Mustafa İslamoğlu ve Sufilik

Dün Cuma Hutbesi’nden sonra Mustafa İslamoğlu’nun sayfasında paylaştığı hutbeyi dinledim. Konu tasavvuf ve sûfilik. Hoca önceleri hutbeye çıkarken beyaz bir takke takardı şimdilerde artık onu da takmıyor. Pek önemli değil ama en azından örfi olarak başı açık hutbeye çıkmak garip geliyor insana. Neyse…

İslamoğlu eline büyük bir süpürge almış bütün tasavvuf ve sûfiliği İslam’ın dışına süpürüyor. "Sünni tasavvuf Şia tasavvufunun kopyası, Şia tasavvufu Hıristiyan mistisizminin kopyası, Hıristiyan mistisizmi Hint mistisizminin kopyası, Hint mistisizminin neyin kopyası olduğu ise bilinmiyor." Yüzeysel bir bakış açısıyla böyle indirgemeci bir sonuca ulaşmak pekala mümkün ama hakikat öyle mi acaba?

Louis Massignon, Nicholson, Abdülbaki Gölpınarlı, Seyyid Hüseyin Nasr, Ebu’l Ala el-Afifi gibi dünyaca meşhur tasavvuf uzmanları ve araştırıcıları bu fikrin isabetli olmadığını söylüyor. Sözgelimi Louis Massignon "sadece şekilsel bazı benzerliklerden yola çıkarak İslam tasavvufu Hıristiyan mistisizminin kopyasıdır demek kolaycılıktır ve hiçbir ilmi kıymeti yoktur" der. Bu yüzeysel ve indirmeci mantıkla Hıristiyanlık Yahudiliğin bir kopyası, İslam Hıristiyanlığın bir kopyası denilebilir rahatlıkla.

İnce nüanslar belirleyicidir ama bu mantığın tanımadığı veya bilinçli bir şekilde ıskaladığı şey ince nüanslardır. Sadece bununla kalsa iyi, "tasavvuf ve sûfilik hareketlerinin hepsi emperyalizmin birer maşasıdır" diyor İslamoğlu. Yani Hasan el-Benna, Şeyh Şamil, Ömer Muhtar başta olmak üzere bütün tarikat önderleri emperyalistlerin sinci emellerine hizmet eden sefil birer kukla, birer proje. Bizce en pest ve en pespaye suçlama bu. Hazretin başını çektiği Kur’ani Halkaların birer kukla, birer proje olmadığının sahih bir teminatı var mı?

Afaki ithamlar hakikati rencide eder. Hatırlıyorsunuz bütün hadis külliyatımız için de "birer proje", İmam Hatipler için de "falanca dış mihraklı amaca hizmet ediyor" demişti. 

Tasavvufu ve sûfiliği eleştirmeyelim demiyorum, böyle ucuz ve gerçeklerden uzak şekilde eleştirmeyelim diyorum. Şundan hiç şüpheniz olmasın ki İslam'ın içinden tasavvufu, sûfiliği, irfanı, maneviyatı çıkardığınızda geriye birkaç radikal örgütün birkaç kıyıcı yorumundan başka bir şey kalmaz.

Tasavvuf proje, tarikatlar proje, irfan mektepleri proje, hadis külliyatları proje, tefsirler proje, hâsılı gelenek proje. Bunlar proje ise kimin projesi bir, ikincisi elimizdeki mushafın proje olmadığının garantisi ne? Eğer sorgulamalarınızda samimi iseniz bunun makul ve rasyonel bir cevabını vermeniz gerekir. Kendi yorumlarınızı ‘indirilen din’, diğerlerinin yorumlarını ‘uydurulan din’ olarak adlandırmanın ilmi hiçbir ciddiyeti yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
4 Yorum