Yemlenmek

Çiçeği burnunda siyasetçi Altan Tan özetle Nurcular önce yemlendiler sonra da iktidar oldular demiş.

 

Bediüzzaman Hazretleri Zir’de yazdığı ve başlığına da “Konuşan Yalnız Hakikattir” dediği meşhur mektubunun sondan ikinci paragrafında talebelerine şöyle bir tavsiyede bulunuyor.

 

“Nur mektebinin milyonlarca talebeleri… Bundan sonra benim maddî ve manevi her şeyden feragat mesleğimden ayrılmayacaklardır. Yalnız ve yalnız Allah rızası için çalışacaklardır.” (Emirdağ Lahikası sh.318) diyor.

 

Bu mektubun yazılışının üzerinden 50 küsur yıl geçmiş bulunuyor. Geriye dönüp baktığımızda Nur Talebelerinin yapılan bu çağrıya ne kadar uydukları konusunda net bir ifade kullanmak elbette zordur.

 

Top yekûn, hiçbir fert eksik olmamak üzere, hepsinin feragat mesleğine uyduğunu söylemek eşyanın tabiatına aykırıdır. Her meslekte olduğu gibi bu mesleğin de aykırıları olur.

 

Ama genel anlamda ve bu mesleği kendine esas meslek ittihaz edenlerin büyük oranda bu çağrıya uyduklarını söylemek yanlış olmasa gerek.

 

Gerçekten o çekirdek kadro bugün de feragat mesleğini esas alarak hareket ediyor ki, bu gün bu netice alınıyor.

 

Risale-i Nur talebeleri içinde olup ta sosyal hayata atılmış birçok insan var. Bu insanların elbette sisteme entegre olmaları açısından bakıldığında feragat mesleğinden taviz verecekleri açıktır.

 

Bürokrat olmuş bir Nur Talebesinden, davaya fedai olmuş ve hayatını adeta vakfetmiş bir başka Nur Talebesindeki feragati beklemek ne kadar doğrudur.

 

Sistemin acımasız çarkları içinde elbette bazı tavizler olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. Ancak, bu durumu bütün Nur Talebelerine teşmil etmek ve onlar için “önce yemlendiler sonra da iktidar oldular” demek maksadını aşan bir ifade değilse kelimenin tam anlamıyla iftiradır.

 

Her akımda olduğu gibi Nurcular denen akımın da tabakaları vardır. Nur Talebeleri kendi dünyalarında o tabakaları; Saffı evveller, Haslar, hasların hasları, kardeşler, dostlar gibi sınıflara taksim ediyorlar.

 

Bediüzzaman Hazretleri bunu Talebe, Kardeş, Dost diye ayırıyor.

 

Bu şekil sınıflara ayırmalarının asıl nedeni işte budur. Her Nur Talebesi aynı seviyede olmaz. Elbette tabakalar olacaktır.

 

Bu tabakaları iç içe halkalar gibi gösterirsek son halkaların sayıca çok oldukları halde feragat mesleğini ilk halkada olanlar kadar iyi yaşayamadıklarını kabul etmek gerekir.

 

Ama ilk halkada bulunanların feragat mesleğinden taviz vermeden bu hizmeti yeni nesillere taşıdıklarını da teslim etmek bir kadirşinaslık olacaktır.

 

Sahabeler de dahi tabakaların olduğu herkesçe kabul edilmiştir. Aşere-i Mübeşşere, Ensar, Muhacirin, Tabiin, Tebe-i tabiin gibi isimler bu tabakaları birbirinden ayırt eden isimlerdir.

 

Bunların hepsi aynı değildir. Aynı seviyede ihlasla çalıştıklarını söyleyemeyiz. Aynen bunlar gibi Nur Talebelerinin de içinde tabakalar var. Bu tabakalar istiğna mesleğinde ve Üstadın şefkat ve tefekkür mesleğinde aynı seviyede oldukları söylenemez.

 

Bütün bunlar bilinirken Nur Talebelerini tek bir sınıf gibi görüp göstermek ve verilen tavizleri tümüne teşmil etmek garazkarane bir yaklaşımdır.

 

Bu gün bu tabakaların dışında bir de cemaatler vardır. Bu cemaatler de aynı değildir. Feragat mesleğinde fert gibi bunların da mertebeleri vardır. Ayrıca bu cemaatler kendi içlerinde de tabakalara ayrılırlar.

 

Cemaatin oluşan çalışma prensiplerine her fert aynı seviyede riayet etmez. O ismi taşıyor diye bir veya birkaç kişinin yaptıkları hatayı hepsine teşmil etmek vicdansızlık değil de nedir?

 

Bütün bunları bir araya getirdiğimiz zaman toptancı anlayışın her zaman olduğu gibi bu meselede de zalimane bir yaklaşım olduğu ortaya çıkar.

 

Her şeyden evvel milyonlardan bahsediyoruz ve bu milyonlar toplumun her kademesinde var. Olması da gayet doğaldır. Bunlar var diye ve bunlar her insan gibi emeklerinin karşılığında belli bir yaşam standardını yakalamışlarsa buna “yemlendiler” demek vicdansızlık değil de nedir?

 

Aynı şekilde iktidar mensupları arasında da kişisel çabaları ile bir yerlere gelmiş hatta bakan olmuş birçok Nur Talebesi var. Madem Meclis toplumu temsil ediyor. O halde toplumun her kesiminden temsilcinin olması da demokrasi gereğidir. 

 

Dolayısıyla siyaset dünyasında iktidar partileri içinde de yer alacaklardır.

 

“Yemlendiler” demek hak etmedikleri anlamına gelmiyor mu? Şayet her iktidara gelene veya iktidar içinde yer alana “yemleniyor” dersek o zaman acaba kendisi de yemlenmek için mi siyasete girmiş? sorusu akla geliyor.  Böyle bir ifade argo ağzıyla düşünmeden konuşmaktır. Bu tarz bir yaklaşım siyaset dünyasında bile kaba sayılabilecekken, bunu gerçekten bu millet için her şeylerini feda etmiş bir kesime hitaben kullanmak yakışık almamaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum