Faniye Muhabbet Bekadan Gaflet-I

Câmi bir fıtrat, mütenevvi istidat ile donatılan şu aciz insan hadsiz bir muhabbet kabiliyeti ile halkedilmiştir. Bu sebeple mevcudata fıtri bir alakadarlık hissetmekte, koca kâinatı hanesi gibi sevmektedir. Ancak muhabbet ettiği mevcudatın fenaya maruz vaziyetleri kalbine elem çektirmekte, o nihayetsiz muhabbet istidadı hadsiz manevi azaplara sebebiyet vermektedir.

Çünkü nihayetsiz cemal ve kemal sahibi Rahman için verilen o istidat-ı muhabbet, haksız bir surette fâni mevcudata sarf edildiğinden, bu kusurun cezasını insan ayrılığın azabıyla çekmektedir. Evet ruhu darlandıran haletler, kalbi yaralayan vaziyetler, insanın ebediyete ve ebedi bir zata ait muhabbetinin hatalı istimalinden neş’et etmektedir.

Bu hatadan teberri etmek için mevcudatın cemalleri üstünde fânilik mührünü görmek, o mahbublar onu terketmeden evvel alâka-i kalbi kesmek gerekmektedir. Eğer kesilmezse, mahbubat adedince manevî yaralar kalbi viraneye çevirmektedir.

Evet küçük ve sığ bir gölün gayet büyük bir balinaya dar gelmesi misali, şu kısa ve fani dünyanın insanın sonsuz arzularına cevap vermesi, bekaya namzet ruhunu sükunete erdirmesi mümkün görünmemektedir.

Endişe etmeyi, hatta titremeyi gerektiren en mühim mes'ele, ölüm sonrası ebedi bir âleme hazırlanmaktır. Bütün himmeti ile şu fani dünyanın imarına çalışmak, ebedi bir âleme hazırlığı ciddiye almamak ahmaklık olarak nitelendirilmektedir.

Pek çok küçük dünyevi neticeleri tahsil adına büyük bedeller ödeyenlerin, cennet gibi ebedi bir ödül diyarı için gereken bedeli ödememeleri veya geçiştirmeleri, cennete girmeyi garanti görmeleri gafletten yahut cehaletten haber vermektedir.

Evet “gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, kalplerin idrakte acze düştüğü” ebedi bir saadete namzet olduklarını bilmeyenler ahiret işlerini ihmal etmekte, ebedi saadetin anahtarı iman vesikasını sağlam elde etme noktasında istenen bedeli ödememektedir.

Kur’an; “Bizimle karşılaşmayı ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla tatmin olmaya çalışanlar ayetlerimizden gafil olanlardır.”[1] ikazıyla müslümanları teyakkuza davet etmektedir.

Beş-on gün konaklayacakları otellerde “beş yıldız” arayan insanların, ebedi bir saadeti kazanma adına lakayt davranmaları veya gayet “kanaatkâr” bir tavır takınmaları, mes’elenin ciddiyetinin idrak edilemediğini göstermektedir.

Fani ve geçici bir dünyayı baki ve ebedi bir hayata tercih etmek, ağır mes’uliyetlerini bilmemek, sayılı ömür dakikalarını boş işler ile zayi etmek adım adım felakete sürüklenmektir.

Nurlu külliyatta geçen; “Eğer iman vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk taunuyla çoklar o davasını kaybediyor. Hattâ bir ehl-i keşf ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. Acaba bu kaybettiği davanın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?”[2] ihbarına muhatap olan insanların titretmesi gerekmektedir.

Şeytan ve şeytana uyan kesimler ise, insanları sefahate ve dalalete teşvik etmekte, hayatın dünyadan ibaret olduğu fikrini telkin etmektedir. Bu tuzağa düşen kesimler ebedi hayata hazırlığı terk ederek, şeytanın ve şeytanlaşmış insanların bu hilesine yenilmektedir.

Elhasıl; faniye muhabbet, bekadan gaflet insanın sukutuna sebeptir. Dünyanın mülk cephesine hasr-ı nazar, meleküt cihetinden nasipsizliği intaç etmektedir. Şu hayatının fani olduğunu görmek, ölüm gerçeği ile yüzleşmek, sayılı ömür dakikalarını baki işler için istimal etmek kalbi ve ruhi hayata yürümektir. Ebedi saadetten gaflet etmek, haz merkezli bir hayatı benimsemek içten içe çürümektir.

Şu fani ve kısa dünyayı keyif ve lezzet mekânı değil, meşakkat ve ibtila meydanı biliriz. Dünyayı esma-i ilahiyenin çarşısı, bekâ âleminin de tarlası olarak görür öyle severiz. Elemler ile âlûde dünya gecesini, ebedi cennetin nurlu sabahı ile değiştirmeyiz. Saadet-i ebediyeyi ellerinin tersiyle itenlere, üç günlük dünya için gayret üstüne gayret gösterenlere acır hayret ederiz...

[1] Yunus, 7

[2] Şualar, 203

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.