Abdullah MURADOĞLU

Abdullah MURADOĞLU

Bu kadar çarpıtmaya pes doğrusu!

Adı lazım değil, beyimiz sayfalarca döktürmüş de döktürmüş..

Said Nursi'yi küçülteceğim derken, tarihi çarpıttıkça çarpıtmış..

Bir insanın yaşam öyküsünün bin bir türlü anlatımı söz konusu olabilir.

Kafanızdaki portreye uygun olarak o öyküyü istediğiniz gibi kurgulayabilirsiniz.

Kütüphanesinin önemli bir bölümünü biyografilere, otobiyografilere ayırmış bir gazeteci olarak, tarihi şahsiyetlerin yaşam öykülerinin, bu öyküleri yazanların eliyle nasıl bir hale sokulduğunu, gerçeklerle yalanların birbirine nasıl karıştırıldığını biliyorum.

Beyimiz de, almış eline kalemi işkembeden sallamış da sallamış.

* * *

Said Nursi, Doğu Anadolu'da Ruslara karşı savaşırken esir düşmüştü.

Esaretten firar ederek kurtulmuştu.

Beyimize bakarsak, birileri Said Nursi'ye yol vermiştir.

Oysa, savaş sürerken 1917'de Rusya'da "Bolşevik devrimi" olmuş, Çarlık rejimi yıkılmış, hapishaneler boşaltılmış, Rus ordusu parçalanmış, büyük bir karışıklık yaşanmıştır.

Aynı dönemde binlerce firar olayı gerçekleşmiştir.

Beyimizi okuyanlar, Rusya'nın dahili durumunu bilmiyorlarsa, zaten Said Nursi'ye karşı alerjileri de varsa, bu hikayeye tereddütsüz inanacaklardır.

* * *

İzmir'in 1919'da Yunanlılar tarafından işgali İstanbul'da gerçekleştirilen mitinglerle protesto edilmektedir.

Beyimiz şöyle devam etmiş:

"Halide Edip'in, Selahattin Bey'in, Sabahat Hanım'ın ve Saime Hanım'ın işgali kınayan konuşmalar yaptıkları o İstanbul mitinglerinde Said-i Nursi yoktu. Said-i Nursi o sırada Nakşibendi tarikatına mensup İngiliz yanlısı Derviş Vahdeti ile birlikte siyasal İslamcı İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti'ni kurmakla meşguldü. Cemiyetin kuruluşu nedeniyle 3 Nisan 1919'da Ayasofya camiinde mevlit okutulmuştu."

Alın işte, neresinden düzelteceksiniz ki!

Bir kere "İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti" 5 Nisan 1909'da Derviş Vahdeti ve arkadaşları tarafından kurulmuştur.

Derviş Vahdeti, "31 Mart Vakası"ndan suçlu bulunarak idam edilmiştir.

Said Nursi, 13 Nisan 1909 günü başlayan olaylarda isyancıları vazgeçirmek için her türlü çabayı gösterdiği halde askeri mahkemede yargılanmıştır.

Yargılamalar sonucunda beraat etmiştir.

İttihad-ı Muhammediye Cemiyeti, 1909 Nisan ayı içerisinde başlayıp biten bir hadisedir.

Beyimiz, 1909'da idam edilmiş Derviş Vahdeti'yi de, İttihad-ı Muhammediye Cemiyeti'ni de bir on yıl daha yaşatarak 1919'a kadar getirmiş.

Bahsettiği mevlit de Cemiyet'in kurulduğu gün, 1909'da Sultanahmet Camii'nde okutulmuştur.

Doğrudur, Said Nursi bu mevlide katılmış, hatta bir konuşma yaparak, "Meşrutiyeti, meşruiyet unvanı ile telakki ve telkin ediniz. Ta yeni ve gizli ve dinsiz bir istibdat, pis eliyle o mübareki ağrazına siper etmekle lekedar etmesin" demiştir.

* * *

Said Nursi'nin 1918'de esaretten kurtularak İstanbul'a geldiğinde "Darü'l-Hikmeti'l- İslamiye" isimli ilmi bir cemiyete, hatta kendi rızası alınmadan üye yapılmıştır.

Bu cemiyet 13 Ağustos 1918'de açılmıştır.

Said Nursi esaret hayatında aldığı darbeler yüzünden bu dönemde sık sık hastalanmış ve bu yüzden Cemiyet toplantılarından vareste tutulmak için izin almıştır.

Cemiyetin azaları arasında İstiklal marşı şairimiz "Mehmet Akif", Cumhuriyet döneminde ordünaryüs profesörlüğe kadar yükseltilen "İzmirli İsmail Hakkı" ve Atatürk'ün Cumhurreisliği döneminde kendisine tefsir yazdırdığı "Elmalılı Hamdi Yazır" da vardır.

Beyimiz kafası Said Nursi aleyhtarlığıyla döndüğü için Derviş Vahdeti'nin 1909'da kurduğu siyasi cemiyet ile 1918'de kurulmuş bu ilmi cemiyeti birbirine karıştırmış.

Bize de, okurları doğru bilgilendirmek adına bu yanlışı düzeltmek düştü.

Ama hangisini düzelteceksiniz, o kadar çok ki!

Yeni Şafak
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum