Muhammed Numan ÖZEL
Neden Şahs-ı Manevi?
Ortak Ruh - 3
Şahs-ı Manevî üzerine tefekkür ve tezekküre devam ediyoruz.
Şahs-ı manevî, insanların bir araya gelmesiyle oluşan kolektif bir ruh, tüzel kişilik olduğu için, bu fertlerin kalitesi, ahlâkî duruşu, ihlâsı ve manevi gücü, şahs-ı manevînin sağlamlığını doğrudan etkiler.
Şahısların Kalitesinin Şahs-ı Manevî Üzerindeki Etkisi
İnsanların Kalitesi ve Şahs-ı Manevî doğrudan alakalıdır. Şahs-ı manevî, onu oluşturan fertlerin manevi, ahlâkî ve fikri niteliklerinden beslenir. Cemaatin İhlas, takva, fedakârlık ve yüksek ahlâk gibi vasıflara sahip olması, şahs-ı manevîyi güçlendirir. Mesela, herkesin ortak gaye için samimi bir şekilde çalışması, cemaatin kolektif gücünü artırır ve şahs-ı manevîyi daha etkili kılar. Kollektif hareket eden cemaatse ferdi harekete göre çok büyük başarı elde edebilir. Üstadımın iğne ustası misalini hatırlayalım.
Mukavemet Gücü: Şahısların manevi dayanıklılığı, yani salabeti şahs-ı manevînin sağlamlığına doğrudan yansır.
Eğer bireyler, nefsin heva ve hevesatına, lehvîyata karşı dirençliyse, bu durum şahs-ı manevîyi de lehviyat karşısında daha mukavim hale getirir. Zira cemaatin her bir ferdi, zincirin bir halkası gibidir; halkalar ne kadar sağlam olursa, zincir de o kadar güçlü olur.
Şahs-ı Manevînin Zayıflamasının Etkisi
Şahs-ı manevî zayıfladığında, cemaatin de manevi dayanıklılığı olumsuz etkilenir. Çünkü şahs-ı manevî, insanlara destek, motivasyon ve manevi bir zırh sağlar. Eğer cemaatin ortak ruhu dağılırsa, bireyler yalnızlaşır ve nefsin hevesatına karşı daha zayıf düşebilir. Bu, hem bireysel hem de toplu mücadele gücünü azaltır.
Lehviyat ve Hevesat Karşısında Mağlubiyet: Şahs-ı manevînin zayıflaması, cemaatin ortak iradesinin ve manevi bağının çözülmesine yol açar. Bu durumda dünyevi arzular, lehviyat ve nefsin hevesatına karşı daha savunmasız kalır insan. ihlâsın yerini riyâ, uhuvvetin yerini nifak alırsa, cemaat dağılır ve bu tür olumsuz etkilere karşı mukavemetlerini kaybeder cemaat.
Çözüm Yolu ve Güçlendirme Yolu Nedir Dersek Şayet;
Şahs-ı manevîyi güçlendirmek ve bireylerin mukavemetini artırmak için şu adımlar önemlidir:
Bireysel Gelişim: Her bir şahsın kendini manevi, ahlaki ve ilmi yönden geliştirmesi, şahs-ı manevîyi güçlendirir. Kur’an ve sünnet ışığında bir hayat tarzı, insanın ve cemaatin ve şahs-ı menevinin kalitesini artırır.
İhlâs ve Uhuvvetin Korunması: İnsanların samimiyetle ve kardeşlik ruhuyla hareket etmesi, şahs-ı manevîyi sağlamlaştırır. Bu, lehviyat ve hevesat karşısında toplu bir direnç oluşturur. İnsan Şahs-ı maneviye salabeti nispetinde Kur'an ve sünnet perspektifinde hayat yaşamaya gayret ederse yaptığı şeylerde günlük hayatta bir manevi güç veya kalkan hissedebilir üzerinde. İhlas ve uhuvvetin ehemmiyetine dair külliyatta ve hatıralarda bir hayli mehaz mevcut.
“Sizdeki İhlâs ve Metanet şimdiki ağır sıkıntılarda birbirinizin kusuruna bakmamaya ve sertretmeye kâfi bir sebeptir. Ve Risale-i Nur zinciri ile kuvvetli uhuvvet öyle bir hasenedir ki, bin seyyieyi affettirir. Haşirde adalet-i İlâhiye, hasenelerin seyyielere racih gelmesiyle affettiğine binaene hasenelerin rüçhanına göre muhabbet ve afe muamelesini yapmak lâzımdır.
Yoksa bir seyyie ile hiddet etmek sıkıntıdan bir titizlik, bir asabilik ile zararlı bir hiddet iki cihetle zulüm olur. İnşaallah birbirinize sürurda ve tesellide yardım edip sıkıntıyı hiçe indirirsiniz.”[1]
"Risale-i Nur'un, Kur'an'ın nurlu bir tefsiri olarak, müellifi olan Hz. Said'in bir İslâm fedaisi olarak hizmette bulunmaları ve böylece bilinmesi, var olan bir gerçeğin idraki ve anlaşılması demektir. Bu zamanda samimî uhuvvet ve muhabbetle iman ve Kur'an yolunda birbirine bağlı bir cemaate dayanmak, istinat etmek, elbette en büyük bir kuvve-i maneviyedir.”[2]
“Kardeşim! Artık siz hizmeti düşünmeyin, Risale-i Nur kendisi tevessü eder. Siz aranızdaki uhuvveti, tesanüdü, muhabbeti muhafaza edin. Cenab-ı Hak en muhalife bile bu hizmeti yaptırabilir.”[3]
Hülasa: Şahs-ı manevî, insanların kalitesinden doğar ve onların manevi gücüne bağlıdır. Şahıslar ne kadar ihlâslı, ahlâklı ve mukavim olursa, şahs-ı manevî de o kadar güçlü olur. Ancak şahs-ı manevî zayıflarsa, bireyler de lehviyat ve hevesat karşısında mağlup düşebilir. His ve hevese kapılıp yanlış şeylere tevessül edebilir. Bu nedenle, hem bireylerin hem de cemaatin manevi kalitesine odaklanmak, şahs-ı manevînin lehviyata karşı zafer kazanmasını sağlar. Bediüzzaman’ın ifadesiyle,
“Cemaatın ruhu olan şahs-ı manevî daha metindir ve tenfiz-i ahkâm-ı şer'iyeye daha ziyade muktedirdir.
Cemaatın ruhu olan şahs-ı manevî eğer müstakim olsa, ziyade parlak ve kâmil olur.”[4]
Demekki cemaatin ruhu, fertlerin ruhundan daha büyüktür; ama bu ruh, fertlerin kalitesiyle şekillenir ve kuvveti değişir.
Hatta üstadımız Divan-ı Riyasetin güçsüz, hükümsüz olmasının bir sebebi de şahs-ı manevinin güçlü olmaması zayıf kalmasını şu suretle ifade etmektedir ki;
“Şahsî meziyetleri vardır, cemaat ruhu tevellüd etmedi.
"Ene"leri kavîdir, delinmedi ki bir "nahnü" olsun.
"Ben", "biz" olmadı.
Mesaîlerinde teşarük düsturuyla işe girişildi, teavün düsturu ihmal edildi.
Teşarük, maddiyatta eseri azîmleştirir, fevkalâde yapar.
Maneviyat ve efkârda âdileştirir, belki çirkinleştirir.”[5]
Demek ki napıp yapıp şahs-ı manevi tesis edilip muhkem kılınmalıdır. Nazarlar şahıslara değil Risale-i Nur merkezli hizmete temerküz ettirilmelidir.
Selam ve dua ile.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.