Şimdi İslam Birliği zamanı

İslam Birliği idealini, gerçekleştirilemeyecek bir ütopya olarak görenler var aramızda. İki yüz yıl boyunca ümitsizlikle yıkanmış beyinler bu idealin gerçekleşebileceğine inanmıyor.

Daha düne kadar hiç kimse, Rusya’nın Suriye’de at koşturabileceğini düşünmezdi. Rusya’nın sıcak denizlere ulaşma idealinin bir ütopya olarak kalmadığını şimdilerde çok iyi anlıyoruz.

Mesela Kuzey Irak’ta Özerk bir Kürdistan yapısının oluşturulması önceleri hayal bile edilemezdi. Ama Irak Kürtlerinin yüz yıllık bu hayali, gün geldi gerçekleşti.

Filistin bayrağının şimdilerde Birleşmiş Milletlerde dalgalanmaya başlayışı ve bağımsız Filistin devletinin kurulma neşidelerinin eskisinden daha bir coşkuyla söylenişi hayal ve gerçek arasındaki çizginin çok şeffaf olduğunu gösterdi bize.

2008 yılında Kosova’nın bağımsız bir devlet oluşunu hatırlayalım örneğin. Daha öncesinde böyle bir olasılığı çok az yetkili dile getirmiştir.

Bundan 200 yıl önce Yahudilerin Ortadoğu’da güçlü bir devlet kuracağından bahsetmek, ya vatana ihanet ya da iğrenç bir espri olarak kabul edilirdi muhtemelen.

Theodor Herzl dünyanın dört bir tarafına dağılmış Yahudileri Der Judenstaat ve Altneuland adlı kurgu kitaplarıyla “Bağımsız İsrail Devleti” hayaline ikna edebilmek için elinden geleni yapmış ve Rotschild gibi zengin Yahudileri ikna etmeyi başarmıştı!

Herzl, kurgu kitaplarının başına “eğer isterseniz, bu bir hikâye değil” şeklinde bir başlangıç cümlesi yazmayı da ihmal etmemişti.

Herzl 1897 yılında İsviçre’nin Basel şehrindeki ilk Siyonist kongrede şunu söylüyordu:

“Ben bugün burada Yahudi Devleti’ni kurdum, ancak bunu yüksek sesle söylersem bütün dünya güler. Fakat beş sene içinde ya da elli sene sonra bunu herkes böyle bilecektir.”

Örneklerden de anlaşılacağı gibi İslam dünyasında bugün eksik olan, İslam Birliği idealini gerçekleştirmek uğruna bir hayalimizin olmayışıdır.

İslam Birliği adına hayal kuranları ise aşağılayıcı ifadeler ve tahkir edici kahkahalar bekliyor daha çok.  

Karabasan bir ümitsizlik bütün İslam dünyasının üzerine çökmüş durumda ve biz yüz küsur yıldır bu karabasandan kurtulmaya çalışıyoruz.

33 Müslüman ülkenin katılımıyla kurulan “Teröre Karşı İslam İttifakı” Suriye’de etkili bir şekilde neden kullanılmasın ki şu sıralar?

Bu ittifaka dahil olan İslam devletleri Türkiye’nin de desteğiyle Suriye’nin kuzeyine girebilirdi. Böylece Türkiye’nin ve İslam dünyasının başına örülmek istenen çoraptan kolayca kurtulabilirdik.

Devletlerimizin böylesine önemli bir ittifakı sahada etkili bir biçimde kullanamayışı bile beni ümitsizliğe sevk etmiyor.

Çünkü gelecekte büyük bir dünya birliğini kuracağımıza kesin olarak inanıyorum. 

Bizim öncelikle böyle büyük bir birliğin hayalini kurmamız ve bu hayalin gerçekleşeceğine öncelikle kendimiz inanmamız gerekiyor.

Evet, bendeniz de haddim olmayarak 2011 yılında böyle bir dünya birliği hayalini kurmuştum ve bu hayalimin gerçekleşeceğine olan imanım bugün daha kuvvetlidir.

Ben bu hayali aşkla, şevkle ve samimiyetle kurduğuma göre benim için Büyük Dünya Birliği artık kurulmuş demektir.

Ancak bu hayali bir ya da birkaç kişinin kurması yeterli değil. Devlet yetkilileri, hükümetler, toplumlar, cemaatler genel bir ittifakla gaye edinmeli İslam Birliğini.

Yani kuvvetli bir inançla devlet devlet, millet millet haykırmamız gerekiyor artık:

“Biz Dünya Birliği hayalimizin gerçekleşeceğine aklımızla, kalbimizle ve bütün duygularımızla inandık. Kesinlikle eminiz ki, İslam Birliği kurulmuştur artık.” (OD)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum