Mehmet Abidin KARTAL

Mehmet Abidin KARTAL

Bahar yeniden diriliştir…

Her mevsim, yeni bir dönemin, yeniliklerin, inkılapların başlangıcı ve sonudur.

Kışın şiddetli soğuğu, fırtınası, karı, yağmuru altında, bahar ve yaz mevsiminin bitki ve çiçeklerinin tebessümü saklıdır.

Kış, Aralık, Ocak, Şubat yerini: Mart, Nisan, Mayıs tatlı ve ılık bir bahara bırakıyor…

Dünya değişiyor, alem başkalaşıyor, kainat bayrama hazırlanıyor.

Kardelen çiçekleri beyaz yorganlarının altından başlarını çıkarmış, etrafa sıcak gülücükler dağıtıyorlar.

Baharın gelmesiyle, rengârenk güller, nazenin çiçekler, ağaçlar, otlar, bin bir türlü böcekler geliyor, kainat şenleniyor.

Baharın zamanı geldi.

Bahar uyanıştır, silkiniştir, yeniden diriliştir.

Bahar, yeryüzünün dirilme mevsimidir.

Her sene kış mevsiminin gelişiyle yeryüzü ölüyor, baharın gelişiyle tekrar diriltiliyor.

Baharlar hiç ara vermeden yeryüzünü bir baştan bir başa dolaşır; fakat bütün bu olup bitenlerden kimsenin kulağına bir çıtırtı bile ulaşmaz.

Baharın zamanı geldi.

“O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.” İbrahim suresi, 34. Ayet

“Evet bahar, mahzen-i erzak bir vagondur, gaibden gelir…”

“Her bahara, bir vagon gibi, hazine-i gaybdan yüz bin nevi et’ime (yenecek şeyler) ve levazımat, kemâl-i intizamla yüklenip zihayata gönderiliyor…”

Bahar bir davetiyedir.

Devamlı bir üst modeli çıkan telefonun kamerasına, özelliklerine hayret eden insan, Yaratıcının sana hediye ettiği ve dünya kadar servetin olsa bu serveti vererek alamayacağın gözlerinle baharı temaşaya davet ediliyorsun.

Gözlerini son model telefonlara bakmaktan kaldır.

İbretle bahar sayfalarını seyret.

Bak, ölümünden sonra bitkiler, ağaçlar nasıl diriliyor.

Tefekkür et.

Bahar mevsimi tefekkür zamanıdır.

Bir tepeciğin eteğinden geçerken parlak bir sarı çiçek nazarınıza ilişsin…

Bu sarı çiçek kimin turrası ise, kimin sikkesi ise ve kimin mührü ise ve kimin nakşı ise, elbette bütün zemin yüzündeki bütün çiçekler onun mühürleridir, sikkeleridir.

Bu kainat bir kitaptır. ‘Kitab-ı kebir-i kâinat.’

Bu kitabın bildiğimiz kitaplardan farkı, bizzat Yazarının kaleminden her an yazılıp, yazıldığı anda okunuyor olmasıdır. Ağaç gibi bir kelimede bir kaside, çekirdek gibi bir noktada kitabın tam fihristesini yazan bir Kalem-i Kudreti gözümüzle görürüz.

"Bir harf kâtipsiz olamaz…"

"Eli görmeyen kişi, yazıyı kalem yazdı sanır…"

"Tahavvülât-ı zerrât, Nakkaş-ı Ezelînin kalem-i kudreti, kitâb-ı kâinatta yazdığı âyât-ı tekviniyenin hengâmındaki ihtizâzâtı ve cevelânıdır… "

Bu kainat kitabı çok anlamlı ve her kelimesi hikmetli büyük bir kitap olarak yazılmıştır.

Her baharda üç yüz bin ayrı ayrı kitaplar halinde bitkileri ve hayvanları birbiri içinde hatasız, yanlışsız, karıştırmadan, şaşırmadan mükemmel ve muntazam bir tarzda yazan Kalem-i Kudreti görürüz.

Her kıştan sonra bir bahar, her geceden sonra bir sabah olduğu gibi, nev-i beşerin dahi bir sabahı, bir baharı olacak inşallah…

Bahar yeniden diriliştir…

Kudüs, Filistin kara kışı yaşıyor. Zalimler kudurdu. Esfel-i safilinin zirvesindeler. Zulmün zifiri karanlığı yaşanıyor.

Şafak yakındır…Sabah yakındır… Bahar yakındır…

Ümit var olun, sabırlı olun, az kaldı inşallah. Türkiye’nin kartal pençesi zulmün zifiri karanlığını parçalayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.