Nevzat Tarhan: Şükrün ölçüsü kanaattir
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, NPİSTANBUL Yönetim Kurulu Başkanı ve Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, krizlerde psikolojik sağlamlık konusunda değerlendirmelerde bulundu
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, modern yaşamın getirdiği yoğunluğun insanları ruhsal bir yorgunluğa sürüklediğini ve bu durumun farkında olmadan birikimlere yol açtığını belirterek, "Çağımızın en büyük zararlı davranışlarından biri, yoğun ve rutin yaşam. İnsanlar sosyal bir yoğunluk içerisinde ve bu durum çok fazla fark edilmiyor. Kendilerine dur, düşün, yeniden başla yapmalılar." diye konuştu.
Kriz yönetiminde risk analizinin önemini vurgulayan Tarhan; “Kriz yönetimindeki en kritik nokta krize hazırlıklı olmaktır. Kişi krize hazırlıklıysa krizi çok rahat yönetir. Hazırlıklı değilse panik yapar. Mesela doğu toplumlarının çok zayıf taraflarından birisidir. Mesela bir kriz olduğu zaman onu yönetiyoruz, kurtarıyoruz ama krizin çıkmaması için hazırlığımız yeterli değil. Risk analizi ve risk yönetimi yok. Onun için krizden önce risk analizi yapıp risk yönetimi yaparsanız o krizi iyi yönetirsiniz. Bu da tabii bilgeleşmeyle ilgili.” ifadesinde bulundu.
Tarhan, kriz dönemlerinde psikolojik dayanıklılığın insanın öğrenebileceği ve geliştirebileceği bir beceri olduğunu belirterek, “Krizleri bir dayanıklılık eğitimi gibi görmek gerekiyor. Yaşanan her zorluk, insanın içsel gücünü fark etmesi için bir fırsattır.” dedi.
“ZAMAN ZAMAN FABRİKA AYARLARINA DÖNÜLMELİ”
Bireylerin tıpkı bir cihazın fabrika ayarlarına dönmesi gibi, kendilerini de belirli aralıklarla "refresh" etmeleri gerektiğini ifade eden Tarhan, “Bu, hayatı daha sağlıklı, verimli ve huzurlu bir şekilde yaşamanın anahtarı. Kontrol edilebilen stres insanı geliştirir." dedi.
İnsanın kendi varoluşunun farkında olan tek varlık olduğunu ve dolayısıyla özgür iradeye sahip olduğunu dile getiren Tarhan, bu özgür iradenin kişiye hedef belirleme, gelecek projeksiyonu oluşturma ve stratejileri gözden geçirme sorumluluğu yüklediğini söyledi.
"Beynimizin kendini programlama özelliği var. Eğer biz kendi kendimizi programlamazsak dış olaylar bizi programlıyor. Kendimizi yenilemek aslında kendimizi programlamak ve güncellemektir." diyen Tarhan, bu bağlamda, hayatı verimli kullanmanın ve anlamlı bir geçmiş bırakabilmenin önemine dikkat çekti.
KEŞKE VE ACABA KELİMELERİ ALTINDA İNSAN EZİLİYOR
Prof. Tarhan, "anı yaşamak değil anda yaşamak" felsefesinin önemine dikkat çekerek, “Geçmişte keşkelerle yaşayan veya gelecekle ilgili aşırı kaygılar taşıyan insanlar huzurlu olamaz. Keşke ve acaba kelimeleri altında insan eziliyor. Huzurlu insan geçmişi değerlendirir, dersler çıkarır, geleceğe bakar, planını yapar ama bugünü kendiyle barışık olarak yaşar. Bu nedenle kendiyle barışık olarak yaşamak kelimesi, huzur kelimesini çok güzel ifade ediyor." dedi.
ACIYI KABULLENMEK VE YÖNETMEK
Tarhan, afiyetin psikolojik rahatlık ve iyilik olduğunu, bunun bedensel sağlıkla birleştiğinde gerçek huzurun ortaya çıktığını ifade ederek, "Kabul edeceksin, kabul etmek teslim olmak değil. Yanlışları kabul edeceksin ama bunu yöneteceksin." diyerek, dinginlik ve sakinliğin ön koşulunun kabullenme olduğunu vurguladı.
“ŞÜKRÜN ÖLÇÜSÜ KANAATTİR...”
Huzurun, sahip olunan şeylerin kıymetini bilme, yetinmenin kanaat duygusuyla ilişkili olduğunu belirten Tarhan, "Şükrün ölçüsü kanaattir. Kanaat eden bir kimse şükrediyor demektir. Küçük şeylerden mutlu olabilmek. Bunu başardığın zaman şükür duygusunun kavramsal anlamını yerine getirmiş oluyorsun." diye konuştu.
“Şükür duygusu insana kendini iyi hissettiriyor ve huzura ulaştırıyor.” diyen Tarhan, sabah kalktığında sahip olunan temel nimetlerin farkında olmanın, olumsuz düşünceleri uzaklaştırmanın ve rutin şeylerden mutlu olmanın huzuru yakalamanın anahtarı olduğunu söyledi.

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.