Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Bediüzzaman'ın Ankara Temsilcisi Tahsin Tola

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

Merhum Tahsin Tola Üstad ile ilk görüşmesini Son Şahitler 1’de Necmeddin Şahiner'e şöyle anlatıyor:

"Senirkent'ten Isparta'ya Bey Mahallesi'ndeki evine gittim. (1953/54 yılı) Milletvekili olduğum için gazetecilerin görmesini istemiyor ve endişeleniyordum. Adetim olmadığı halde o gün başımda şapka vardı çıkardım ve abdest alarak huzuruna hürmet ve edeple çıktım. Elini öpüp gösterdiği yere oturdum. 

İlk sözleri, "Kardeşim size şunu söyleyim şapka için ben fetva verdim, şapka giyen kafir olmaz...” dedi.

Sonraki bir ziyaretimde, milletvekili maaşlarına zam yapılınca Üstad çok üzüldü ve 'Bu parayı kabul etmeyecek 40 kişi çıkmayacak mı? 40 kişi fedakârlık edin bu parayı kabul etmeyin' dedi. Afyon mebusu arkadaşım Gazi Yiğitbaşı'na söyledim, “Nerde kardeşim o fedakarlar insanlar, dindarlar bile maaşlarının artmasını talep ediyor' dedi ve muvaffak olamadım."

Üstad 2 Ocak 1960'ta İstanbul'dan Ankara'ya gelip 6 Ocak 1960’ta Ankara'ya veda etti.

İşte son Ankara seyehatinde Üstad Tahsin Tola'yı önce Ankara valisine (Abdullah Dilaver Argun) gönderdi.
Valinin yerinde olmadığını söyleyince Ankara savcısına gönderdi.

Kendisi anlatıyor:

"Savcı kitapları iade ettik diye gelmedi. Üstad tekrar Tola'yı savcıya gönderdi. Savcı korktu gelmek istemedi. Üstad da çok telaşlıydı. Gelen bir felaketi önlemek istiyordu. Cumhuriyet savcısıyla da görüşemeyince Üstad Bahçelievler'deki evime teşrif etti ve Isparta milletvekili Kemal Demiralay'ı çağırmamı istedi ve çağırdım.

Üstad bize şunları söyledi:

Bizi alem-i İslam'dan Pakistan'dan çağırıyorlar ben gitmiyorum. Gitsem burası böyle olur. (Eliyle altüst olma işareti yaptı)."

Nur hizmetinin kahraman avukatı Bekir Berk'i nur mazlumlarının müdaafasına Tahsin Tola Abi kazandırmıştır.

abiler-001.jpg
1958 Ankara Risale-i Nur Davası kahramanları (10 kişi) Ulucanlar Cezaevi'nden çıktıktan sonra.

(En arkada sağ baştan; Zübeyr Gündüzalp, Bayram Yüksel, Ahmet K.Ural, Cemaleddin Günel, Mustafa Sungur. Ortadakiler sağbaştan; A.Rüştü Çakın, Av Vecihi Işık, Av Bekir Berk, Av. M. Egemen ve Tahiri Mutlu. Önde sağdan; M.Emin Birinci, Ceylan Çalışkan ve Mustafa Türkmenoğlu)

1958 yılında "Zaman tarikat zamanı değil, hakikat zamanıdır" başlıklı mektubun Üstadın emriyle çeşitli yerlere dağıtılması sebebiyle Ankara ve İstanbul'dan 10 nur talebesi tutuklanınca Tahsin Tola Ankara'dan İstanbul'a tanıdığı avukat Berk'e telefon eder:

“Bekir Bey! Ankara’da Nur Talebelerinin bir dâvâsı var, alır mısınız?” sözüne karşılık:

“Tahsin Bey; bana ricada bulunmayın, emrediniz, ben gelip arkadaşların dâvâsını alayım” der. Nur Talebelerini Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde ziyaret ettikten sonra İman ve Nur hizmetinin sarsılmaz bir müdafii olur.

Emirdağ Lahikası 2'de Abdullah (Yeğin) ve Sungur (Mustafa) imzalı mektupta şunlar yazılı:

"Çok sevgili Üstadımız Efendimiz!

“Risale-i Nur imha edilmez!” diye yazılan ayn-ı hakikat parçayı Başbakan ve Adliye Bakanına ev adresleriyle; yine diğer bakanların da resmî adreslerine gönderdik.

Görüştüğümüz mebuslara veriyoruz. Hepsi de bu hususta çalışacaklarını söylüyorlar. Isparta mebusu Senirkentli Tahsin Tola, ziyade alâkadar oluyor ve diyor ki: “Hükûmet şimdi komünistlikle mücadeleye başladı. Bu mücadele yalnız zabıta ile olamaz. Nurcular yirmi seneden beri mücadele ediyorlar ve hükûmete büyük yardımda bulunuyorlar. Ve bugün memleketteki muhtelif cereyanların en hayırlısı ve en tesirlisi Nurculardır” diyorlar.

