Hüseyin YILMAZ

Hüseyin YILMAZ

Cindoruk, istibdãd ve meşveret...

Düşünce, aklın tabiî neticesi... Akıl, insanın mümeyyiz vasfı... Yazar sadece düşünmez, düşündüklerini kitlelere duyurmak da ister: Ya konuşacak, ya da yazacaktır düşündüklerini... Düşünce hürriyetine herkesten çok ihtiyaç duyması, meslekî bir zaruret... Dağ başındaki çobanın hürriyeti sınırsız, istediği kadar haykırabilir, istediği şeyi söyleyebilir... Ne sürüsü karşı koyar, ne taşlar rahatsız olur söylediklerinden, ne de ağaçlar oralı olur... Büyük bahtiyarlık!.. Ama yazarın muhatabı insan... İnsan ve kalabalık; düşüncelerini yığına aktarmaya mecbur... Susturmaya kalkışmak, yazarı öldürmek demek... Türkiye, susturularak öldürülmüş yazarlar kabristanı gibiydi dün... Sadece dün mü? Bugün çok mu farklı?..

Elbet de alınmış mesafeler var; kazanılmış mevzileri semere vermiş, asırlık mücadele... Ne var ki, ileri demokrasilerin henüz çok gerisindeyiz; aldığımız mesafe, yürümemiz gerekene kıyasla bir arpa boyu... Yazarın etrafı yasak hisarlarıyla çevrili... Rejim, millete rağmen hayatlandırmak istediği  tarzı yaşatmak için, yasaklara sığınmış. Esnemek kastıyla ağzını açanları bile cezalandırma yoluna gitmiş devlet, ihtimalleri dahi cezalandırmış... Telâfisi güç bir istibdãd, hayatın her tarafına sirayet etmiş. Ne mekteb tanımış bu sirayet, ne de ãile... Girdiği her yerde şartlara muvafık bir istibdãdı sünbül vermiş, devletin katı istibdãdı...

Muallim, talebeyi itaat ettirmenin yolunu başçavuşu taklitte bulmuş; karakola çevirmiş sınıfı. Müdür, aynı saikle mektebi kışlaya çevirmiş. Ebeveyn, muallimi taklid etmiş; veledinin en küçük düşünce tezahürünü “Bana karşı mı geliyorsun?” deyip boğmuş. Bu illet, dinî müesseleri de atlamamış, kirli pençelerini onların da gırtlağına geçirmiş; onları da zehirlemiş pis soluğu... Meşvereti unutan cemaatlerin liderleri sevk ve idarenin yolunu istibdãdda aramış. Baştakilerin hezeyãnları bile bu illet sayesinde hikmet mevkiine yükselmiş. Düşünce melekesini felc eden istibdãd, cemaatlerin hayatını söndürmüş.

O kadar ki, “Ben, size nisbeten kardeşim; mürşidlik haddim değil. Üstad da değilim, belki ders arkadaşıyım.” diyen Bediüzzaman Hazretleri’nin şãkirdleri bile zamanla bu umumî ãfet misullü bulaşıcı illetten yakalarını sıyıramaz, sevk ve idare mevkiine geçenlerin istibdãdı ile kan kaybetmeye başlarlar. İşlerini meşveretle halletmesi gereken bu kitle, çoğu zaman meşveret adı altında fertlerin tahakkümünü sineye çekmeye ya mecbur kalır, ya da entrikanın mahfiliğini farketmeyip  mutlak bir hüsn-ü zannın kurbanı olur.

Üstãd Hazretleri’nin en çok dikkat ve imtina gösterdiği siyâsilerle temas meselesinde varılan ifratkâr tavırlar, ne müşterek aklın eseridir, ne de hür düşüncenin semeresi; doğrudan siyãsilerle temas kuranların hissiyatından kaynaklanmış bir iğfãlâtın neticesidir... Üstad’ın Demokrat Parti’ye verdiği desteği, devrin şartlarından sarfınazarla bütün şartlara ve bütün zamanlara aynıyla teşmil etmek büyük gaflet. Tavırda Üstad’ın tavrı ve düşüncesiyle hiçbir benzerlik arzetmeyen akılalmaz bir ifratkârlığa varıp, herhangi bir partinin ãdetã Türkiye umumî şubesi gibi faaliyet göstermek ise çok daha kötü. Elim neticeleri orta yerde duruyor, görmek istemek şartıyla.

