Tahrik, yara ve kontr hareketler

Eski defterler yeni defterler...
Eski hesaplar yeni hesaplar...
Bana göre hepsinin kesiştiği tek bir defter var.
Oda; Ergenekon defteri…
Türkiye bugün yüzyıllık bir hesaplaşmanın tam orta yerinde patolojik olguların enfeksiyonel taraflarını yontmakla uğraşıyor.
Etraf toz duman.
Konuşulan gündem herkesi şaşkına çevirmiş.
Gelinen nokta çok ilginç…
Bazı dostların tedirginliği gözlerinden okunuyor;
“Acaba bu açılım lafıyla Ergenekon geri plana mı itildi?”
“Zira en büyük mesele bugün itibarıyla Ergenekon’dur ve Ergenekon şu an hiç konuşulmuyor.”
Oysa bana göre tam tersi:
Bence bu açılım Ergenekon’un yeni bir dalgasıdır.
Bence devlet yetkilileri ya da hükümet işin ucunu tamamen ele geçirdikleri için ya da Ergenekon’un nihai sınırları kâğıda çizildiği için bu çıkışı yaptılar.
Çünkü ülkenin bu hale gelmesindeki tek neden Ergenekon yapılanması ve felsefesidir.
Yani hekim hastalığın teşhisini tamamen koymuş durumdadır.
Ve bu gün tedavi seanslarına geçilmeye başlandı
Bir yandan semptomatik tedaviye başlandı zaten diğer yandan etkenin ortadan kaldırılması için uğraşılıyor.
Şu an zayıflayan bünyenin kuvvet bulması için yan tedaviler yapılmaktadır.
En başta ise kanayan yaranın dindirilmesidir.
Kanayan yara ise Kürt yarasıdır.
Aslında hekim gözüyle meseleye baktığınızda buna yara demek pek uygun düşmüyor.
Bu enfeksiyon sonucu oluşan bir yara değildir.
Bu durup dururken bir darbe sonucu oluşan bir yaradır.
Aslında bu yaraya bakarak Kürt milletinin dirayeti ve sadakati net bir şekilde anlaşılıyor.
Şöyle düşünün:
Vücudun herhangi bir yerinde oluşan bir yarayı eğer sürekli deşerseniz, yani kabuk bağlayıp iyileşmeye yüz tuttuğu bir anda tekrar deşerseniz ve bunu mütemadiyen tekrarlarsanız o yara kansere dönüşür.
Kansere dönüşen bir yaranın tedavisini de herkes biliyor.
Tek çare koparıp atmaktır.
İşte ben bu Kürt meselesini de böyle bir yaraya benzetiyorum.
Tam yüzyıldır kasıtlı bir şekilde (Ergenekoncu zihniyet tarafından) Kürtlerin bağrına hançer sokuldu.
Darbe üstüne darbe yedi.
İnsanlar tahrik edildi.
Kimisi kurşuna dizildi kimisi işkenceye maruz kaldı.
Kimisinin namusu payimal edildi. Kimisinin gözleri önünde evlatları katledildi.
Yani insanın aklına hayaline gelmeyecek insanlık dışı muamelelere maruz kalındı.
Kültürel hakları ise zaten tamamen yok kabul edilmişti.
Evet, yüzyıllık tahrik, işkence, hiçe sayma ve asimile politikalarına rağmen eğer hala yapılan bir araştırma sonucu sadece yüzde 7’si farklı bir devlet istiyorsa bu milleti farklı görmek tamamen insanlık dışı bir anlayıştır.
Yani bütün bunlara rağmen hala farklı bir devlet istenmiyorsa bu milletin alnından öpmek lazım.
Yahu kimse kendisini azınlık görmüyor ki.
Herkes kendisini bu vatanın gerçek sahibi olarak görüyor.
Öyleyse kimden korkuluyor.
Öyleyse demokratik bir açılımdan rahatsız olmak neyin nesi…
Öyleyse bu ateşin sönmesini gerçekten istemeyen ve kanla beslenenler var.
