Seyhan, Ceyhan, Fırat ve Nil Cennet nehirlerindendir

Seyhan, Ceyhan, Fırat ve Nil Cennet nehirlerindendir

Hadis-i Şerif

Bismillahirrahmanirrahim

Ebû Hüreyre (ra) rivayet ediyor. Resulullah (asm) şöyle buyurdular:

Seyhan, Ceyhan, Fırat ve Nil Cennet nehirlerindendir.

***

Hadis-i Şerifte, sayılan dört nehrin Cennetten geldiğine dikkat çekilmektedir. Bu hadis, Müslim, Müsned ve çeşitli hadis kitaplarında yer alır. Başka rivayetlerde üç nehir, beş nehir ifâdeleri de vardır.

Bunların hepsi de büyük nehirlerdir. Çıktıkları yer olan dağlar, onların hakikî menbaları olamaz. Bu meselede Bediüzzaman şöyle güzel bir izah yapar:

"Şöyle azîm ırmakların elbette mümkün değil; şu dağlar hakikî menbaları olsun. Çünkü o dağlar faraza tamamen su kesilse ve mahrutî [konik] birer havuz olsalar, o büyük nehirlerin şöyle sür'atli ve kesretli cereyanlarına [akmalarına] muvazeneyi kaybetmeden, birkaç ay ancak dayanabilirler ve o kesretli masarife [çok su sarfiyatına] gâliben bir metre kadar toprakta nüfuz eden yağmur kâfî vâridât olamaz. Demek ki, şu enharın nebeanları [nehirlerin o kaynaklardan çıkmaları] âdî ve tabiî ve tesâdüîi bir iş değildir. Beiki pek harika bir surette Fâtır-ı Zülcelâl, onları sırf hazine-i gaybtan akıttırıyor....

"Madem esbab-ı maddiye, şunların bu derece kesretli nebeânına kabil değildir. Elbette menbaları bir âlem-i gaybdadır ve gizli bir hazine-i rahmetten gelir ki, masarifle varidatın muvazenesi devam eder."

Bediüzzaman, bu gerçeği Şualar isimli eserinde de şöyle ifâde ediyor:

"Bütün ırmaklar, pınarlar, çaylar, büyük nehirler, bir Rahmân-ı Zülcelâli ve'l-İkramın hazine-i rahmetinden çıkıyorlar ve akıyorlar. Hattâ o kadar fevkalâde iddihar ve sarf ediliyorlar ki, "Dört nehir Cennetten geliyorlar" diye rivâyet edilmiş. Yani, zâhirî esbabın pek fevkinde olduklarından, mânevî bir cennetin hazinesinden ve yalnız gaybî tükenmez bir menbaın feyzinden akıyorlar demektir. Meselâ, Mısır'ın kumistanını bir cennete çeviren Nil-i mübarek, cenup tarafından,

"Cebel-i Kamer" denilen bir dağdan, mütemadiyen küçük bir deniz gibi tükenmeden akıyor. Altı aydaki sarfiyatı dağ şeklinde toplansa ve buzlansa, o dağdan daha büyük olur. Halbuki o dağdan ona ayrılan yer ve mahzen, altı kısımdan bir kısım olmaz. Varidatı ise, o mıntıka-i hârrede pek az gelen ve susamış toprak çabuk yuttuğu için mahzene az giden yağmur, elbette o muvazene-i vâsiayı muhafaza edemediğinden, o Nil-i mübarek âdet-i arziye fevkinde bir gaybî cennetten çıkıyor diye rivayeti gayet manidar ve güzel bir hakikati ifade ediyor."

(Camiüssağir-4737)