Hamza Furkan OĞUZHAN

Hamza Furkan OĞUZHAN

Umut ile isyan

Umut: Selamlar İsyan!

İsyan: Hey! Ne arıyorsun burada! Benim işim varken bir bedende senin ne işin olur? 

Umut: Sen ne yapıyorsan, ben de onu! Vazifemi yapıyorum. Ben yaklaştığıma göre, sen hükmedemiyorsun artık bu bedene. Ama bu kadar yakın olmamızı ben de anlayamadım.

İsyan: Hah! Şaşarım senin haline. Ben hükmedemiyormuşum! “Ben hep hükmederim. Ben bu bedeni rahatlatırım, her şeye sayıp sövünce rahat bulur bu beden. En güzeli ve huzur vericisi benim. Öfkeyi ortaya çıkaran, ihtirasları meydana dolduran, varlığı inkara götüren ve insanı rahatlatan benim.”

Umut: Sen öyle san. Benim varlığımın delili senin yokluğuna işarettir. Ben yaşamın sevinciyim. İnsanların uğrunda ölecekleri davalarda ışık olurum. Varlığım onlara güç verir. Senden uzak kalmalarına sebeptir. Herkes bilir, sen çirkinsindir. Huzur verir gibi gözükür ama can yakarsın. Sen ancak kendini aldatırsın. İnsanlar aldanabilirler ama umutlarını asla kaybetmezler. Gerçekten umutlarını kaybettikleri gün yaşamlarının anlamsızlaştığı gündür.”

İsyan: Niye ki ya umuda isyan varsa”. Hak olana ulaşamadığı için isyan ediyorsa insan, yine mi kötüyüm?

Umut: Esasen bunu hiç düşünmedim. Ama şu ana dek isyan bana varlığa isyanı hatırlattığı için, seni hep kötü tasavvur ettim. Yanlış mı ettim, ne dersin? Yoksa hak olana ulaşmada yapılan haykırışa isyan denmez mi acaba?”

İsyan: Bilmem ki. Eğer öyleyse ben karanlığa mahkum olmuşum” demektir. Kim karanlığa mahkum olmayı ister ki.

Umut: Bence umuda isyan olsa da bu varlığa isyan gibi olmamalı. Niyaz olmalı, yalvarmalı, yakarmalı ama haddi aşmamalı insan. İnsan umuda isyan ederse asıl hüviyetine kavuşur belki de, iz bırakır ardındakilere.

İsyan: Nasıl yani!

Umut: İnsan neticede. Gün gelir umut eder, gün gelir isyan eder. Gün geçer nisyan bulur, gün gelir hüsran olur. Bugün çekilen elem bir gün gelir huzur verir, çekmeseydim bu elemi bilemezdim diyerek. Acı, sevince böyle inkılab eder. Karanlığın arkasından aydınlık görünür sözü karanlıktan az ziyanla kurtulmaya gayret edilmesini gerektirir. Yani esas mesele karanlığa düşünce sabredebilmektir.”

İsyan: Yani diyorsun ki; benim (İsyan) gelişim senin (Umut) habercindir. Ama insan hiçbir zaman benim yakınlığımı benimsememeli. Ve benim gideceğim günü hayal etmeli. Zor anlarında hep umudun (senin) geleceğini düşünmeli. Yaşanılan zor dönemleri imtihanın bir parçası olarak değerlendirmeli. İnsan “bu da geçer ya hu” diye sabrını kuvvetlendirmeli. Hak davasında çıktığı yolda hiç tereddüt etmemeli, öyle mi?

Umut:  Evet, aynen böyle diyorum.

İsyan: O zaman ben de iyi olabilirim. Ben de kendimden kurtulabilirim. Ben de senin geleceğin günü düşünmeliyim. Sen bir gün bana da gelecek misin?

Umut: Bilmem ki, neden olmasın!

İsyan: O zaman ben aslında iyiyim. “Kötüyü gösteren benim. Ben kötüyü göstermezsem iyi nasıl bilinsin. Ben sanki vazifeli bir meleğim. Aslında ben, ben değilim. Sadece perdeyim. Perdenin arkasındakine işaret etmekteyim. Görebilene.”  

Umut: Evet, sen böyle düşünürsen umuda isyan” olur adı. Ama unutma ki haddi aşmamalı. İsyan bile umut ederse insanlara ne demeli.”

İsyan: “İsyan etmeyin, bir gün umut gelecek” demeli. Bunu düşündürürsek insanlara bu umudun geldiğinin göstergesi olur. Çünkü insan umudun geleceğine umut etmeye başlamıştır. Yani insan hayatı yaşamaya başlamıştır. Hoş geldin aramıza!!!”

Umut:  Hoş geldin varlığa, asla umudunu kaybetmemeye”, hoş geldin. Umuda isyan, istikamete sadakati getirdikten sonra elbette buyursun gelsin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum