Nobel ödülüne göre Said Nursi'nin İktisat risalesine ihtiyacımız var

Nobel ödülüne göre Said Nursi'nin İktisat risalesine ihtiyacımız var

Nobel Ekonomi ödülüne göre Türkiye'nin durumu'nda Said Nursi'nin İktisat Risalesi'ne ihtiyacımız var

Haber Yorum: Serdar Aslan
RİSALEHABER - 2015 Nobel Ekonomi ödülüne layık görülen isim İngiliz iktisatçı Angus Deaton oldu. 

Nobel ekonomi ödülüne bu yıl İngiliz iktisatçı Angus Deaton layık görüldü.

İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi, Alfred Nobel anısına dağıtılan Sveriges Riksbanks (Merkez Bankası) Ekonomi Ödülü'nün Deaton'a verildiğini duyurdu.

Akademi'den yapılan açıklamada, 70 yaşındaki Deaton'un "tüketim, yoksulluk ve refahla ilgili analizleriyle" ödüle layık görüldüğü belirtildi. 

Milliyet'ten Güngör Uras "Nobel Kazanan Hoca'nın gözüyle bizim durumumuz" başlıklı yazısında Deaton'un çalışmalarını Türkiye açısından mercek altına aldı. Nobel komitesi tarafından deklare edilen ve Deaton'ın çalışmalarına yön veren üç sorunun merkezinde ise tasarruf konusu yer alıyor. 

Uras'ın yazısında da görülebileceği üzere Türkiye'de önemli bir tasarruf problemi olduğu göze çarpmakta. Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin İktisat Risalesi göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'de toplumsal olarak yeniden israf, kanaat, iktisat ve şükür kavramlarının layıkıyla ele alınmasının ne kadar gerekli olduğu öne çıkıyor. İstatistikler farklı gelir gruplarının harcama eğilimlerini gösterse de toplumsal olarak bakıldığında üretmekten çok tüketmeye yöneldiğimiz ortaya çıkıyor. 

Güngör Uras'ın Türkiye'yi incelediği yazısı ise şöyle: 

Nobel kazanan Hoca’nın gözüyle bizim durumumuz

Nobel Komitesi tarafından, Deaton’ın araştırmalarının üç soru üzerine odaklandığını belirtiyor. Sorular şöyle sıralanıyor:
(1) Tüketiciler harcamalarını çeşitli ürünler arasında nasıl dağıtıyor?
(2) Bir toplum gelirinin ne kadarını harcıyor, ne kadarını tasarrufa ayırıyor?
(3) Varlıkla yoksulluk en iyi şekilde nasıl ölçülür?
Deaton’ın çalışmaları, kalkınma ekonomisi üzerindeki çalışmaları, toplu veriye (rakamlara) dayanan teorik alandan bireylerin harcama verilerine dayanan hayatın gerçeklerine yöneltiyor.
TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması ve de Hane Halkı Tüketim Araştırması ile belirlenen ve açıklanan veriler, Angus Deaton’a Nobel ödülü kazandıran bakış açısından, Türkiye’nin durumunu ortaya koymaktadır.

Durumumuz nedir?
-  Türkiye’de nüfusun yüzde 20’lik en düşük gelire sahip hane halkı (15 milyon kişi) gelirin yüzde 6.2’sini paylaşırken, nüfusun en yüksek gelir grubundaki yüzde 20’lik dilim (15 milyon kişi) gelirin yüzde 45.9’una sahip.
-  2014 yılında eşdeğer hane halkı yıllık geliri ortalaması 14.553 TL. Ayda ortalama gelir 1.213 TL.
-  2014 yılında ortalama yıllık 6.665 TL olarak varsayılan (medyan gelirin yüzde 60’ı) yoksulluk sınırı altında kalanların sayısı 16.5 milyon kişi. Toplam nüfusun yüzde 21.8’ini oluşturuyorlar.
-  Toplam hane halkı tüketim harcamalarından (ülke genelinde) gıda ve alkolsüz içkiye ayırılan pay yüzde 19.7 oranında. Daha fazla pay konut harcamalarına ve kiraya gidiyor. Konut, kira harcamalarının toplam tüketim harcamalarındaki ağırlığı yüzde 24.8 oranında. Ulaştırma-haberleşme harcamalarının payı yüzde 17.8 oranında.
-  Alt gelir gruplarının tüketim harcamalarında gıda ve alkolsüz içkinin payı yüksek. Yüzde 20’lik nüfus gruplarına göre, en fakir yüzde 20’lik nüfus diliminde toplam tüketim harcamasının yüzde 28.8’i gıda ve alkolsüz içeceğe giderken, en üst gelir grubunda bu oran yüzde 15.1 dolayında.
-  Ailede nüfus sayısı arttıkça gıda ve alkolsüz içkiye toplam harcamadan giden pay da artıyor. Tek kişilik ailede gıda ve alkolsüz içki payı yüzde 16.9 iken, 4 kişilik ailede yüzde 18.6 oranında.
  
Fakirin gıda harcaması az
-  Türkiye’de gıda ve alkolsüz içeceklere bir yılda yapılan toplam harcamada, en fakir yüzde 20’lik nüfus dilimindeki 15 milyonun payı yüzde 12.4 iken, en yüksek gelir grubundaki 15 milyonun payı yüzde 28.4. Açık anlatımıyla, en yüksek gelir grubundakilerin kişi başı gıda ve alkolsüz içki harcamaları en alt gelir grubundakilerin 2 katı dolayında.
-  Türk-İş’in her ay sürdürdüğü açlık sınırıyla ilgili araştırmaya göre, 2015 Eylül ayında yetişkin bir erkeğin asgari gıda harcaması 374 TL.
Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.361 TL.
-  TÜİK’in açıklamalarına göre, 2014 yılında 2 günde bir et, tavuk veya balık içeren yemek masrafını karşılayamayan hane halkının ülke genelinde hane halkına oranı yüzde 33 dolayında. Bu oran medyan gelirin yüzde 60 altında kalarak yoksul sayılan 16.5 milyon insan için yüzde 66’ya yükseliyor. 
-  Kentlerde yaşayan nüfusun sadece yüzde 15’i tasarruf sahibi. Yüzde 15’in sadece yüzde 67’si devamlı tasarruf yapabilenler. Kentlerde yaşayanlara neden tasarrufları olmadığı sorulduğunda, yüzde 53’ü tasarruf edecek ölçüde gelirim yok diyor. Yüzde 21’i borçluyum, borç ödüyorum diyor. Yüzde 10’u kira ödemelerim ağır diyor. 
-  Türkiye’de 2015 yılında tasarruf oranı, milli gelirin yüzde 14.6’sı oranında. Başka ülkelerde gelen milli gelirin yüzde 5.2 oranındaki kaynakla tasarruf açığını kapatıyoruz. (Başkalarının parasını harcayarak yılı tamamlıyoruz.)

Bediüzzaman Said Nursi'nin İktisat Risalesi'nde bu konunun üzerinde dikkatle durmuşlardır. İktisatlı davranmanın geçim sıkıntısına engel olacağını belirten hadis-i şerife dikkat çeken Said Nursi'nin ifadeleri şöyle:

DÖRDÜNCÜ NÜKTE: “İktisat eden, maişetçe aile belâsını çekmez” meâlindeki  لاَ يَعُولُ مَنِ اقْتَصَدَ hadis-i şerifi sırrıyla, “iktisat eden, maişetçe aile zahmet ve meşakkatini çok çekmez.”

Evet, iktisat kat’î bir sebeb-i bereket ve medar-ı hüsn-ü maişet olduğuna o kadar kat’î deliller var ki, had ve hesaba gelmez. Ezcümle, ben kendi şahsımda gördüğüm ve bana hizmet ve arkadaşlık eden zatların şehadetleriyle diyorum ki:

İktisat vasıtasıyla bazan bire on bereket gördüm ve arkadaşlarım gördüler. Hattâ dokuz sene (şimdi otuz sene) evvel benimle beraber Burdur’a nefyedilen reislerden bir kısmı, parasızlıktan zillet ve sefalete düşmemekliğim için, zekâtlarını bana kabul ettirmeye çok çalıştılar.

O zengin reislere dedim: “Gerçi param pek azdır. Fakat iktisadım var, kanaate alışmışım. Ben sizden daha zenginim.” Mükerrer ve musırrâne tekliflerini reddettim.

Câ-yı dikkattir ki, iki sene sonra, bana zekâtlarını teklif edenlerin bir kısmı, iktisatsızlık yüzünden borçlandılar. Lillâhilhamd, onlardan yedi sene sonra, o az para, iktisat bereketiyle bana kâfi geldi, benim yüz suyumu döktürmedi, beni halklara arz-ı hâcete mecbur etmedi. Hayatımın bir düsturu olan “nâstan istiğnâ” mesleğini bozmadı.

Evet, iktisat etmeyen, zillete ve mânen dilenciliğe ve sefalete düşmeye namzettir. Bu zamanda isrâfâta medar olacak para çok pahalıdır. Mukabilinde bazan haysiyet, namus rüşvet alınıyor.

Bazan mukaddesât-ı diniye mukabil alınıyor, sonra menhus bir para veriliyor. Demek, mânevî yüz lira zararla maddî yüz paralık bir mal alınır.

Eğer iktisat edip hâcât-ı zaruriyeye iktisar ve ihtisar ve hasretse,
1 اِنَّ اللهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ sırrıyla,
2 وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِى اْلاَرْضِ اِلاَّ عَلَى اللهِ رِزْقُهَا sarahatiyle, ummadığı tarzda, yaşayacak kadar rızkını bulacak. Çünkü şu âyet taahhüt ediyor.

İktisat Risalesi'nden bir kaç not:

...iktisat ve kanaat, hikmet-i İlâhiyeye tevfik-i harekettir.

Onun (Kuvve-i zâika) telezzüzü hatırı için isrâfâta ve bir dereceden on derece fiyata çıkmamak gerektir.

...ruhu cesedine, kalbi nefsine, aklı midesine hâkim olsa ve lezzeti şükür için istese, o vakit leziz şeyleri yiyebilir.

“iktisat eden, maişetçe aile zahmet ve meşakkatini çok çekmez.”

...bir fakirin, kuru bir parça siyah ekmekten açlık ve iktisat vasıtasıyla aldığı lezzet, bir padişahın ve bir zenginin israftan gelen usanç ve iştahsızlıkla yediği en âlâ baklavadan aldığı lezzetten daha ziyade lezzetlidir.

Belki o rızk-ı helâl, iktidar ve ihtiyar ile mâkûsen mütenasiptir.

...israf, kanaatsizliği intaç eder. Kanaatsizlik ise, çalışmanın şevkini kırar, tembelliğe atar, hayatından şekvâ kapısını açar, mütemadiyen şekvâ ettirir. (HAŞİYE: Evet, hangi müsrifle görüşsen, şekvâlar işiteceksin. Ne kadar zengin olsa da yine dili şekvâ edecektir. En fakir, fakat kanaatkâr bir adamla görüşsen, şükür işiteceksin.) Hem ihlâsı kırar, riyâ kapısını açar. Hem izzetini kırar, dilencilik yolunu gösterir.

İktisattaki bereketin keramet derecesine çıktığına bir işaret...

---
1 : “Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan ancak Allah’tır.” Zâriyat Sûresi, 51:58. 
2 : “Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkını vermek Allah’a ait olmasın.” Hûd Sûresi, 11:6. 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum