Muhakemat’ın kıyısından

Newton der ki "Dünyaya nasıl göründüğümü bilmiyorum; ama ben kendimi, henüz keşfedilmemiş gerçeklerle dolu bir okyanusun kıyısında oynayan, düzgün bir çakıl taşı ya da güzel bir deniz kabuğu bulduğunda sevinen bir çocuk gibi görüyorum." Bu söze, Muhakemat denizi karşısında sahildeki bir bebek benzetmesiyle bakmak belki daha da rahatlatıcı olacaktır.

Muhakemat denizine girmek, ayaklarımızı ıslatmak, suyu hissetmek, suyun kimyasal özelliklerini bilmesek de suyu yaşamak, dokunuşuna dahil olmak, meraklarımızın standardını arttırır.

Kontrol edilemeyen, akan, seri halde birbirine ait olan damlaların birlikte bir büyük damla gibi her hacme göre değişen akışkanlıkları başlı başına suyla birlikte fark edilen özelliklerdir.

Deniz dibindeki hayat, hayatı denizin dışında zannedenlere çok şey anlatır. Ama suyu ve denizi bardakta görenler, o denizin dibini nereden bilsin ki?

O denizin dibine inmek ise ayrı bir dalgıçlık ister? Bu ayrıcalıklı dalışı bakir fikirlerin peşine düşenler hak eder. Bunlar hakikatin dalgıçları olarak tefekkürle dalarlar.

Muhakemat denizinde Yunusvari yüzmek, suyla hemhal olmak ayrı bir letafet, arı bir boyutsuzluk getirir ufku görmek isteyenlere.

İlim denizinde Muhakemat’ın feneri ile diplere inmek, akıl fenerini hakikat yolunda ve akide koordinatlarında  kullanmak, elbette yeni canlı türleri gibi yeni hayat fikirleri ile tanıştırır.

Muhakemat,  Kur'an okyanusuna açılan bir denizdir. Üstad'ın da belirttiği gibi İşaratü'l-İ'caz tefsirinin bir girişi ve mukaddimesi olarak kaleme alınmıştır. İşaratü’l İ’caz ile  idrak edildiğinde çağın tefsir modeli ve disiplinler arası geçiş imkanı veren ortak hafıza/akıl/idrak meşveretinde yeni alan çalışmalarının çıkaracağı hazine değerinde yeni tefsir ve şerhler olacaktır.

"Suyu bardakta görenler gemi inşa edemezler" sözünden hareketle, denizle bardağındaki suyu ve havsalasını karıştıranlar, sudan bahsetseler bile kaplarında/kalıplarında ancak ilaç için içimlik bir su olur. Ama kainatın kuşatıcı dengesi ve hayat dinamikleri içinde suyun berraklığı, akıcılığı, sürekliliği ve bitmeyen şekliyle membaları cennetten çıkan Nil gibi ilahi hazineden akıyor ve her yere yetişiyor.

İlim denizinin vahiy membaı da insanın inkişafı ile yeni hal almakta ve insan akıcı bir selaset/belagat ve berrak bir zihin yapısı ile dolmakta, doldurmakta ve dolaşmaktadır.

Muhakemat denizine  kıyısından girmeye değer. Velev ki yüzme bilmesek te, boyumuzun ölçülerinde ilerleyebiliriz, yıkanabiliriz. Belki, yüzmeyi teşvik edecek olan, belki de dalgıç yapacak adımlar bundan sonra gelecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum