Atomların aklı, gözü ve ilmi olsaydı

“Peki, şöyle bir soru daha sorsam; hiç aklı, canlılığı, gözü, kulağı olmayan atomlar insanı yaratamaz diyoruz ve Allah’a iman ediyoruz. Peki, varsayalım ki atomların aklı, gözü ve ilmi olsaydı, o zaman evet insanları düşünen aklı, gören gözü ve duyan kulağı atomlar yarattı diyebilir miydik?”

“Tövbe hâşâ sadece bu soru aklımı kurcaladığı için soruyorum. Evet, biz en akıllıyız. Biz, bir insan yaratamazken atom ve hücrede akıl olsa bile yaratamaz diyoruz. Fakat atomlar ve hücreler insanın ham maddesi olduğu için eğer böyle akılsız değil de akıllı olsaydı, o zaman bunu sorgulayabilir miydik? Buna nasıl cevap vereceğiz?”
 
Sorgulamak güzel, öğrenmek güzeldir. Şunu sormak lazım; bu atomların aklı, iradesi, ilmi varsa neden şu dünyada sadece akıl sahibi insanı yaratsın? Böyle bir tercihte bulunan kim?
Örneğin, taşlar, kayalar, toprak, ağaç neden akıl sahibi değiller? Bu atomlar neden onlara akıl vermedi? Bunlar neden bizler gibi görmüyor, konuşmuyor, bir şeyler üretmiyor?

Atomlar sadece neden insana akıl ve şuur versin? Tüm atomlar bir olup nasıl bu duruma karar verdiler? Hiç mi aralarından anlaşmazlığa düşen ve kavga eden atomlar olmadı? Bu tür soruları çoğaltabiliriz. Demek ki insanı yaratmaya karar veren, ilmi, iradesi ve kuvveti olan biri var. O da Allah’tır. 

Şu varlık sahnesine baktığımızda bunu daha çok anlıyoruz. İnsandan başlayalım, kendimizden. Tüm insanların yüzünde göz, burun, kaş, ağız hep aynı yerde. Neden? Demek tüm bunların bu şekil olmasını tercih eden biri var. Atomlar tüm bunları neden yapamaz? Çünkü atomların yapısına bakıldığı vakit, nötron, proton, kuarklar ve atom altı parçacıklarından oluşuyor. Bilim, sebeplerin sıralanışında atomun yapısını bu şekil açıklıyor. Onlarda akıl ve ilim, göremiyor. 

Atomlarda akıl olsaydı neden bizimle iletişime geçmiyorlar? Bu sebeple bizleri atomlar yarattı diyemeyiz. Neden? Çünkü cansız maddeler canlı bir varlığı yaratamaz. Cansız maddelerde can olsaydı bilimin ve teknolojinin yükseldiği bu zamanda insanlar hiç ölmez hep yaşardı. İnsan bedenini hep çalışır vaziyette tutarlardı. Fakat bilim ve teknoloji atomlara ruh veremiyor, yani can. Bir insan öldüğünde bedenindeki atomlar şu âlemde yok olmuyor, sadece toprağa karışıyor. Mahiyetini Allah’ın bildiği ruh, bedenden çıkarılıp başka aleme gönderiliyor. Burası başka bir yazının konusu. 
Bir atom tanesi her yere girip oraya göre vaziyet alıyor ve ona göre işliyor. Vücudumuza giren atom biyolojik yapımıza göre hareket ediyor. Bir çiçeğe giren atom, çiçeğin yapısına göre hareket ediyor. Şu alemde her mevcudattaki zerreler, bulunduğu ortama göre hareket ediyor ve orada işliyor. Demek, biri bunları idare ediyor ve kâinat tezgâhında işletiyor. 

Tüm kâinattaki atomlar akıl sahibi ise, bu kadar akıl nasıl hepsi anlaşıyor diye sormak lazım. Her atoma akıl, irade, ilim vermek hâşâ her atom kendi başına bir ilah demek manası çıkar. Ya evrendeki tüm atomları bir olan Allah'ın ilmi ve idaresine vereceğiz bir olan Allah'ı kabul edeceğiz? Ya da her atoma akıl verip sayısız ilahları kabul edeceğiz? Bu da akıldan ve mantıktan uzaktır. Hangisi mantıklı? Bir olan Allah’ı kabul etmek mi, zerreler adedince ilahları kabul etmek mi?

Kâinattaki işleyişi görüp şahit oluyoruz ki her zerrenin işleyişi, hareketi her an bir olan Allah'ın ilmi ve iradesi ile gerçekleşiyor. Kelime-i şehadet ile bu şahitliği ilan ediyoruz. 

İnsan bakıp şahit olmuyor mu? Bir odundan, topraktan çiçek ve tüm meyveler çıkıyor. Ana maddesine bakıyoruz basit. Fakat sonuçlar mükemmel. Toprak, odun basit. Meyve, çiçek mükemmel. Sizce toprak bir ilim sahibi midir ki her şeyi üretiyor? Veya oradaki atomlar el birliği ile hepsi anlaşıyor mu? Bu atomlar hiç mi kavga etmezler?

Her şeyi kafa gözlerimizle göremeyiz, akıl gözlerimizi de kullanmalıyız. Örneğin elma ağacına bakarsınız, odun ve yapraklardan oluşmuştur. Ne toprakta ne odunda nede yaprağında elma tadı yok ve bunlar akılsız, şuursuz maddelerdir. Peki bu akılsız ve şuursuz maddeler nasıl oluyor da, vücudumuza faydalı, midemize uygun, tadı hoşumuza giden ve rengiyle göz zevkimize hitap eden bir elmayı yapabiliyorlar. Herhalde, "Odunlar, yapraklar ve toprak elmaları yapmayı biliyorlar, bunlar akıllı ve şuurlu maddelerdir." Diyemezsiniz değil mi? Bilirsiniz ki, bir işi akılsız ve şuursuz maddeler yapamaz. Tüm akıllılar bir araya gelse dahi topraktan, odundan ve yapraklardan bir elma yapamazlar. Hele yoktan hiç yapamazlar. O halde perde arkasında, akılsız ve şuursuz maddelerin eliyle bizlere bu nimetleri veren, bizi bilen, bizi yaratan Sonsuz Kudret Sahibi, her şeye gücü yeten ve her şeyi bilen biri olması lazım. İşte O Allahtır. Şimdi Bismillah deyip elmayı yiyebilirsiniz. Tefekkürle kalmak duasıyla. Afiyet olsun. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.