Birinci derecede dãvãları îmãna hizmet meselesi olan Nur talebelerini siyãset bataklığına sürmek, en basit tabiriyle, cinnettir. Tercihinizin dışında kalan geniş kitleleri Kur’an’ın nurundan uzaklaştıracak ifratkâr siyãsî tavırların bedelini kimse ödeyemez. Bunu göze alanın ahiret kazancından şüpheye düşerim. “Risale-i Nur, umumun malıdır; inhisar kabul  etmez!” buyuran Üstãd’ın sesine kulaklarımızı tıkayamayız, tıkamamalıyız.

Siyâset arenasında olup bitenleri, cemaatin birinci derecede meşguliyeti hãline getirmek, Nurlar’ı anlamamak olur. Nurlar’a muhtaç geniş kitlelerin hukukuna tecavüz olur bu. Buna hakkımız yok...

Kaldı ki, Cindoruk’la başlıyan yeni devir, merkezî bir teşebbüstür... Siyãsetin merkezi devlet ve rejimdir, kemalizmdir, katı lâikçiliktir, süfyãnî düşüncedir... 28 Şubat ve sonrası için yaptıklarından hiçbir nedãmet taşımayan, aksine yarım bıraktıklarını tamamlamaya çalışan Demirel-Cindoruk ve Mesut Yılmaz’ın projelerinin arkasına cemaatin varlığını bir kuvvet-i zahr olarak hazırlamaya veya göstermeye kimsenin hakkı yoktur. Evet, demokratları destekleriz, ama demokrat olmaları şartıyla... Desteğimizin sınırlarını da Üstad’ın tavrı çizer; bu tavır ise oy vermek ve dine hizmet maksatlı yönlendirici telkinlerden ibarettir...

Bu yaşlı ekibe, demokrat diyebilmek, akıl ve muhakemeden istifayı gerektirir. Başta Nur talebeleri olmak üzere, bütün dindarlar için selâmetli yol, siyãset bataklığına düşmemektir. Siyãsete bulaşanların kahir ekseriyetinin kirlendiği, dünya kazancına bedel ahiretlerini büyük tehlikeye attıkları ortada değil mi?.. Dün evliyalığına hükmedebileceğim çok kimse biliyorum ki, birkaç yıllık siyãsî ikbãlden sonra ãdi bir mü’min derecesine bile muhtaç duruma düşmüşler... Âhirete inananlar için bir kaç yıllık bir dünya saltanatı ve vücud zevkleri bu mãnevî sefalete değer mi?

Siyãsetten istiaze düsturu, büyük hakikattir... Siyãsetin tabiatı ve vãsıtaları bu kaçışı haklı kılıyor... Bunların en iyilerine bile azami borcumuz, sandık başında oy vermekten ibarettir. Vazifemiz, dinî hayata hizmet için telkin ve duada bulunmak; hakkımız da millet adına onlardan dürüst hizmet beklemektir..

Varlıklarıyla müftehir olduğum Nur talebelerinden ricam, el yordamıyla değil, Risãle-i Nurlar’ın muhteşem aydınlığında yol almalarıdır. Tefekkürü meslek edinmişlerin mükellefiyeti, düşünceyi delillerle kanatlandırmaktır. Hürriyet-i efkâr ve kelâm, herkesten çok bize lâzım, bizim hakkımız. Zirâ herkesten çok, biz bedel ödedik... Rejimin istibdãdını kırdık, başka istibdãdlara talib olamayız. İstibdadın her türlüsüne şamar atmayı Üstãdımızdan öğrendik, öğrendiğimizi göstermekle fiilen teyid ve tasdik etmeliyiz.  Vesselâm...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
18 Yorum