Müze olan ne?

Bu seçimde olduğu gibi her seçim, bizde önemli ve kritik olur nedense. Seçim kritiği çok öncesinden başlar, sonrasında sürer bu gider bu minval üzere kritikler.

Krizlerin etkisi büyük olmalı bunda; son iki yüzyıldır krizlerdeyiz, hele son yüzyıl. Yüz yıllık meşrutiyet serüvenimiz ortada; daha yeni yeni sırtımız üzere doğrulurken ne badireler yaşadığımız da ortada. Oyun içinde oyun, fısk içinde fısk, kandırma içinde kandırma, aldatma içinde aldatma. Aktörlerin değişmesi sonucu değiştirmiyor.

Bu toprağın insanı kendi dinamikleri üzere yeniden ayağa kalkmasın, mazlumların umudu, insanlığın geleceği olmasın; kendi küçük coğrafyasında sürgün yaşasın, iddiasız, silik, seküler bir hayatla hâkim medeniyetin uydusu olsun, uyusun dursun.

Oyunlar, uyutmalar, ayartılar, kandırmalar bunun için. Seçime her şeyi ile odaklanmak, aklını kalbini, zamanını bütünüyle koymak, sonuç odaklı bakmak; oyunun bir parçası değil de ne? İşi o olanların işini o zaten.

Son on yıllık iktidarın ne yaptığı ve ne yapmadığı ortada. Birilerinin yorum ve teviline gerek olmayacak kadar açık şekilde ortada; bu ülkede yaşayan herkes yaşadığı muhite göre onu kendi gözleriyle görüyor, bir şekilde değişimi yaşıyor. Maç oynanır ve devam ederken; yorum yapmak ne ki, her şey göz önünde cereyan ediyor zaten.

 Havalimanları, tren yolları, fabrikalar, geniş caddeler, alış veriş merkezleri, yüksek binalar, lüks oteller, neredeyse her sokakta bankalar, adım başı banka ATM’leri… Kredi kartsız kimse var mı? Zevklenmekse zevklenmek, zenginlikse zenginlik, kıyafetler, konuşmalar…  Dünyevilerin yapamadığı bir şey var mı?

Dindarlar hizmet etmek istediler de köstek mi olundu, hapse mi atıldılar, bilakis teşvik mi edildiler? Nerede o eski heyecan, nerede o eski şevk?

Zahire bakarsak son on yılda müthiş iyileşme yaşadık, batına bakarsak aynı şeyi söyleye bilir miyiz? Akıllar ne ile meşgul, zihinlerde yer eden ne, kalpler ne ile iştigal içinde?

Said Nursi bir kelime çözmüş; “ehven-i şer”.  “Bu vatanda dört parti var” diye başlayan cümle siyasi olayları kökünden çözüyor. Tevile, yoruma ihtiyaç bile yok; hadiseler bu kelime ve cümleyi doğrulamış. Ehven- i şer eli ile ezan aslında okunur olmuş, ehven şer ile Nur Risaleleri Devlet eliyle basılır olmuş ve Ayasofya açıldığında kendi toprağımızda hür olduğumuz dünya âleme göstermiş olacak ve medeniyet dinamiklerimizle var olduğumuzu ispatlamış olacağız.

Ne yaptık ki fethin sembolü müzeye dönüştü, ne yapmıyoruz ki orası hala müze ve ne yapmalıyız ki tekrar asli haline camiye dönüşsün? Gönül camimizde arıza varsa, zihnimiz ayartılarla meşgulse, hislerimiz bilmem ne oyunlarla avunuyorsa; seçimin sonucu neyi değiştirir ki?

İçimizdeki Ayasofya hala müze; şu parti, bu lider orasını camiye çeviremez. Zahirden bakılırsa her şey yorumsuz bir şekilde görünüyor, asıl mesele batını okumak ve hakikate dair tevillerde bulunmak ve yeni yol haritası çizmek; bunda ne kadar çok konuşsak yeridir. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum