Nevzat Tarhan: Bütün ihtimaller ve sonuçlar Levh-i Mahfuz'da kodlanmış
Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Şahinbey Belediyesi ve Bilimler Işığında Yaratılış Derneği’nin “Kur’ân Kâinatı Okuyor” temasıyla düzenlediği “IX. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi” gerçekleştirildi
Kongreye “Süperdeterminizm ve Yaratılış” başlıklı konuşmayla katılan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, aklın ölçüm ve idrak aracı olduğunu belirterek, “Aklın nuru fen bilimleridir; kalbin ziyası ise dini ilimlerdir" dedi.
Kongre, fen bilimlerinden dini ilimlere, sosyal bilimlerden yapay zekâya kadar uzanan geniş bir yelpazede oturumlara ev sahipliği yaptı.
Gaziantep Şahinbey Kongre ve Sanat Merkezi'nde iki gün boyunca akademisyen ve araştırmacıları ağırlayan bu yılki kongrede öne çıkan temalar arasında “Evrim Görüşünün Kritiği”, “Sosyal Bilimler Işığında Yaratılış ve Darwinizm” ve “Fen ve Sağlık Bilimleri Işığında Yaratılış” gibi konu başlıkları yer aldı.
ÜNİVERSİTE ÇEVRELERİNDE YARATILIŞ BİR “İNANÇ ALANI” OLARAK KONUMLANIYOR
Kongredeki konuşmasında Prof. Dr. Tarhan, günümüzde üniversite çevrelerinde yaratılışın çoğunlukla bir “inanç alanı” olarak konumlandırıldığını belirterek, “Bilimsel teori değildir, kanıtlanmamıştır deniyor. Çünkü inanç teorize edilmemiştir. Bu nedenle pek çok kişi yaratılışı inanç kategorisinde tutuyor” dedi.
Yeni kuşağın sorgulayıcı yapısına dikkat çeken Tarhan, özellikle Z kuşağının geleneksel kabulleri sorguladığını söyledi ve “Bu kuşak benmerkezci ve konformist olabilir ama çok sevimliler. Adalet ve masumiyet beklentileri yüksek. ‘Namazı nasıl kılacağım?’ değil, ‘Neden kılacağım?’ diye soruyorlar. ‘Bir Allah var diyorsunuz ama kanıtlayın’ diyorlar” ifadelerini kullandı.
‘YARATILIŞ MANİFESTOSU’NA BİLİMSEL BİR KARŞI GÖRÜŞ GELMEDİ
Prof. Tarhan, doğrulanmamış inançların insan beyninde “şüpheli bilgi dosyasında” tutulduğunu ifade ederek, yaratılışla ilgili bilimsel çalışmaların bu nedenle önem kazandığını belirtti ve “Bir bilgi doğrulanmazsa eyleme dönüşmez. Yaratılış kongreleri bu açıdan önemli bir fonksiyon icra ediyor. Geçen yıl yayımlanan Yaratılış Manifestosu da bu iddia ile çıktı. Bilimsel bir karşı görüş gelmedi. Sloganik birkaç itiraz çıktı.” diye konuştu.
HER ŞEYİN TEORİSİ BİLİMSEL YÖNTEMLE KURULABİLİR!
Kendi iddiasının “süper determinizm tezi” üzerine kurulu olduğunu vurgulayan Tarhan, süper determinizm ile yaratılışın birlikte ele alınması hâlinde “her şeyin teorisinin bilimsel yöntemle kurulabileceğini” ifade etti.
Tarhan, “Bu çok iddialı bir bilgi ama şu anda kuantum fiziğinin süper determinizm tezi, akılla bakıldığında Tevhid’i işaret ediyor. İlmi kelamcılar ve akaidçiler akıl–ilham–vahiy bütünlüğünü kuramıyor. Bediüzzaman, ‘Akılla vahiy birleşir ama akıl akıl olsa’ der. Aklın akıl olduğunu gösteren şey de süper determinizmdir.” dedi.
Yaratılış, bilinç ve modern fizik arasındaki ilişkilere dair kapsamlı bir çerçeve sunan Tarhan, akıl–ilham–vahiy kavramlarının kuantum fiziğindeki “süper determinizm” yaklaşımıyla birlikte ele alındığında hem felsefi hem teolojik hem de bilim açısından “derin bir epistemolojik sentez” ortaya çıktığını söyledi.
“100 YIL ÖNCE AKLIN KAVRAYAMADIĞI HAKİKATLER BUGÜN SÜPER DETERMİNİZMLE AKILLA İZAH EDİLEBİLİR”
Prof. Dr. Tarhan, aklın ölçüm ve idrak aracı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Akıl olaylar arasındaki bağlantıyı kurar, düzeni kavrar. Aklın nuru fen bilimleridir; kalbin ziyası ise dini ilimlerdir. İlham, bireysel ve manevi bir idrak biçimidir. Newton’un yer çekimini bulması da Arşimet’in ‘Evreka’ anı da birer ilham örneğidir. Vahiy ise beşerî değil, ilahî bir kaynaktır ve mutlak bilgi niteliğindedir. Kur’an’a göre vahiy, aklın idrak edemeyeceği hakikatleri kesin bilgi düzeyine indirir. Bundan 100 yıl önce aklın kavrayamadığı hakikatler bugün süper determinizmle akılla izah edilebilir hâle geliyor.”
LEVH-İ MAHFUZ MODERN FİZİKLE YENİDEN OKUNUYOR: EVREN BİR YAZILIM MI?
Prof. Dr. Tarhan, Kur’an’daki “Levh-i Mahfuz” kavramının modern fizik açısından yeniden okunabileceğini ifade ederek, “Levh-i Mahfuz, sadece bir kayıt defteri değil; ezelî bilginin tezahürüdür. Kur’an’da ‘Hiçbir musibet yoktur ki yaratılmadan önce kitapta yazılı olmasın’ buyrulur. Bu, bütün olasılıkların ve sonuçların başlangıçta kodlandığını gösterir. Biz ezelî bilginin zaman içindeki görünür hâlini yaşıyoruz.” diye konuştu.
Süper determinizmin özgür iradeyi reddettiğini hatırlatan Prof. Dr. Tarhan, “Bir bilgisayar oyununu düşünün. Oyunun yazarı, oyuncunun hangi koordinasyonda gol atacağını bilir ama oyuncu bilmez. Evren de böyle bir yazılımdır. Allah ‘dilediğini siler, dilediğini korur’ buyuruyor. İnsan özgür seçim yapar ama ilahî yazılım nihai sonucu bilir.” şeklinde konuştu.
MODERN BİLİMİN GELDİĞİ NOKTA METAFİZİKLE KESİŞİYOR
Prof. Dr. Tarhan, modern bilimin geldiği noktanın metafizikle kesiştiğini vurgulayarak, “Akıl, ilham, vahiy ve süper determinizm bir araya geldiğinde hem kozmik determinizm hem de bilinç-ruh-ilahî bilgi arasında bütüncül bir bağ kuruluyor. Bu sentez, yaratılışın hem bilimsel hem teolojik açıdan yeniden yorumlanmasını mümkün kılıyor.” dedi.
A’raf Suresi’ndeki “Elest Bezmi” ayetinin metafizik ve ontolojik işaretlerine dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, “Kur’an ruhların yaratılışına ilişkin olarak ‘Rabbin, Ademoğullarının bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onlara kendilerini şahit tuttu. Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ buyuruyor. Onlar da ‘Evet, şahidiz’ diyor. Bakın, ruhları yaratmadan önce bir ruhî determinizm var.” diye konuştu.
“RUHUN ÖZÜ İLAHÎ İLİMDE BİLİNMİŞTİR”
Ruhun bu tanıklığını “zaman üstü farkındalık” olarak niteleyen ve bunun ontolojik determinizmin temelini oluşturduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Ruhun özü ilahî ilimde bilinmiştir. Bu, süper determinizmin başlangıç koşuluyla tam olarak denk düşer.” ifadesinde bulundu.
“REFERANS VERMİYORLAR AMA GERÇEK BU!”
İbn Tufeyl’in ünlü eserine de değinen Prof. Dr. Tarhan, Avrupa Rönesansı'nın arka planında bu eserin bulunduğunu ifade etti ve “Avrupa’da Rönesans’a sebep olan kitap ‘Hayy bin Yakzan’dır. Adada bir gencin tek başına Allah’ı bulmasını anlatır. Bu kitap Avrupa’nın zihinsel devriminde tetikleyici oldu. Referans vermiyorlar ama gerçek budur.” dedi.
AKIL İLE VAHİY BİRBİRİNİN KARŞITI DEĞİL, BİRBİRİNİ TAMAMLIYOR…
Zamanın sadece insana ait bir algı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Allah katında zaman yoktur. Her şey aynı anda hem var hem yoktur. Allah hem geçmişe hem geleceğe aynı anda hâkimdir” dedi.
Tarhan, akıl–ilham–vahiy ilişkisini süper determinizm bağlamında ele alarak, “Bu cümle çok kritik: Levh-i Mahfuz bilgisi vahiy ile iner, ilham ile hatırlanır, akıl ile anlaşılır. Akıl ile vahiy birbirinin karşıtı değil, birbirini tamamlıyor. İlham da rasyonel bir kavramdır.” ifadesinde bulundu.
İnsanın fıtrat olarak iyiyi seçme yönünde yaratıldığını belirten Tarhan, “İyilik fıtridir, kötülük arızidir” dedi.
“BU ÇAĞIN İKİ HASTALIĞI VAR: SEKÜLARİZM VE EGOİZM”
Sekülarite konusunda sorulan bir soru üzerine de Tarhan, insan psikolojisi perspektifinden en ciddi problemleri anlatarak, “Bu çağın iki tane hastalığı var. Birincisi sekülarizm, yani dünyacılık. İkincisi egoizm, benmerkezcilik. Bu iki hastalık sadece seküler insanlarda değil, dindarım diyen kişilerde de var.” diye konuştu.
İYİ ÖRNEK OLAMADIĞIMIZ İÇİN GENÇLER SORGULUYOR
Gençlerin dinden uzaklaşmasının nedeninin sekülarizm değil, yanlış örneklik olduğunu söyleyen Tarhan, genç kuşağın sorgulayıcı tutumunu olumlu karşıladığını vurguladı ve “Geleneksel bir din anlayışı var ama gençlere iyi örnek olamadığımız için gençler sorguluyor. Sorgulayan gençten korkmayalım. Gençler saf, hakikati arayan, soru soran bir kuşak.” dedi.
GÜNÜMÜZ İNSANI VAROLUŞU ANCAK ZOR ZAMANLARDA SORGULUYOR
Günümüz insanının varoluşu ancak zor zamanlarda sorguladığını söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Sekülarizm insanların olaylara hiç ölmeyecekmiş gibi bakmasına sebep oluyor. Bir musibet, bir felaket olduğunda ise varoluş sorgulanmaya başlıyor.” ifadesinde bulundu.
Tarhan, “Süper determinizm gibi kavramlarla akıl ve vahyi birleştirmeliyiz. Akla uygun tek bir inanç sistemi var, bu Tevhid inancıdır. Bunu da yüksek sesle savunabilmemiz lazım.” diyerek, 21. yüzyılı “bilgelik çağı” olarak niteledi.
Kur’an’ın bilgelik kitabı olduğunu vurgulayan Tarhan, “İslam dendiğinde insanların ön yargıları var ama Tevhid’i anlattığımızda kapılar açılır. Bunu da bilimsel sağlamlıkla yapmamız gerekiyor.” diye konuştu.
Sözlerini Kur’an’ın denge ve ölçü kavramı üzerinden tamamlayan, “İklim değişikliğinin çözümü de bir tevhid öğretisidir. BM’nin ‘mizan’ projesi aslında Kur’an’ın önerdiği çevre ahlakıdır. Bu bilgelik ve hikmet anlayışını dünyaya sunacak olan da yine Anadolu irfanıdır.” dedi.

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.