Ülkemi tanımakta zorlanıyorum

Bu ülke benim ülkem mi? diye zaman zaman kendime soruyorum.
Bu olanlar benim ülkem de mi yaşanıyor?
Dün haberlerde sörf yapıyorum hemen hepsinin flaş haberi ve o haberin manşeti “Ankara toz duman” şeklinde geçiyor.
“İlk defa polis bir askeri karargâhta arama yapıyor.” 
Bu duruma alışkın olmayan komutanlar kanunlar çerçevesinde de olsa bu aramaya tepki gösteriyorlar. Engel olmaya çalışıyorlar. Askeri savcılar gelinceye kadar bekletiyorlar. Hatta askeri savcı da gelse bazı yerleri göstermekten imtina ediyorlar.

Arkasından arama emrini veren hâkim geliyor. Verdiği talimatın arkasında duruyor, geri adım atmıyor. Ama ona da bazı odalar gösterilmiyor. Hâkim ne yapıyor, demokratik bir ülkenin özgür bir hâkimi gibi davranıyor. Giremediği odaları mühürlüyor ve “ben bu ülkenin bağımsız bir hâkimi olarak suç işlenmiş ihtimali olan bir yere giremiyorsam bu ülkede hiç kimse giremez” diyor.

Amaç; suç delilleri karartılmasın, varsa bir iki evrak kaybolmasın ve adalet yerini bulsun.
Son iki yıldır bu ve buna benzer ilkleri sıkça yaşamaya başladık.
“İlk defa bir komutan sorguya çekildi” veya “ilk defa bir emekli general mahkemelik oldu” gibi…

Bu kabil gelişmeler insanı bihuş ediyor, çok da mutlu oluyorum… Askerlerin bu şekilde muamele görmesine değil, onların ceza almalarına asla gönlüm razı olmaz, keşke bu suçları işlemeseler de bu olaylar cereyan etmese, halkın nazarında haklı itibarları zedelenmese…

Çünkü Bediüzzaman Hazretlerinin de ifade ettiği gibi "Ey asakir-i muvahhidîn! Otuz milyon Osmanlı ve üç yüz milyon İslamın namusu ve haysiyeti ve saadeti ve bayrak-ı tevhîdi, bir cihette sizin itaatinize vabestedir. Sizin zabitleriniz bir günah ile kendi nefsine zulmetse; siz bu itaatsizlikle üç yüz milyon İslama zulmediyorsunuz. Zîra, bu itaatsizlikle uhuvvet-i İslamiyeyi tehlikeye atıyorsunuz. Biliniz ki, asker ocağı cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer; bir çark itaatsizlik etse, bütün fabrika herc ü merc olur. Asker neferatı siyasete karışmaz; Yeniçeriler şahittir.” (B.S.Nursi Tarihçe-i Hayat sh. 61)

Bu ifadelerden de anlaşılacağı üzere;  TSK birlik ve beraberliğin sembolü hükmündedir. Orada nizam bozulsa her tarafa sirayet eder. O nedenle çok dikkatli olmaları gerekir. Özellikle subayların bir kat daha dikkatli olmaları lazımdır. Üstadın buyurduğu gibi onların itaatsizlikleri ve nizamı bozucu davranışları onlarla sınırlı kalmıyor. Bütün bir millete yayılıyor. Moralleri bozuyor, birlik ve beraberliğin dibine dinamiti koyuyor.

İşte meydana gelen bu gelişmeler bir taraftan üzücü olsa da diğer yandan hayli mutluluk veriyor. Bu ülkede kim olursa olsun kanun karşısında eşittir kaidesinin hükmettiğini görmek insana büyük güç veriyor.

Bir vatandaş olarak bu ülkede yaşamaktan onur duyuyorum. Ülkemin demokratik bir sistemi uygulama açısından geldiği bu noktayı çok önemsiyorum. Bu seviyeye gelmemizin yegâne nedeni bütün bir millettir. Bu şeref milletimindir.

Demokrasi faziletler rejimidir. Bu ülkenin insanı o fazileti göstermemiş olsa hiçbir güç bunları başaramaz. Demek ki, bu ülke artık rüştünü ispat etmeye hazırdır. Kemale erdiğini gösterebilir. Ve bütün dünya milletlerine burada da medeni bir toplumun var olduğunu ilan etme seviyesini yakalamıştır.

Bu durum burada kalamaz daha da ileriye gidecektir. İnsanlık hakiki bir mutluluğu, gerçek bir huzuru kazanacaktır. Önce “insaniyeti suğra” gerçekleşecek arkasından “insaniyeti Kübra” gelecek, onu da Risale-i Nur ve Nur Talebeleri başaracak İnşaallah!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum