PKK’ya kredi vermek

Kürt olmak ve Kürt haklarını savunmak ayrı şeydir. Kürt milliyetçiliği (Menfi milliyet) yapmak ayrı şeydir. Elbette az buçuk demokrasi anlayışı olan Kürt haklarının verilmesini ister. Ama bunu istiyorum derken Kürt ırkçılığı yapmak kabul edilir olamaz.

Önce şu tespiti yapalım sonra konuya döneriz. Tespit şu: Ben Türkiye’nin, Türk’lere has olmasını kabul etmiyorum. O nedenle “müminler kardeştir” emr-i İlahisinden hareketle Anayasal Vatandaşlığın getirilmesini istiyorum. Bu nedenle de “Türkiye Türklerindir” iddiasına şiddetle karşı çıkıyorum. Türkiye’de yaşayan her milletin aynı haklara bölünmeden sahip olmasını istiyorum. Bunun için Anayasanın değiştirilemez denen maddelerinin değiştirilebilir hale getirilmesini savunuyorum.

Ama bir kısım insanlar Kürt haklarını savunayım derken, Kürdistandan bahsediyor. Kemalist PKK ordusundan bahsediyor. “Ayrılmak istiyorlarsa bırakın ayrılsınlar” diyerek bölünmeyi savunuyor.

Bunu açık şekilde isteyen ifadelere bakalım isterseniz. “Çünkü savunmak istediği talepler (bunlara Kürtlerin Türkiye’den ayrılması talebi de dahil olmak üzere Kürtlerin temel haklarının tesis edilmesi davası) hem İslam hem de evrensel insan hakları açısından meşru taleplerdir.” Sözü ile…

“Daha düne kadar cami bombalamak dâhil her türlü katliama teşne unsurların yönettiği Türklerin Kemalist ordusuna dindarların açtığı kredinin onda biri Kürtlerin Kemalist ordusu olan PKK’ya da açılmalıdır.” ifadesi.

Özetle; Türkiye’yi Türklere bıraktıktan sonra Kürtler için de ayrı bir Kürdistan kurulmasını istiyor.

Yani iki tane etnik ve despot ve aynı zamanda ırkçı devletin kurulmasını istiyor. Türk ve Kürt Irkçıları da bunu istemiyor mu?

Bu kişilere sen Emevi anlayışına sahipsin bölücülük yapıyorsun dediğimde şiddetle karşı çıkıyor “beni itham ediyorsun” diyor.

Aslında ben bu kişileri itham etmiyorum. Dosdoğru söylüyorum “Bunları sen söylememiş misin? Söylemişsin… Öyleyse  diyorum, “bu sözleri söyleyen ırkçılık yapmış olur.” Bu kadar açık… Kendisi ırkçı olur mu? Onu bilemem insan bazen farkında olmadan inancına zıt şeyler söyleyebilir. Mesela ağzından küfür lafları çıkabilir ama bu onu kafir yapmaz.

Hz. Hüseyin (ra) Kerbela’da neyin mücadelesini veriyordu da şehit edildi? Din ile menfi milliyetin çatışması değil miydi? ki, Yezide o gadirli zulmü irtikap ettirdi. Sizin taleplerinizle Yezid’in talepleri arasında ne fark var. Milliyeti öne çıkarmak, din yerine milliyeti ikame etmeye çalışmak camı elmasa tercih etmek demek değil midir?

Kredi meselesine gelince: Önce şu tespite bakalım. "Türk milleti asırlardan beri İslamiyet’e hizmet etmiş ve çok velîler yetiştirmiştir. Bunların torunlarına kılıç çekilmez.” (Tarihçe-i Hayat sh. 135)

Bu bir kredi midir?

Evet kredidir.

Peki, neden bu kredi verilmiş? Çünkü geçmişte bu millet İslam Dinine ve Müslümanlara büyük hizmet etmiş, rüştünü ispatlamış da ondan. Bu demektir ki, eski haşmet ve şevketine kavuşursa yeniden aynı hizmeti devam ettirir. O halde ona kuvvet vermek bir vecibedir.

Bu sözü teyid eden Risale-i Nur da çok yer göstermek mümkündür. Ve herkesçe malumdur ki, Üstadın hayatı bu fikre hizmet etmekle geçmiştir.

Şimdi gelelim Nur Talebelerinin verdiği krediye; Üstatlarının verdiği bir kredi nedeniyle onların da aynı krediyi vermeleri yüzünden onlardan diyet (PKK içinde aynı krediyi) istemek niye? Kürtlerin böyle bir konumu yok ki, hangi başarılarını baz alarak bu krediyi vereceğiz.  

Bana sorarsanız böyle bir krediye gerek yoktur. Şayet İslam’a hizmet esas alınacaksa bu ancak geçmişte (Yavuz Selim zamanında) olduğu gibi bu ancak Türk ordusu ile beraber olmakla mümkündür.

Hem bunlara kılıç çekilmez diyen Üstad’ın bu görüşlerine muhalefet eden ve Türk Ordusuna kılıç çeken PKK’yı Türk ordusu ile aynı kefeye koyup ona da kredi istemek ne kazandırır?

Ayrı olursa ve ayrı ordular kurulursa bu bölücülük olmaz mı? Kuvvetin bölünmesi anlamına gelmez mi? İnşikak-ı asaya sebebiyet verilmiş olmaz mı?

İşte Irak, henüz çiçeği burnunda Kürt Özerk Yönetimi’nin Peşmergeleri ile Irak Ordusuna savaş açması kime ne kazandırıyor? Böyle bir savaş olursa taraflar sevap kazanacakları yerde günah kazanmış olmaz mı? Her iki Müslüman toplumun birbirini kırması “keffaretüzzunup değil de kessaretüzzunup” olmaz mı?

Bu fikri savunana “sen milliyetçilik (Menfi milliyet) yapıyorsun, ırkçılık yapıyorsun” demek neden yanlış olsun?

DİN KARDEŞLİĞİ EDEBİYATI

Bir de “Din kardeşliği edebiyatı” yapılıyor iddiası var. Deniyor.

“Din kardeşliğinin edebiyatı değil de gereği yapılsaydı pek çok zulmün önü alınabilirdi. Dini milli devlete alet etmek için din kardeşliği edebiyatında ısrar edenler bu gidişle Kürtleri dinden, Türkleri de kardeşlikten edecekler” diyenlere diyoruz.

Bu edebiyat yapma ifadesi argo bir kelimedir. Bir insanın fikrini beğenmezsek hemen kısa kesmesi için “edebiyat yapma” deriz. Bu bir deyimdir. Ve savunulan fikrin boş olduğunu kale almadığımızı boşuna konuşmaması gerektiğini bu şekilde kısa bir ifade ile söyleyerek işi bitiririz.

Bu tarz bir bitirme aynı zamanda karşıdakini aşağılama anlamı da taşır. İçinde bir çeşit azarlama vardır. “Sus lan” demek gibi bir şey…

Ayrıca bir başka husus; biraz araştırma yaparsak görürüz ki, “müminler kardeştir” fikrini yaymaya çalışan halis Müslümanlardır. Devletin böyle bir fikri açıktan savunarak yaydığına dair bir bilgi ve belge yoktur. Peki, neden böyle ifade ediliyor? Nedeni şu;

Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, bu fikrin bünyesinde gizli bir din aleyhtarlığı vardır. Bir zamanlar “din bir afyondur, bizleri uyuşturuyor” diyen Komunist anlayışı hatırlatıyor.

Hem bu şekilde bu meseleyi ifade etmek bir taktiktir. Açıktan “Ey Müslüman, Kardeşlik edebiyatı yapma” dese tepki alacak “devlet yapıyor” kelimesi ile kamufle etmek daha mantıklıca, böylece saf Müslümanları kandırmak kolay olacak.

Ama bilinmelidir ki, bu laflara kimse kanmıyor. Bir Müslüman kendine yapılan yanlış telkini anında fark ediyor. Çünkü imanın nuruyla olaylara baktığı için hemen görüyor.

Bilinmelidir ki, “Müminler Kardeştir” hakikatini savunmak edebiyat yapmak değildir. İlahi bir emri yerine getirmektir.

“Şeriat istemekle” karıştırılmasın, bunu onunla kıyaslarsak çok yanlış yaparız. Orada genel bir istek var. İçi doldurulmamış bir istek. Hem ne istendiği belli olmayan bir istektir. Oysa “müminler kardeştir” ifadesinde ne istendiği bellidir. En avamından en havassına kadar herkes bu talebi gayet iyi anlıyor ve biliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
24 Yorum