Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU

Seni Ağrı Dağına çoban olarak gönderirim!

Ramazan bir anlamda çocuk dünyasından, dünyalarından ibaret desek yeri.
Bu dünyalardan bir deste sunmak gerekirse...

Teravih namazını kılıp soluna baktığında minnacık bir çocuk gördü adam. Hemen yanına varıp tokalaşmak için elini uzattı ve "Allah kabul etsin" dedi gözünün içine bakarak. Utangaç fakat mütebessim olarak karşılık geldi.

-Adın ne senin?
-Burak.
-Vaay Burak, Peygamberimizin bineği.

Burak'ın gözlerine bakınca ışıltısını görebiliyordu.
-Burak sen namazlarını da kılıyorsundur dedi.
-Kılıyorum evet dedi.. Sessizce.

Elini hızlıca cebine attı ve bir kağıt parayı cebine sokarken; "Bununla dondurma, çikolata alırsın, namazlarını da kıl tamam mı?" deyip öptü Burak’ı. Sonra hızla kapıya yöneldi. Bir an ayıp bir iş yapmış gibi hissetti kendini. Çevreden bakışları bir ucundan görebiliyordu. Hem de babası görürse kızar belki diye düşünmeden edemedi.

Bir başka gün bir başka teravih namazında, ara verip abdest tazelemeye indiğinde; bir de ne görsün minik topak bir çocuk da abdest alıyor.

-Allah kabul etsin adın ne senin dedi.
-Muhammed dedi çocuk.
-Adam, adına kurban diye karşılık verdi. 
-Kaç yaşındasın Muhammed ?
-Altı.
-Beraber cemaate yetişmek için hızla üst kata çıktılar. Adam yolda ‘’namazlarını kılmayı unutma tamam mı’’  dedi ve Muhammed in cebine kâğıt parayı koyuverdi. Camiye girip yan yana saf tuttular.

Kıpır kıpır her tarafı hareket ediyordu Muhammed’in. Sanki hiperaktif gibiydi, eliyle elini tutup bağlıyor, ellerinin üstüne secde ediyor, arkada gürültü çıkaran çocuklara bakıyor, bazen de sağı solu gözlüyordu. Ama çok candan çok sevimli ve çok zeki olduğu besbelliydi.

Adam, cemaat salâvat söylerken bir yandan da çocuğa dua ediyordu; "Allahım bu çocuğu iman ve Kur'an'a hizmetçi eyle" diye. Zekâsını parlaklığına şaşmıştı.

Namaz kılarken çocuk parayı cebinden çıkardı, dikkatle baktıktan sonra parayı veren amcaya da iyice baktı. Anlaşılan amcanın bu parayı verdiğine inanamıyordu. Az önce12 kardeş olduklarını söylemişti. Cemaat, Allahümme salli ala Muhammed derken adam sevinçle, parmağını çocuğa doğru uzatıyor, bu anların kalıcı ve güzel olmasına çabalıyordu. Hem ilkler unutulmazdı. 

Duanın ardından cami hocası çocuklara hitaben, "Dondurmalarınızı unutmayın" deyince hem çocuk hem adam sevindi.

Eliyle çocuğun omzundan kavramış halde camiden çıkarken, "ben öğretmenim, namazlarını kıl derslerine iyi çalış" dedi tekrar. Namazını önemini vurgulamak istiyordu böylece. Başını sallayarak cevapladı Muhammed. Adam sevincini ve tebrikini, kafasını koltuğuna alıp kuvvetle sıkarak gösterdi. Sonra tokalaşıp sürurla  ayrıldılar. Muhammed hem gidiyor hem dönüp dönüp bakıyordu sevinçle. Karşılıklı el sallayarak ayrıldılar.

Mecidiyeköy Galata deresinde sıcak pide kuyruğunda bekliyordu adam. İftar yakındı. Önlerde 7-8 yaşında esmerce bir çocuk gördü. Sanki göçmen çocuğuydu. Adama öyle geldi. Az sonra arkadan bir genç adam geldi çocuğu adeta sürükleyerek sıradan çıkardı götürdü. Çocuk ise ısrarla pide sırasından çıkmak istemiyordu. Adam sırasında bulunanlara, "geliyorum sıram burası" deyip uzaklaştı. Çocuğu götüren genç adamı bularak "sıradan niye çıktı çocuk parası mı yoktu" dedi ve para gösterdi. Genç adam beklemediği şekilde Türkçe cevapladı ve gelen dolmuşu gösterdi.

Adam durumu üzüntüyle anladı. Dolmuş beklerken Suriyeli çocuk pide sırasına girmiş dolmuş geliverince babası götürmek zorunda kalmıştı.

Pide sırası devam ederken biri büyük biri küçük iki çocuk izinsiz sıraya kaynak yapıverdiler. Halleri hiç de oruçlu  olduklarını göstermiyor gibiydi. Ama izinsiz çok rahat sıraya yandan dalmaları doğru değildi. Hele uzun kuyrukta oruçlular beklerken.
"Çocuklar sıraya girin bakalım" dedi adam.

Küçük olan yılışık yılışık "biz çocuğuz ama" dedi. "Olabilir biz de büyüğüz" dedi gülerek adam. Çocuk hiç ıskalamadı ve "ama amcam polis benim" dedi bu sefer.

Adam da, "benim ki de komiser öyleyse hadi sıraya. Bak bu amca dedeniz yaşında ayıp" dediyse de küçük olan tınlamadı bile.

Adam bayağı kızdı bu sefer. Çocuklar yüzsüz şirret dedi içinden. Rica mica etseler belki. Kendi çocukluğuyla kıyasladı utandı kızardı. Adalet inada binmişti. Bu yaşta böyle olan ilerde ne olur dedi öfkelendi.

-Bak sen hangi okuldasın. Seni sınıfta bıraktırayım da gör dedi.

Oysa karneler alınmıştı. İçinden gülümsedi. Çocuk "ben okumuyorum" demesin mi. Bu taktik de işe yaramamıştı.

Adamın muzipliği tuttu ve gayet kararlı biçimde, "öyleyse seni Ağrı dağına çoban olarak yollarım bak" dedi. Çocuğun gözüne gözüne sertçe bakıyor, inandırıcı olması için başını sallıyordu.

Çocuk bu sefer durakladı, sessizleşti ve biraz geri çekildi. Ağrı dağına çoban olma durumu kafasını karıştırıp ürkütmüştü anlaşılan...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.