Mehmet Ali KAYA

Mehmet Ali KAYA

Abdulkadir Geylani ve Bediüzzaman

Kadiri Tarikatı’nın kurucusu olan Abdulkadir Geylani (470-561/1077-1165) hazretleri Geylan eyaletine bağlı Neyf köyünde doğmuş, Bağdat’ta tahsilini tamamlamıştır. Ebu Galib b.Bakıllanî, Ebu Talib Yusuf, Câfer es-Serrac gibi âlimlerden ders almış, Şafii ve Hanbelî mezhebine göre fetva vermiş büyük bir allamedir. Zühd ve tavası dillerde destan olmuştur. İlmi yanında maneviyatı ve keramatı dillere destan olmuştur. Dini ihya etmesi sebebi ile kendisine “Dini hayatlandıran” anlamında “Muhyi’d-din” mahlası verilmiştir. “Gunyetü’t-Talibîn, Fethu’r-Rabbani, Fütûhu’l-Gayb, Füyûzât-ı Rabbaniye, Mektubat, Sırru’l-Esrar, Delâil, Sıracu’l-Vehhâc, Usulü’d-Din, Esmâü’l-Hüsnâ, Kİtab-ı Hamse-i Geylânî” gibi mühim eserler telif etmiştir.

Fütûhu’l-Gayb isimli eserinde çeşitli konularda 78 Makalesi, yani konuşmaları ve sohbetleri vardır. Biz bunlardan son 74, 75, 76 ve 77. Makalelerinde bize verdiği derslere bakıyoruz. İmam 74. Makalesinde akıllı bir insanın yapması gereken şeyi anlatır ve özetle şöyle der:
 
“İnsan ilk başta nefsine bakmalı; yapılışını incelemeli. Kâinatta mevcut olan harikalara göz atmalı. Onları bir bir tetkik etmeli. Bundan sonra Yaradanın varlığını istidlal eylemeli. Çünkü kâinatta bulunan bütün varlıklar Allah’a götüren birer yoldur. O’nun kuvvetini, kudretini belirten birer hikmettir. Güzel iş daima iyi bir ustaya delildir.

Bu manayı daha iyi anlatmak için İbn-i Abbas’ın (ra) bir açıklamasını anlatmak yerinde olur. “Allah yeryüzünde olanların hepsini hizmetinize verdi.” Bu ayetin tefsirinde İbn-i Abbas şöyle der: “Her şeyde Allah’ın isminden bir tanesi vardır. Ve her şeyin ismi Allah’ın ismidir. Sen ise, o isim ve sıfatların içindesin. Dışta olanlar onun kudretiyle olur. İç âlemde olanlar onun hikmetiyle olur.” Allah, Zatını sıfatlarla gizlemiştir. Sıfatını da işlerle örtmüştür. Her şey ilim, irade ile olur. İrade ise, hareketlerle ortaya çıkar. Sanat, yapanı sakladı. Sanat irade ile belirdi. O gizliliği içinde saklıdır. Nimetleri yeryüzünde zahirdir. Kudreti açıktır. Hiçbir şey O’na benzemez. O, görür ve işitir.”

İbn-i Abbas (ra) Hazretleri burada marifet sırlarını açıklıyor. Bunları hiçbir yerde görmek mümkün değildir; bu gibi sözlere kolay rastlanılamaz. Bu büyük insana Peygamber (sav) şöyle dua etmiştir: “Ya Rabbi! Sen onu dinde, fakiri yap, tevil yollarını ona öğret…” Allah, bizi onların hayrına erdirsin; onlar arasında toplasın.” (Geylânî, Fütuhu’l-Gayb, 74. Makale)

Abdulkâdir Geylâni (ra) bu makalesinde “Marifetullah”ın nefsinde ve kâinattaki rahmet eserlerine bakmak ve bunlardaki Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellileri olduğunu görmek gerektiğini ders vermektedir. Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Risale-i Nur eserleri Abdulkadir Geylâni hazretlerinin bu tarifine tamamen uymaktadır. Bunu okuyanlar bilirler. Hal böyle olunca Abdulkâdir Geylâni hazretlerinin Bediüzzaman’dan haber vermesi normaldir. (Bediüzzaman, Mektubat, 2005, s.593) Ahir zamanın fitnesinden eski zamandan beri bütün ümmetin istiaze etmesi cihetinden, hem o fitnelerin savletinden müminlerin imanlarını kurtarması noktasından, Risale-i Nur öyle bir ehemmiyet kesb etmiş ki, Gavs-ı Âzam (ks) kerametkârane ondan haber verip tercümanını teşcî etmiş. (Bediüzzaman, Mektubat, s.790)

Geylânî hazretleri 75. Makalede “Tasavvuf dedikoduyu bırakmaktır” der. Tasavvuf hak ve hakikati aramak olduğuna göre hakkı ve doğruyu, güzeli ve kemali bulan onun nerede bulunduğunu ve kim tarafından söylendiğine bakmadan alması lazımdır. Zira peygamberimiz (sav) “İlim ve hikmet mü’minin yitiğidir, nerede ve kimde bulursa almalıdır” buyururlar.

Abdulkadir Geylanî (ra) 76. Makalesinde okuyanlara ve talebelerine bazı nasihatlerde bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şöyledir: “Sana zenginlerle konuştuğun zaman vakarlı, fakirlerle konuştuğun zamansa mütevazi olmanı tavsiye ederim. Allah-ü Teala Hazretlerinin senin bütün hallerine vakıf olduğunu düşün; daima mütevazı ve samimi ol! Birtakım sebeplere dayanarak onlara Yaradanı ithama kalkışma. Bütün hallerde o Yaratıcıya güven. Aranızdaki samimiyete güvenerek kardeşinin hakkını yeme. Gönlü, gözü tok olan Allah yolunun yolcuları ile sohbete devam et… Onlara karşı mütevazi ve terbiyeli ol… Nefsin isteklerini keserek ıslah etmeye çalış… Allah’a insanların en yakın olanı, güzel huylu ve ileri görüşlü olanıdır. Amellerin en iyisi Hakk’la olmaktır… Senden aşağılarla çekişme, küçük düşersin. Senden üstün kimselerle uğraşma, gücünü boş yere sarf etmiş olursun… Kendin gibilerle itişme; huysuz sayılırsın…

Ey veli! Allah’ı hiç unutma; bu hale devam et; çünkü hayır bundadır. Allah’ın emirlerine iyi sarıl; çünkü bütün kötülükler bununla def olur… Hayatla sana gelecek bazı güçlükler olur; bunları hoş karşıla. Şunu iyi bil ki sen bütün halinden, sükûn ve hareketinden sorumlusun; bunun için en iyi iş hangisi ise onu yapmaya çalış… Müslümanlar hakkında iyi niyet besle ve güzel düşün. Aralarına hayır yapmak için gir. Hiçbir gecen kalbinde bir Müslüman’a karşı şer, kuruntu, buğz olduğu halde geçmesin; sana zulmedene de ıslahı için dua et ve sonunu Allah’a bırak… Daima helal yemeye çalış, bilmediğin şeyi öğrenmek için de bilgi sahiplerine müracaat et; sor… Her halde Allah’tan utan… Daima manen Hakk’ın düşüncesi ile ol; başka bir kimse ile konuşuyorsan yine O’nun için olsun…

Her sabah mümkün olduğu kadar fakirlere bir şey vermeye çalış… Akşam namazından sonra iki rekât evvabin namazı kıl. Ölen Müslümanların cenazesinde bulun; namazlarını kıl. Her sabah yedi defa “Allâhümme ecirnâ minen-nâr” duasını oku. Sûre-i Haşr’in son ayetlerini şöyle başlayarak oku, hatta ezber et: “Eûzü billâhissemî’il ‘alîmi mineş şeytânirracîm.”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum