Muhammed Numan ÖZEL

Muhammed Numan ÖZEL

Haykıran Bediüzzaman Bu Zamanda Olsaydı-2

“Bediüzzaman bugün yaşasaydı ne yapardı?” sualine teorik değil, fiilî bir tarzda cevap vermek gerekirse Risale-i Nur’dan aldığımız ölçülerle pratik olarak şunlar yapılırdı:

1. Duâ ve Cevşen ile Manevî Destek

Üstâd, her musîbet ve harpte en evvel Kur’ân’ın duâsına, Cevşen’e, tesbihata sarılmıştır.

Bugün Gazze ve Doğu Türkistan’daki mazlumlar için de “Ya Rab! Mazlumlara nusretini, zâlimlere tokadını göster.” diye sabahlı akşamlı duâ ve istiğfarla meşgul olurdu. Gündeminde bu manalara da yer verir ve lâhikalar neşrederdi.

2. Uhuvvet ve İttihâd-ı İslâm İçin Çalışma:

Bediüzzaman, daima “ittihâd-ı İslâm”ı fiilî bir hedef kılmıştır. Bugün yaşasa, Müslümanların birliğini kuvvetlendirmek için cemaatlerin birbirine muhabbetle bakmasını, bölünmeden tek vücut gibi hareket etmelerini teşvik ederdi.

Kim olursa olsun, madem imanı var, o noktada kardeşimizdir.

Bize düşmanlık da etse, mesleğimizce mukabele edemeyiz.

Çünki daha müdhiş düşman ve yılanlar var.”[1]

3. Mazlumlara Fiilî Yardım:

Üstâd, elinde olanı paylaşmayı şiâr edinmişti. Bugün yaşasa, maddî yardımları organize eder, fakir ve yetim kalanların iâşesi için Nur Talebeleri’ni harekete geçirirdi. Eskişehir Müdâfaanâmesi’ni ve diğer hapishâne mektuplarını okuyanlar bu manayı elbette görmüştür eserlerde. İman ve İslâm kardeşliğini pekiştirmek için yollar arar ve projeler üretirdi.

4. Kalem ve Hakikat ile Müdafaa:

Üstâd, kalemle ve iman hakikatleriyle mücadele etti. Gazze ve Doğu Türkistan için de zulmü ifşâ eden, ümmeti uyandıran, zalimlerin maskesini indiren risaleler yazar; basın ve ilim yoluyla sesini cihana duyururdu. Sosyal Medya’yı da bu uğurda istihdam ederdi. Üstâd’ımın vefat ettiği zaman İsrail zulmünün yeni başladığı dönemleri olduğu için risalelerde bahsetmedi.

5. Bedduâ Etmemek, Lâkin Zulmü Teşhir Etmek:

Kendi zulme uğradığı hâlde dahi şahsî intikam için bedduâ etmeyen Üstâd, zulmün mahiyetini Kur’ân’ın tokadıyla ilan ederdi. Yani zâlimlerin rezâletini açıklayıp, mazlumlara sabır, şükür ve tevekkülü telkin ederdi. Onuncu Lem’a buna bir misâl olabilir.

6. Şehadet Şuurunu Diriltmek:

Gazze ve Doğu Türkistan’daki mazlumların kanını boşa gitmiş görmez, bilakis “Onların şehâdeti, ebedî saadetin kapısıdır” diyerek ümmete ümit ve teselli verirdi. Gaza ve cihad ruhunu destekler ama bu ülkede manevi cihad olduğunu da vurgulardı. Bediüzzaman hiçbir sahada müsriflik yapmamıştır. Hiçbir şeyi abes görmemiş ve göstermemiştir. Gaza ve cihad şuurunu diri tutmuştur.

Bediüzzaman bugün yaşasaydı:

Kalemle dünyaya zulmü duyurur,

Mazlumlara fiilî yardımı teşkil eder,

Duâ ile manevî destek olur,

Müslümanların ittihâdını tahkim ederdi.

Ne nefesini ne nefsini israf ederdi.

Ümmet bilincini tahkim etmek için beyanatta bulunur ve neşriyat yapardı.

Yeni göç dalgalarında demografik olarak oluşabilecek sorunlara çözüm üretirir ve İslâm kardeşliği vurgusu yapardı.

Risale-i Nur Külliyatı’nı hem dirayet hem de rivayet tefsiri olacak tarzda iki metod takip ederek insanların her iki ihtiyacına da cevap vermeye çalışırdı.

Cenâb-ı Hak, bizleri Üstâd'ın mesleğinde, zulme karşı iman ve şefkâtle mücadele edenlerden eylesin. Âmin.

Selâm ve duâ ile.

[1] Kastamonu Lâhikası (247)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum