Zafer KARLI
...Ve İblis Kovuldu
İsra 63,64-“(Bunun üzerine Allah İblis'e şöyle) dedi: ‘Haydi, (elinden geleni ardına koyma, defol) git! Ancak, haberin olsun ki, onlardan sana uyanlarla beraber hepinizi bekleyen ceza, yaptıklarınızın tam karşılığı olmak üzere, cehennem olacaktır! Onlardan ayartabildiğini sesinle (telkinde bulunarak) ayart; atlıların ve yayalarınla (bütün gücün ve hilelerinle) onların üzerine git. Mallarına ve çocuklarına ortak ol ve (hatta) onlara bol bol vaatlerde bulun.’
(Ey insanlar!) Şunu iyi bilin ki; şeytanın onlara verdiği sözler aldatmacadan başka bir şey değildir.”
Ayet metninde geçen ve mealini aldatmaca olarak verdiğimiz [ġurûrâ(n)] kelimesi yanlışa doğru havası vererek süslemektir. (Bkz. Beyzâvî, Envârü’t-Tenzîl ve Esrârü’t-Te’vîl) Allah, sadece bu kadar bir yetki vermiştir. Bunun ötesinde yapabileceği hiçbir şey yoktur.
İnsanların mânevî hayatlarına saldırıp tahrip etmeye çalışan şeytan, atlıları ve yayalarıyla bir yeri yağmalamaya gelen eşkıyaya benzetilmiştir (Mevdûdî, III, 123). Bu eşkıya, işgal ettiği yerin halkının zayıf karakterlilerini kendi tarafına çekip hükmü altına alır, onların mallarına ve evlâtlarına ortak olur. İnsanlar, mallarını haram yollarda harcamak, evlâtlarını da bâtıl inanç ve kötü ahlâk üzerinde yetiştirmekle bu konularda şeytanı kendilerine ortak yapmış olmaktadırlar. (Kur'an Yolu Tefsiri)
Hz. Peygamber (sav), kendisine Yüce Allah’ın şöyle bildirdiğini söylemiştir: “Bütün kullarımı Müslüman olarak yarattım; ama şeytanlar onları dinlerinden döndürdüler. Onlar helâl kıldıklarımı haram diye gösterdiler.” (Müslim, Cennet 63)
65-“Ancak şunu bil ki; kullarım üzerinde senin hiç bir hâkimiyetin yoktur. Vekil olarak Rabbin yeter.”
“Kullarım”dan maksat, iman edip sadece Rablerine güvenip dayanan (Nahl 99) ve ihlasa erdirilmiş olan (Hicr 40) sâlih kullardır.
Vekil olarak Rabbin yeter; senin vesveselerine karşı Allah onlara yardım eder, onları korur ve doğru yola iletir.
Not: Allah'a kul olmak ve bir insana kul olmak Arapça’da ‘abd’ kelimesi ile ifade edilir. Ancak bu ikisi arasında büyük bir fark vardır. Zira Hz. Muhammed (asm) kulluğun zirvesi olan Mirac'a çıkarken Allah ona en yüksek paye olarak ‘abd = kul’ unvanını vermiştir. (İsra 1)
İnsan ile kulu yani kölesi arasındaki ilişki tek taraflıdır. Korku ve taraflardan birinin zelil bir şekilde boyun eğmesi ile kendini aşağılanmış hissetmesi üzerine kuruludur.Bunun sonucunda köledeki nefret, efendisi olan insana karşı isyan ümidi ve neye mal olursa olsun ondan ve zincirlerden kurtulma isteği söz konusudur. Allah ile kulu arasındaki ilişkiye gelince sevgi, temel faktörlerden biri olup Allah'ın liyâkat kesb etmiş mü'minlere verdiği ilâhî sevgisi, Allah'ın kuluna verdiği büyük bir lütfudur. Nitekim Selçuklu Medresesi’nin dersiâmı olan Mevlânâ Hazretleri, zâhirî ilmin zirvesindeki o hâli için değil; kalben merhaleler kat edip kendisine nice sır ve hikmetin ayân olmaya başladığı, mârifetullah’tan ufuklar açıldığı, kulluğun hakîkatini idrâk ettiği zamanki hâli için; “piştim ve yandım” demiştir. Yine bu hâlin mânevî hazzı içinde;
“Ben kul oldum, kul oldum, kul oldum! Ben âciz kul, kulluğumu îfâ edemediğimden utandım. Ve ben başımı önüme eğdim. Her köle âzâd edilince sevinir. İlâhî! Ben ise, Sana kul-köle olduğum için sevindim…” demiştir.
İşte bu hakîkatlerin zıddına; kişiye kulluğunu, hiçliğini, acziyetini unutturan, onu gurur, kibir ve gaflete sevk ederek Hak’tan uzaklaştıran okumalar; hakîkatte kuru bir emekten, beyhûde bir yorgunluktan, hattâ ebediyet iflâsından başka bir şey değildir. Böyle kimseler, Kur’ânî ifadesiyle; ‘çalışmış, (fakat boşuna) yorulmuşlardır.’ (Ğâşiye, 3) (Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, 2019 – Ekim, Sayı: 404, Sayfa: 032)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.