Risale-i Nur Lûgatından bir kelime: Ülfet ne demek?

Risale-i Nur Lûgatından bir kelime: Ülfet ne demek?

Ülfet ne demek? Ülfet ifadesinin anlamı nedir? Risale-i Nur Lûgatından ülfet kelimesinin sözlük anlamı nedir?

RİSALEHABER

Risale-i Nur eserlerinin birçok yerinde geçen ülfet kelimesinin anlamı "alışma, alışkanlık" şeklinde ifade edilebilir.

Arapça kökenli bir kelime olan ülfet, alışma, alışkanlık anlarının yanısıra, birisiyle görüşme, konuşma, münasebette bulunmak, ünsiyet, ahbablık, dostluk anlamlarına da gelir.

Risale-i Nur'dan ülfet ifadesinin geçtiği örnek cümleler:

• Fakat cehl-i mürekkebin hemşiresi ve nazar-ı sathînin annesi olan ülfet, mübalâğacıların gözlerini kapatmıştır. Böyle gözleri açmak içindir: Me’lûf olan âfâk ve enfüste dikkat-i nazara, Kitab-ı Hakîm emreder.

… Zira, meyillerinden birisi, hayret verecek acip şeyleri görmeye ve göstermeye ve teceddüde ve icada olan meylidir. Buna binaen, vakta beşer, nazar-ı sathîyle kâinat kaplarında ülfet kapağı altında olan gıdâ-yı ruhânîyi zevk edemediğinden, kabı ve kapağı yalamakla usanmak ve kanaatsizlik ve harikulâdeye meyil ve hayalâta iştihadan başka netice vermediğinden, meyl-i harikulâde ile ya teceddüd veya terviç için meylü’l-mübalâğa tevellüd eder. (Muhakemat - Birinci Makale (Unsuru'l-Hakikat))

• Kuvve-i hâfızam tam söndüğü için, birden o münâcâtın hakikatlerine karşı, güya seksen yaşında iken yeni dünyaya gelmişim gibi, birden ülfet ve âdetleri bilmiyor gibi, o malûm âdetler perde olamadı. Kemâl-i şevkle tam istifade edip okudum. Pek harika gördüm. (Emirdağ Lâhikası - II - 84. Mektup )

• Evet, o zamandan beri nurunu neşreden ve mürur-u zamanla ulûm-u müteârife hükmüne geçen ve sair neyyirât-ı İslâmiye ile parlayan ve Kur’ân’ın güneşiyle gündüz rengini alan bir vaziyetle veyahut sathî ve basit bir perde-i ülfetle baksan, elbette herbir âyetin ne kadar tatlı bir zemzeme-i i’caz içinde ne çeşit zulümâtı dağıttığını hakkıyla göremezsin ve birçok envâ-ı i’câzı içinde bu nevi i’câzını zevk edemezsin.( Sözler - Yirmi Beşinci Söz)

• Hülâsa: Ene, haddizatında bir hava, bir buhar gibi iken, verilen ehemmiyete göre mâyi haline gelir. Sonra ülfetle kalınlaşır. Sonra gaflet ve isyan ile öyle kalınlaşır ki, sahibini yutar. Halkı, esbabı da kendisine kıyas ederek Hâlıkın evâmirine mübarezeye başlar. Küçük âlemde, yani insanda ene, büyük insanda, yani kâinatta tabiata benziyor. İkisi de tâğutlardandır. (Mesnevi-i Nuriye - Şemme)

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.