*                        *                    *
Kim ne derse desin bu açılım Ergenekon’un yeni bir dalgasıdır.
Bu dalganın arkasında gidilse tesir alanına bakılsa ucu çok daha ciddi kişilere dayanacaktır.
Bir kere şunu iddia ediyorum ki PKK diye bir belayı kesinlikle Ergenekon ya da Ergenekon’un yan bir kolu ülkenin başına musallat etmiştir.
Şu anekdot okunsa iddiam daha iyi anlaşılacak sanıyorum:
"'Uğur Mumcu'nun çözdüğü olaylardan birisi 12 Mart döneminde daha büyük ceza almaktan kurtarılan Abdullah Öcalan'ın nasıl daha sonra derin devletin elinde, yani o çizgide palazlandığını çözmüş olmasıyla ilgili. Öcalan'la ilgili olarak, 12 Mart döneminin savcısı Baki Tuğ tam ceza verilecekken MİT tarafından kendisine "bizim adamımızdır" yazan bir kağıt geldiğini ve uzun süre ceza almak yerine üç aylık cezayla kurtarıldığını Uğur Mumcu'ya söylüyor. Uğur Mumcu o kağıdı Baki Tuğ'dan alamadan hunhar bir suikasta kurban gitti. Bu da onun birtakım şeyleri çözmüş olmasıyla alakalı yani sisteme temel anlamda muhalif olmayan, ama zaman zaman eleştiriler yapabilen bir insanın dahi hayatının tehlikede olabileceğini burada görüyoruz.'"( Baknz:12 Ağustos 2007, Pazar Zaman gazetesi, S.Yalsızuçanlar)
Yani düşünebiliyor musunuz?
MİT bu adam için devreye giriyor ve zamanın savcısına; “bu adam bizim adamımızdır” diyor.
Ve bu adam PKK’yı kuruyor.
Bu adam 40 bin insanın ölümüne sebep oluyor. Ve bu adam yıllardır İmralıda adeta yeni görevler bekliyor.
Gerçekten iyi hesaplayın böyle bir kişilik dünyanın herhangi bir devletinde olsaydı ve yakalansaydı kaç saat canlı kalabilirdi?
Türkiye’de ise değil öldürülmesi bir rivayete göre meclise bile gireceği söyleniyor
Şimdi bu düşünceler doğrultusunda meseleye baktığımızda açılım için muhatap alınacak mercilerin çok iyi hesaplanması gerektiğine inanıyorum.
Aslında olayın gerçekliliği yukarda anlatmaya çalıştığım şekilde ortaya çıkarsa iş daha da çetrefilleşeceği muhakkaktır.
Zira bir zamanların derin devletinin ya da Ergenekon örgütünün cürümü çok daha büyüdüğü ve çok daha korkunç boyutlara ulaştığı gibi, durup dururken Kürt halkına yapılan bu kurgusal aldatmanın açtığı menfezi doldurmak için devletin açılımdan öteye özür dilemesi bile gerekeceğine inanıyorum.
Hakikaten böyle bir olay tarihin hiçbir döneminde yaşanmış mıdır?
Yani topyekûn bir halkı yok kabul edip, yok etmeye başlayacaksın, çeşitli hadiseler bahane edip katletmeye başlayacaksın, o yetmedi sürgüne göndereceksin, asimilasyon politikaları uygulayacaksın, baktın olmuyor tahrik edeceksin, hakaret edeceksin ki ayaklansınlar yine olmayınca tamamen meşrulaştırmak için kendi elinle örgüt kurup kendi askerini öldürteceksin ve yıllarca memleketi kan gölüne çevireceksin…
Şimdide kalkıp böyle bir açılımı ihanet kabul edeceksin.
Gerçekten bu milletin günahını çok aldınız.
Bu günah sizi boğar.
Evet, bütün uğraşmalarınıza rağmen yara henüz kansere dönmemiştir.
Eğer kansere dönerse şu kesinlikle bilinsin ki vücut tamamen ölecektir.
Zira yara denilen şey aslında zoraki yara haline getirilmiş vücudun bir parçasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum