Abdulkadir CEYLAN

Abdulkadir CEYLAN

Müküslü Hamza Ağabey ve Bediüzzaman-4

Değerli dostlar! Bu yazımızda Müküslü Hamza Ağabey ve Üstad’ın Birinci Dünya Savaşı sonrası içinde yer aldıkları faaliyet ve çalışmaları ele almaya çalışacağız inşallah.

Müküslü Hamza ağabeyin Bediüzzaman Said Nursi ile beraber içinde yer aldığı çalışmalardan biri de Kürd Tamimi Maarif ve Neşriyat Cemiyeti’ndeki faaliyetleridir. Cemiyetin adını sadeleştirirsek şu şekilde ifade edebiliriz. “Kürt Eğitim ve Yayınlarını Yaygınlaştırma Derneği.” Cemiyet 1919 yılının başlarında kurulmuş; Kürdistan Teali Cemiyeti’ne bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmüştür. 1 Cemiyeti’nin ilk yöneticisi aynı zamanda güçlü bir kaleme sahip olan Jin’in yazarı Müküslü Hamza Beydi.2

Zeynep Çamsoy, Cemiyetin faaliyetlerini şu şekilde özetler: “Derneğin 20 maddelik programında yer alan konular şunlardır: 1. Bir Kürtçe sözlüğün hazırlanması 2. Kürtçe eğitim yapabilecek ilkokulların Kürdistan’da açılıp yaygınlaştırılması 3. Kürtçe ders kitaplarının bastırılması 4. Kürt sanat okullarının açılması ve Kürdistan’da yaygınlaştırılması 5. Kürt klasiklerinin bastırılıp dağıtılması 6. Bir Kürt Öğretmen Okulu’nun açılması 7. Bir Kürt müzesinin kurulması 8. Kürt işçileri için bir kooperatif kurulması.”3 Nitekim Bediüzzaman 1908 yılında Mabeyn’e dilekçe olarak arz edip Şark ve Kürdistan Gazetesi’nde makale olarak neşrettiği yazısında Kürtçe anadilde eğitim verecek üç darü’t talim tesis edilmesini istemişti.4

Çamsoy, Cemiyetin kurucuları olarak şu listeyi verir: “Kürt Tamim-i Maarif ve Neşriyat Cemiyeti’nin kurucuları şu kişilerden oluşmaktaydı: “Bedirhanzade Emin Ali, Dr. Abdullah Cevdet, Bedirhanzade Mithat Bey, Erzurum Milletvekili Seyfullah Bey, Hakkari Milletvekili Taha Efendi, Van Milletvekili Tevfik Bey, Bedirhanzade Kamil Bey, Bedirhanzade Abdurrahman Bey, Genç Milletvekili Mehmet Efendi, Mir Seyfizade Hüseyin Avni Bey, Miralay Mahmut Sami Bey, Yargıç Diyarbakırlı Mehmet Faik Bey, Bediüzzaman Said Efendi, Mutkili Halil Hayali Efendi, Kürdizade Ahmet Ramiz.”5

Cemiyetin ilk yayınladığı kitap Kürtlerin edip dâhilerinden Ahmed-i Hani’nin Kürtçe olarak yazılan Mem u Zin adlı eseridir. Bu esere Müküslü Hamza bir önsöz yazmıştır.6 Önsöz Kürtçe olarak da Jin Dergisinde yayınlanmıştır.7 Kitap 3 Mayıs 1335 (1919) yılında İstanbul’da basılmıştır. Kitabı neşretmesi ve bu nedenle başına gelenler konusunda Eğitimci Yazar Mehmet Emin Bozkuş şu bilgileri aktarır: “Müküslü Hamza 1919’da Ünlü Kürt Edebiyatçı Şeyh Ahmedi Xani’nin Mem u Zin adlı Kürtçe kitabını iki cilt olarak şerh eder. Yine kendisi ve Bediüzzaman Said Nursi’nin diğer bir talebesi ile Şeyh Şefik Arvasi üçü beraber Melayé Cıziri’nin Divanı adlı meşhur kitabını tab ediyorlar. Bu durumdan dolayı Müküslü Hamza ve Şeyh Şefik Arvasi mahkeme olur ve 10 yıl hapis cezası alırlar. Şeyh Şefik Arvasi ve Müküslü Hamza üç yıl yattıktan sonra genel af çıkar ve bu aftan faydalanarak hapisten ikisi de tahliye olur.”8

Müküslü Hamza 25 Nisan 1919’da üniversite arkadaşı Prof. Ali Nihat Tarlan’ın ablası Adalet Hanım’a ile evlendi.9 1914'te bitirdiği Medresetül Vaizin’den başka Darül Fünun (İstanbul Üniversitesi) Lisans Fakültesi’nin Farsça bölümünde okumuştur. Okul arkadaşı Türk Edebiyatının büyük isimlerinden Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan bunu Necmeddin Şahiner’e şöyle anlatmıştır: “Daha sonraki yıllarda Said Nursi’nin eski talebelerinden Müküslü Hamza Efendiyle Darü’l-Fünun lisan fakültesine devam ediyorduk. Hamza Efendiyle yakın arkadaştık. Çok sevişirdik, talebeliğimiz hep birlikte geçmişti. Hamza sonradan büyük ablamla evlendi haliyle eniştem oldu. O, Farsça kısmını, bende Fransızca ile Farsça’yı bitirdim.”10 Günay Kut’un verdiği bilgiye göre Lisans Fakültesini bitirmeleri 1917 yılında olmuştur.11 Bu röportaj 1993 te neşredilen Son Şahitler-1 kitabında farklı bir şekilde yer almıştır.12

Müküslü Hamza, Mem u Zin’i yayınladıktan kısa bir süre sonra Adalet Hanımla nişanlanır ve Mardin’e gelir ancak burada tutuklanır ve Diyarbekir’de yargılanıp kısa bir süre hapishanede kalır. Abdürrahim Zapsu, tutuklanma meselesini şöyle anlatır: “Mardin’e indiği zaman ilk konakladığı hanede bermu’tad bir akşam muhasebesi varmış. Bahis Kürtlerde (Kürtlere) Kürdlüğe intikal etmiş. Yanık yürekli çocuk, ‘cihanın bütün milletleri haklarını ararlarken, Kürdler niçun Vilson Prensiplerinden istifade etmesin? Yolunda bast-ı makal etmiş imiş ve işte başlıca bu söz zavallıyı idama mahkum ettiriyor. Artık Hamza’nın üzeri eşyası sıkı sıkı aranıyor, taranıyor; işkenceler, eziyetler, yumruklar yekdiğerini vila’ ediyor. Nihayet halsiz, mecalsiz bir halde habishane bodrumlarına atılıyor.13

Mülkiye baş müfettişi Hasip Koylan, verdiği istihbarat raporlarında Müküslü Hamza’nın 8 Ağustos 1919 tarihli mektubunda eşine “Kraliçe Hazretleri” diye iltifat etmesini, gelecekte ‘Kürdistan Kralı’ olmayı düşlediğine yormuştur.14 Bu arada Müküslü Hamza’nın öldürüldüğü haberi dahi geliyor. Ancak sonra işkence ve öldürülme haberinin yalan olduğu ancak tutuklanmasının doğru olduğu anlaşılıyor. Hamza, tutuklanmasının sebebinin sadece Kürt ve Kürt Teali Cemiyeti üyesi olmasından kaynaklandığını belirtir.15 Ancak hapiste ne kadar kaldığı ile ilgili bilgi mevcut değildir. Çok az bir süre kaldığı anlaşılıyor. Müküslü Hamza ağır suçlamalar ve vatana ihanet gibi suçlarla itham edilmesine rağmen savcılık kovuşturması neticesi serbest bırakılır.16

Cumhuriyetin kurulması ile birlikte Müküslü Hamza ağabey, İstanbul’daki siyasi ve kültürel faaliyetleri bırakarak Mardin’de öğretmenliğe başlar. Ancak Şeyh Said kıyamından sonra kıyamla ilgisi olmamasına rağmen Şark İstiklal Mahkemesi’nde Seyyid Şefik Arvasi ile beraber yargılanırlar. Ancak mahkemede hangi ithamla yargılandığı ve ne kadar ceza aldığı konusunda kesin bilgiler mevcut değildir. Hasan Hişyar Serdi, anılarında Müküslü Hamza’nın Mem u Zin, Şefik Arvasi’nin de Melayé Ciziri’nin Divan adlı eserini yayınladıkları için on yıl hapis cezalarına çarptırıldıklarını söyler. Müküslü Hamza bu nedenle Kastamonu Hapishanesinde üç yıl kalır. 1928 yılında af çıkması üzerine serbest kalır.17 Ancak hapiste üç yıl kaldığı bilgisi doğru değildir. Çünkü 1926'da onu İstanbul’da görmekteyiz.

Müküslü Hamza’nın, Suriye’ye geçmeden önce yaptığı son faaliyet ise Haşir Risalesi olan Onuncu Söz’ün neşridir. Yazar Mehmet Evren, Onuncu Söz’ün ilk neşrinden bahsederken şu bilgileri aktarır: “Bin adetlik ilk baskı (1926), Doğu'daki eski talebelerinden olan Müküslü Hamza'nın gayretleri sayesinde İstanbul'da yapıldı. 1928'de bu eserin ikinci baskısı yapıldı. Mahallî tüccarlardan olan Bekir Dikmen, el yazması nüshayı İstanbul'a götürdü ve altmış üç sayfalık kitaplarla geri döndü. Bütün nüshaları kontrol edip hataları tashih eden Said Nursî, bu kitapları kısa zamanda etrafa dağıttı. Bunlardan bir kısmını mebuslara ve devlet memurlarına dağıtılmak üzere Ankara'ya gönderdi.18

Haşir Risalesinin ikinci baskısında yine Müküslü Hamza’yı vazife başında görüyoruz. Prof. Dr. Ahmed Akgündüz bu konuda şu bilgiyi veriyor: “Barlalı tüccar Bekir Dikmen isimli zat Müküslü Hamza ile beraber bu eseri Osmanlıca olarak 63 sayfa olarak bastırdı.”19 Üstad da bu konuda şöyle der: “Hem on beş seneden beri şehid olmuş işittiğim ve daima Ubeyd gibi şehid talebelerim içinde ona dua ettiğim, hem İşaratül-İ'caz'ı, hem Onuncu Söz'ü tab eden Molla Hamza hayatta, Irak ta olduğunu ve Nurları aradığını, memlekete giden kardeşimiz Emin in mektubunda o müjde, tamamıyla yaramı tedavi etti. Cenab-ı Hakka hadsiz şükür olsun dedim.”20

Değerli dostlar! Bu yazımızla beraber Müküslü Hamza Ağabey’in Türkiye hayatını bitirmiş olduk. Gelecek yazımızda da onun Suriye hayatını kısaca ele almaya çalışacağız. Allah’a emanet olunuz.

Dipnotlar:
1. İsmail Yoldaş, Kürdistan Teali Cemiyeti, Doz Yayınları, İstanbul 1991, sh. 70
2. Zeynep Çamsoy, Milli Mücadele Yıllarında Kürdistan Teali Cemiyeti (1918–1927), Ankara Üniversitesi, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Ankara 2007, sh. 62 (Pdf)
3. A.g.e, sh. 63
4. Bediüzzaman Said Nursi, Asarı Bediiyye, Envar Neşriyat, sh. 466 (Mobil)
5. Çamsoy, a.g.e, sh. 62
6. Veysel Aydeniz, Eski Said’in Ehemmiyetli Talebesi Hamza, Kent Işıkları Yayınları, sh. 48-49
7. Önsöz’ü okumak için bkz. Aydeniz, sh.107-114
8. Mehmet Emin Bozkuş, Mıks’li Hamza, İdilhaber, 14 Ağustos 2025; https://www.idilhaber.com.tr/miksli-hamza-makale%2C276.html?utm_source=chatgpt.com
9. İsmet Yüce, Müküslü Hamza, Rudaw Türkçe, 29. 11. 2020; https://www.rudaw.net/turkish/opinion/29112020
10. Necmeddin Şahiner, Said Nursi ve Nurculuk Hakkında Aydınlar Konuşuyor, Yeni Asya Yayınları, İstanbul 1979, sh. 162
11. Günay Kut, Ali Nihat Tarlan, İslam Ansiklopedisi C. 40, TDV, Sh. 108 GÜNAY KUT, "TARLAN, Ali Nihad", TDV İslâm Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/tarlan-ali-nihad (20.09.2025).
12. Necmeddin Şahiner, Son Şahitler 1, Yeni Asya Yayınları, İstanbul 1993, sh. 106
13. Abdürrahim Zapsu, Jin Dergisi no. 36, 21 Haziran 1920; Veysel Aydeniz, a.g.e, sh. 134
14. Bayrak, Mehmet, Kürtler ve Ulusal-Demokratik Mücadeleleri, Öz-Ge Yayınları,1993-Ankara. Sf: 105,106; Aktaran: V. Birsini, Müküslü Hamza Kimdir? https://www.bernamegeh.com/mukuslu-hamza-kimdir/?utm_source=chatgpt.com
15. V. Birsini, a.y.
16. Aydeniz, a.g.e, sh. 64
17. A.g.e, sh. 78-81
18. Mehmet Evren, Haşir Risalesinin Tarihçesi, Risale Haber, 8 Temmuz 2013; https://www.risalehaber.com/hasir-risalesinin-tarihcesi-14936yy.htm
19. Prof. Dr. Ahmed Akgündüz, Arşiv Belgeleri Işığında Bediüzzaman Said Nursi c. 2, Osav Yayınları, İstanbul 2014, sh. 642
20. Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikası 1, Envar Neşriyat, sh. 263 (Mobil)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
9 Yorum