Emirdağ Lahikası 2'de yine şunlar yazılıdır:

"Isparta’nın âdil adliyesi, vatanperver demokratı ve dindar halkı bu hayr-ı azîmi memleketlerine kazandırmak ve Afyon’un mazhar olduğu şereften yüz derece ziyade bir şerefi kendilerine temin etmek için bu mübarek Isparta’nın mahsulü olan Nur Risalelerinin iadesine çalışsınlar. Nasıl ki Isparta’nın bir mebusu olan Tahsin Tola, Ankara ve Afyon’un Risale-i Nur iadesinde yüz adam kadar fayda verip bu hayr-ı azîmin yarısını Ispartalılara kazandırdı." (Afyon'un beraatından sonra Ankara'nın temyiz kararında Tahsin Tola'nın gayreti Afyon beraatının yarı sevabını Ispartalılara kazandırıyor.)

Yine Emirdağ Lahikası 2'de geçen bölüm:

"Aziz, muhterem kardeşimiz Tahsin Bey!

Leyle-i kadrinizi tebrik eder, muvaffakıyetler dileriz. Üstadımız size hususi selâm ediyor. Dedi ki: Tahsin’in neşrettiği Tarihçe-i Hayat yirmi büyük mecmua kadar fayda verdi, fütuhat yaptı.
(Bu mecmua 1958'de basılan ilk Tarihçe-i Hayat).

Şimdi bir parça ilişmelerine kat’iyen merak etmesin. Nazar-ı dikkati celbettiği için büyük bir ilanname hükmüne geçti. Şimdiye kadar nasıl ki yirmi senedir yirmi büyük mecmua perde altında intişar etmesiyle çok büyük fütuhata medar oldu. Tarihçe-i Hayat’ın da perde altında intişarı inşâallah aynı neticeyi verecek.

اَلْبَاقٖى هُوَ الْبَاقٖى

Kardeşleriniz Tahirî, Zübeyr, Ceylan, Sungur

***

Tahsin Tola, Son Şahitler 1. cilt 153'üncü sayfada hatıralarını şöyle anlatıyor:

"Afyon mahkemesinin neticelenmesi (23 Mayıs 1956’da) ve temyizin beraet kararını tasdiki üzerine, (11 Eylül 1956) Üstad beni Adnan Menderes'e gönderdi. (Gönderme tarihi 1956 Mayıs ayı sonu gibi olmalı.)

Selâmlarını, mektep ve medrese ehlini birleştiren şarkta uhuvvet-i İslâmiyeyi temin eden, aklen ve kalben İslamiyeti ders veren Risale-i Nur'un neşrini söylememizi istedi.

Isparta milletvekili İrfan Aksu ile birlikte rahmetli Adnan Menderes'e gittik. Üstadın selâmını tebliğ ettik. Adnan Bey bu selâmı hürmetle aldı. Daha sonra Risale-i Nur'un mahiyetini anlattım.

Ayrıca Nur'ların neşredilmesi, hariçte, İslâm âleminin bu vatan ahalisine kardeşlik ve alâkasını celbedecek, dahilde ise umumî bir hoşnutluk meydana getirecek. Adnan Menderes'e bütün bunları söyleyince, merhum Menderes hiç itiraz etmedi. Daha bir iki cümle söylemeden 'Tamam' dedi. "Sizi vazifelendiriyorum. Hemen faaliyete geçin. Diyanet İşlerine gidin... Eyüb Sabri Efendi (Hayırlıoğlu) ile görüşün... Risale-i Nur'ları neşretsin!' dedi.

Rahmetli Tahsin Tola o günkü Diyanet İşleri başkanı E.Sabri Hayırlıoğlu'na bu talimatı makamında iletir.

Hayırlıoğlu bu haberin durumunu öğrenmek için başbakanlığa gider; Başbakan Menderes makamında olmayınca, başbakanlık müsteşarı ve rütbeli bir mason olan A.Salih Korur'a bu meseleyi sorduğunda Menderes'le görüşmesine gerek olmayacak şekilde, “Bediüzzaman Said Nursi ismi, bu eserlerin basılmaması için yeterli sebep değil mi?” cevabını alınca basmaya cesaret edemez.

Merhum Mustafa Türkmenoğlu Ağabey olayın devamını şöyle anlatır:

“Bu ifadeleri Üstadımıza bildirdik; Üstad bize derhal ikinci bir emir gönderdi: “Bu azim sevap onlara nasip olmayacaktır, siz basacaksınız!”

Rahmetli Tahsin Abi; bu olumsuzluğu Üstada Isparta'da ilettikten sonra derhal Ankara'ya gelip baskı kâğıdı temin etmeye çalışır, kâğıt sıkıntısı fazla olmasına rağmen siyasi destekle kâğıt temin ederler.

tola2-001.jpgİki hemşeri dava adamı.

