önemlisi, Rabbin huzurunda bir çocuk masumiyeti ile, çocuk saflığı ile, çocuk tazeliği ile durabilmeli.. ve Rabbinden nazdar bir çocuk ağlamasıyla istemeli herşeyi...

Bir çocuğun annesine duyduğu güvenin kat be kat fazlasını duymalı Rabbine..!
Ve bir annenin çocuğuna olan merhameti gibi, Rabbinin rahmetini umarak istemeli...

Kalbindeki ve aklındaki tüm kötülüklerden arınarak, tıpkı bir çocuk temizliği ile öyle bir dua etmeli ki, Allah azze ve celle’nin duasına icabet edeceğine olan inancını hiç yitirmemeli...

“Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar irşada ulaşırlar (irşad olurlar).” Bakara sûresi 186. ayetine sığınmalı belki dua ederken.. Ve umudu hiç yitirmemeli...

Eyy dualara icabet eden Allah’ım..
Bizleri Kendi’ne ibadetler ile yaklaştır..
İmanımızı kuvvetli eyle..
Yaramaz bir çocuk masumiyeti ile geldiğimiz kapından bizleri eli boş çevirme..
Herşeyden annesine sığınan, hatta annesi kızdığında bile “anne” diye ağlayan çocuk gibi, Sana sığındık, bizleri rahmetinden mahrum eyleme..
Her şer ve her hayrın Sen’den geldiğini bilerek, her durumda çocuklar kadar mutlu eyle..
Dualarımızı kabul, gönlümüzü temiz eyle..!
(Amin...!)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum