Fatma Mebrure ŞENLER
Teşhircilik Modası
Geçtiğimiz günlerde bir müzik gurubu adına sanat dedikleri bir danslı konser düzenlediler. Büyük bir kalabalığın (erkeklerin) ortasında yatak odası kıyafetiyle çok edepsizce, ahlaksızca dans yaptılar. Tepkiler büyüyünce de gurubun bir üyesi arkadaşının zina yaptığının, bunun çok normal olduğunu söyledi. Ne yani şimdi biz buna muasır medeniyet mi diyeceğiz? Kur’an-ı Kerimde şöyle buyuruluyor: “Kıyamet günü ona (zina) verilecek azap kat kat katlanacak ve onun içinde hor ve hakir olarak ebediyen kalacaktır.” (Furkan/69. Ayet)
%99’u Müslüman olan bir ülkede zinanın normal olduğunu gençlere fısıldayan şeytani güçler var. Bunlar Siyonizm'in bir ayağı, insanımızın inancına, mukeddesatına, imanına saldırıyorlar. Bizim birinci meselemiz bu konu olmalı, gençlerimizi korumamızı çok zorlaştırıyorlar.
Ayrıca sokaklarda yatak odası kıyafetiyle gezme modası başladı. Sokakta yürürken gözümüzü nereye kaçıracağımızı bilmiyoruz. Sokaklara kıyafet kuralları gelmeli... Erkek için de kadın için de sınırlar olmalı... Göbek gösterme iğrençliği son bulmalı... EDEP YA HU...
Herkes istediği yerini sergileyerek gezemez... Caddeler ailelerin ortak kullanım alanıdır.
HARAMI GÖRÜNCE TEKRAR BAKMA!
Büreyde (r.a) der ki: Rasulullah (s.a.v), Hz. Ali’ye hitaben şöyle buyurdu:
“Ey Ali, aniden bir haramı gördüğünde dönüp tekrar bakma! Zira İlk bakış senin (için affedilmiş)tir, ancak ikinci bakış aleyhinedir (günahtır).” (Ebu Davud, Nikahi 42-43/2149, Tirmizi, Edeb, 28/2777, Heysemi, VII, 63)
Yetişen gençlik bu duruma özeniyor maalesef ve hızla yayılıyor. Bu açıklıkta gezen bir kadın zina yapıyor ve yaptırıyor, demektir. Yüce kitabımızın İsra suresi 32.ayette şöyle buyuruyor rabbimiz; “Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, çirkinliği apaçık bir hayasızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” Ebu Hüreyre Radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: “Ademoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o, arzu eder, ister. Üreme organı ise bunu ya gerçekleştirir ya da boşa çıkarır.” (Buhari, İsti’zan 12, Kader9; Müslim, Kader 20-21Ayrıca bk.Ebu Davud, Nikah 43)
Kadın giyim mağazalarında satışa sunulan üst kıyafetlerin çoğunluğu bel üstünde hatta o kadar ki kız çocuk reyonunda bile bu tür kıyafetler bulunuyor. Anneler moda diye küçücük kız çocuğuna beli görünen kıyafet satın alıp, çocuğu öyle gezdiriyor caddelerde. Konuştuğum annelerin savunması da şu; büyüyünce özenmesin, hevesini alsın. Küçücük çocuğun ne hevesi olabilir ki? Velev ki oldu, annenin görevi eğitmek, yanlışları bıkmadan izah etmektir. Böyle yetişen bir kız çocuğu genç kızlığında ise ergenlik bahanesinin de altına saklanarak her türlü günaha, zinaya girebiliyor maalesef... Üstadımız hanımlar rehberinde şöyle buyuruyor: “Çünkü namahremlerin nazarından fıtratı korkar, sıkılır, çekinir. Namahrem yirmi erkeğin on sekizinin nazarından istiskal eder. Çünkü erkek, sekiz dakika zevk ve lezzet için sefahate girse, ancak sekiz lira kadar bir şey zarar eder. Fakat kadın sekiz dakika sefahetteki zevkin cezası olarak, dünyada dahi sekiz ay ağır bir yükü karnında taşır ve sekiz senede o hamisiz çocuğun terbiyesinin meşakkatine girdiği için sefahatte erkeklere yetişemez, yüz derece fazla cezasını çeker. Sizin hanenizdeki masum evlatlarınızla masumane sohbet, yüzer sinemalardan daha ziyade zevklidir.”
Dünyevi terbiye ile çocuklarını büyütüp, büyüyüp anne babaya isyankâr olunca da “Biz ne yaptık ki hiçbir şeyini eksik etmedik, onu en iyi okullarda okuttuk, en güzel kıyafetleri aldık, bir dediğini iki ettirmedik” diye serzenişte bulunurlar.
Çocuk terbiyesi eş seçiminde başlar. Takvada yarışan adaylar aramak, mizacına uygun biriyle evlenmek gerekir. Helal rızkı temin etmek ve sağlam bir yuva kurmak ile devam eder. Anne karnında devam eder, bilinçli anneler hamileyken sesli hatim okurlar ki, bebek daha anne karnındayken Kur’an-ı Kerime aşina olsun. Sonra annenin vazifesidir ki ömür boyu çocuğunu Cehennem ateşinden kurtarmak ve Cennetlik bir evlat olması için didinip, çalışması ve kötü cereyanlara karşı dua kalkanı ile korumasıdır.
Said-i Nursi Hazretleri Hanımlar Rehberi’nde şöyle buyuruyor: “Fakat bazı cereyanlarla o kuvvetli ve kıymettar seciye inkişaf etmez veyahut su-i istimal edilir. Yüzer numunelerden bir küçük numunesi şudur: O şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyeviyede tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakarlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. “Oğlum Paşa olsun” diye bütün malını verir; hafız mektebinden alır, Avrupa’ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor ve dünya hapsinden kurtarmaya çalışıyor Cehennem hapsine düşmesini nazara almıyor. Fıtri şefkatin tam zıddı olarak o masum çocuğunu, ahirette şefaatçi olmak lazım gelirken davacı ediyor. O çocuk “Niçin benim imanımı takviye etmeden bu helaketime sebebiyet verdin?” diye şekva edecek.”
“Evet insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir. Bu münasebetle ben kendi şahsımda kat’î ve daima hissettiğim bu manayı beyan ediyorum: Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki: En esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi merhum validemden aldığım telkinattan ve manevi derslerdir ki; o dersler fıtratımda, adeta maddi vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini, aynen görüyorum. Bendeniz hemşirelerime ve gençlerimiz olan manevi evlatlarıma kat’iyyen beyan ediyorum ki: Kadınların saadet-i dünyeviyeleride ve fıtratlarınadaki ulvi seciyeleri de bozulmaktan kurtulmanın çare-i yeganesi, daire-i İslamiyedeki terbiye-i diniyeden başka yoktur!”
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.