Vahye mazhar arılar

Üç türlü arı vardır.

Eşek arısı.

At arısı.

Bal arısı.

Eşek arısı, siyasetin ürettiği bal yapmayanlardır. 

Sezai Karakoç, İslâm’ın Dirilişi isimli gâzi kitabının “inanışta diriliş” bölümünde şu ifadede bulundu: “İnanış dirilişinde en önemli kütle hareketi olan Nuculuk belli başlı bir örnektir. Nurculuğun en çok üzerinde durduğu “ihlâs” inançların gönülde derinleşmesi ve samimi inanışın doğuşu demektir. Allaha, Peygambere, öteye ve hesaba, gayb âleminin kudret erleri olan meleklere yürekten inanmak, işte ihlas budur. İhlaslı inanış olmadan da İslâm insanı olmak ve İslam’ı tekrar insanlık içinde gerçekleştirmek, İslam uğruna gerekirse can vermek yolu açılamaz. Bu bakımdan İslam inanışının dirilişi ve bunun belli başlı kadrosu olan Nurculuk, İslam’ın ihlas doktrini ve bunun uygulanması, canlanması mihveri etrafında döner. Karşı çıkanlardaki aşırı tepki de göstermektedir ki, inanıştaki bu canlanış, problemin şahdamarına dokunmaktadır. Başarıyla yürümektedir.”

Böylesine bir hakikatperestlik ve civanmertlikten sonra artık Sezai Karakoç’a Nurculuğun kurucusu Bediüzzaman’ın İman ve Kur’an hizmetinde nasıl bir strateji izlediğine kulak vermek gerekirdi. Üstad Bediüzzaman cümle âlemce ve Türkiye cumhuriyeti mahkemelerince bilinir ki siyasetle İslama hizmet edilemeyeceğinin anlaşılmasından sonra, siyaseti şeytanla aynîleştirdi. Kendisini ziyaretimde Büyük Sözler isimli eserin kurşun kalemle altı çizilen paragraflarını müşahade etmiştim. 

Buna dair Yusuf Kaplan'ın bir gurup arkadaşla musahabesinde ve Altunizade'de Elif Dergisi bürosunda “Sezai Beyin Bediüzzaman'dan süt emdiğini unutmayalım” ifadesinde bulunmuştur. Ondandır ki; gene İslamın Dirilişi kitabının “edebiyatta ve sanatta diriliş” başlığı altında; "Risale-i Nurun da son derece etkili bir sesi ve üslûbu vardır. Bir bakıma Risale-i Nur tek başına bir İslam kültürü külliyatıdır. Onun Anadolu’da okumamış insandan aydın insana kadar büyük bir kütleyi yeniden İslâm kültürü ve inancıyla eğittiğini, adetâ Anadolu’da yeni bir kültür akımı doğurduğunu ve bir kültür savaşına giriştiğini görmemek mümkün değildir" ifadesi yer alır.

At arıları ise yeni solcu militanlardır. 

Cumhuriyet dönemi ikinci yeni olarak nitelenen ve köksüz (kültürsüz) Ataol Behramoğlu’ndan Necatigil, Orhan Veli, Cahit Sıtkı gibi kimselerden beslenen CHP ve o çizgide militanlardır ki bazen soktukları insanlar zehire direnemeyip ölürler. Yani insanlıktan çıkarlar. At arısı insana hem sokar, zehirini akıtır hem ölür. 

Sezai Karakoç’un dışında ikinci yeni edebiyat cereyanında mümin bulunmuyor. Tepeden tırnağa ikinci yeniciler daha önceki toplumda zayıf canlı olarak yaşayan inanç ve hayat tarzına alay ve ateş püskürür. Onlara Tanzimat aydınları dayelik etmiştir. Yani Tanzimat aydınlarının seküler sanat ve politikalarından süt emdiler.   

Bal arılarına gelince, Bediüzzaman’ın Nesl-i Cedit ismiyle bal yapmayı talim ettiği öğrencilerdir. Çünkü Devlet, Bediüzzaman’ın siyaset dışı bir görevlendirmenin adıdır ki dernek, vakıf, şirket kuruluşlarıyla bal özü üreten asker arılarına şeker vererek “balözü” üretmekte başarısız kalmışlardır. Bu sebeple sadre şifa sunmuyorlar. 
Bediüzzamanın işaret ettiği hedefte yani şekeri kaldırıp arılatı çiçeklerinden çamlardan işaretle almaya yönlendirilmelidir. 

Sonuçta eşek ve at arılarından insanlığa bir fayda ummak tam bir düşüncesizliktir.

Çare bal arılarının üzerinde gayrete kalıyor. Kıymetli Profesör Nevzat Tarhan’ın katkısı, meselenin vuzuhuna bir ışık tutuyor:

“Çok doğru. Bal arılarının üç özelliği vardır, sadece hedefe kilitlenirler. Ortalık dumanlı ise kendilerini değil, kovanı düşünürler ve faydalı çiçekleri bulmak için takım çalışmasından vazgeçmezler. Bu, ihlâs risalesinin özetidir bence.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum