Ölümün keşfi

Neden yaşlanıyoruz? Zamanın hızına yetişemediğimizden...

Bedendeki hasarları ve yavaşlamayı yok edebilirsek yaşlanmayı önleyebiliriz; böylece bin yıl yaşamak mümkündür.

Peki, gençken de aslında yavaşsak ve zamanı yakalamak imkansızsa? Bir çocuğun bile gün geçtikçe yaşlandığı düşünülürse?

Yaşlanmak doğumla başlarsa, o halde, en başa dönersek, uzun yaşamak için doğumu yok etmek mi gerekecektir? Buradan ulaşacağımız sonuç yaşamak için doğmamak ya da doğmamışlığın kutsanması hatta kontrolü ve yok edilmesidir; yeni doğumlar aslında yeni ölümleri sürükleyecektir.

Bu durumda, ölenler, yerine gelenlere düşmanlık edecekler, onları yok etmeyi ölüm sonrasında bile devam ettireceklerdir.

Yeni doğanların vücudlarını, olmazsa hayallerini, rüyalarını hatta mekȃnlarını ele geçirecekler; uykularını, sorunlarını, acılarını kendileri için bir giriş noktası yapabileceklerdir.

Bununla ilgili o kadar çok senaryo kurulabilir ki, korku buradan bedenleri ele geçirir.

Peki ya doğamayanlar? Doğacakken yok edilenler?

Madalyonun diğer yüzünde, yerine geçemediklerine bir biçimde karşılık vereceklerdir.

Doğmamışların en büyük silahı gizli (açıklanamayan) dehşettir; şiddet ve kan ve açılamamış kutular; plastik bedenler, kanlı bebekler, parçalanmış doğumlar...

Ölümden kaçma pahasına doğumu yok etmeyi seçenlerin karşısına doğmamışlık, derinden mekânsız ses veren bedensiz ruhlar çıkacaktır..

Kapanmamış hesaplardan, açılmamış hesapların intikamı,

Sonunda, varlık denizi kendinden çalınanı bir şekilde geri alacaktır endişesiyle koparılan ölümsüzlük elması.

Çözüm kabullenmekte sanırım.

Ölümle doğumun yer değiştirmesinde.

Nesillerin ayrımında, eskilerin taşınmasında, yenilerin hareketinde,

doğuma dost, ölüme enis olmakta,

direnmemekte,

yeniyi zamanın sırlı yüzünden indirmekte,

terhiste, bekȃda, sonsuzluk üzerine kafa yormakta,

vicdanın ebed çığlığına kulak vermekte,

hayalin ‘bin yıllık saltanat ancak ardından sonu yokluk’ olasılığına  göstereceği tepkiyi bizzat test etmekte,

tırnaklarını yeryüzünden çekmekte,

‘cehennem de olsa ebed’ diyen kendini yakalamakta,

iman ile ‘ben ölsem de sonsuz vücudları kazanacağım’ demekte,

o adımı gayba doğru emin olarak atabilmektedir;

ebedi gençlik, sonsuz doğum, sıfır ölümdedir.

Aklen, yüzdedoksandokuz ihtimalle kurtuluş buradadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.