İlk defa büyük Sözler Ankara'da Ayyıldız Matbaası'nda basılır.

Sonra İstanbul, Samsun ve Antalya'da ise rahmetli Sudi Türel'in İleri Matbaasında risaleler basılmaya başlar.

Risale-i Nur’lar 1956 yılında Tahsin Tola'nın himayesi altında Rahmetli Atıf Ural, Mustafa Türkmenoğlu ve Said Özdemir öncülüğünde Ankara'da önce Ayyıldız Matbaası'nda ardından büyük çoğunluğu Doğuş Matbaası'nda latince harflerle formalar şeklinde basılmaya başlar.

Basılan formalar derhal Isparta'ya ulaştırılıp Üstad tarafından tashih edilerek son baskıya verilirdi.

Emirdağ Lahikası 431. sayfada şunlar yazılı:

"Hüseyin Avni (Göktürk) ve Tahsin Tola ile bir hasbihaldir.

Biz Nur şakirtleri, Üstadımızın hizmetinde ve mesleğinde bulunduğumuzdan, siyasetlerle alâkamız yoktur. Fakat Demokratlar Nurların neşrine müsaadekâr olmaları ve eskiden beri Nurun men’ine dair zulümleri yapmadıklarından, Demokratın hatırı için seçimlerle alâkadar olduk. Evvelki defa gibi bu defa da Nurcuların Demokrat lehine epey faydası oldu.

Üstadımıza ve Nurlara en ziyade faydası dokunan eski adliye vekili; (1955/ 56 yılı DP Adalet Bakanı ve Niğde milletvekili Hüseyin Avni Göktürk) ve Senirkent Meb’usu Tahsin Tola (1957 seçimlerini) herkesten ziyade kazanmaları lâzımken, kazanmamaları bizi çok müteessir etti diye Üstadımıza söyledik.

Bize dedi ki: "Müteessir olmayınız. Ben de sizinle beraber olarak onları tebrik etmeliyiz. Çünkü, iki sene zarfında; (1955/56 yılları arasında) elli sene kadar hükûmete, vatana, millete, dine, âsâyişe hizmet ettiklerine delil-i kat’î kerametkârâne, Üstadımızın ona müracaatı olmadan Rehberin (Gençlik) kurtulmasını arzu ettiği aynı dakikada, müsadere edilen/elkonan iki yüz (Gençlik) Rehberin bize iadesine emir vermesiyle Adalet bakanı rahmetli Hüseyin Avni Göktürk 1956’da elkonan 200 tane Gençlik Rehberi'ni bir emirle iade ettiriyor iki yüz bin adam Gençlik Rehberi'nden istifade etmesiyle ona duacı olması ve Tahsin Tola’nın ehemmiyetli çalışmasıyla Sözler mecmuası resmen Ankara’da tab edilmesiyle hem âsâyişe hem Demokrata hem bu vatan ve millete, yüz sene meb’usluk etmek kadar faydası oldu.

Şimdi bu kadar mânevî hakikî, hususan bâkî ve uhrevî kâr onlara yeter.

Bir-iki sene memuriyet ve meb’usluğa çalışmakla o bâki elmas gibi hizmetlerini, kırılacak fâni şişeye âlet yapmamak gerektir. Onun için ben onları tebrik ediyorum. Siz de onları tebrik ediniz. Hattâ ben Tahsin Tola’nın tekrar mebus olmasını istedim tâ Nurlara hizmet etsin fakat onun evvelki hizmeti kâfi geliyor. Kapıyı açmış daha ihtiyaç kalmadı.”

Nur talebelerinden Mehmed Kaya, Hüsrev, Tahirî, Sungur, Zübeyr, Ceylan, Bayram.

1957 seçimlerini kaybetmekle, Tahsin Tola Ağabey ve Adalet Vekili rahmetli Hüseyin Avni Göktürk; 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra zalim Yassıada mahkeme ve zindanlarından kurtulmuşlardır.

"Adnan Bey bizim himayemizdedir."

"Ankara'ya gideceğim zaman Isparta'da Üstada uğradım. Üstad daima, "Adnan Bey kardeşime selâm söyle. O bizim himayemizdedir. Eğer biz onu himaye etmezsek (eliyle işaret ederek) bir anda altı üstüne gelir. Bizi âlem-i İslâmdan, Pakistan'dan çağırıyorlar. Eğer burayı bırakıp gitsek, bir anda altı üstüne gelir. Burayı biz muhafaza ediyoruz' diye dersler verdi.

Kara melek Dr.Hasan Tahsin Tola Ağabeye sonsuz rahmet ve mağfiret diliyoruz.

Makamı Firdevs cenneti olsun inşaallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum