Meslek ve kader

Mûsikinin neşvesinden yoksun geçen sıradan günler. Önümüzden bir tren vagonu gibi hızla geçiyorlar. Saçlarından yakalayıp durdurmak ne mümkün! Milyonlarca, milyarlarca gün geldi geçti.  Ama yer kabuğu hala eski yer kabuğu, güneş hala eski güneş, ay hala eski ay, yıldızlar hala eski yıldızlar, atmosfer hala eski atmosfer, gök kubbe hala eski gök kubbe. Hayatı en kısa olan varlık insanoğlu. Hayatı tek anlayan ve yaşadığının farkında olan tek varlık yine insanoğlu.

Zamanı bu kadar kısa düşünceleri tam aksine sonsuzca. Adına trajedya denen şey bu olsa gerek. Bin yıl önce de, on bin yıl önce de insan vardı, telaşı vardı, heyecanı vardı, korkusu vardı, ümidi vardı, hayali vardı. İnsan hemen ölüyor ama insanlar hala yaşıyor. Çalışma olmasa, hayatın koşuşturması olmasa sıkıntı ve kederden patlar insan. Çalışma hem geçimini sağlamak için, hem hayatta kalmak için, hem üzerindeki kederi atmak için gerekli.

İnsan ölüme ne kadar yaklaşırsa o kadar yapışıyor hayata. En büyük hayalleri ölüm öncesi kurduğu hayaller oluyor. Yaşı yetmişe merdiven dayamış bir müebbet mahkum çıktıktan sonra hürriyetin, evlenmenin, iş-güç sahibi olmanın hayallerini kurabiliyor. İnsan demek ümit demek. Ümit biterse insan da biter. Hayatta en gıpta ettiğim insanlar mesleğini sevenler, mesleği ile bütünleşen insanlar. En büyük acı mesleksizlik değil, mesleğini sevmemek. İnsan bir işi severek yapınca hayatın nasıl geçtiğinin farkına varmıyor, zamanın izafiliğini yaşayarak kavrıyor.

İnsanı kuşatan dört kader var: biyolojik kader, psikolojik kader, sosyal kader, coğrafi kader. Bu dördünde de seçme hürriyeti yok insanın. Buna mesleği de dahil. Yaptığı mesleği özgür iradesiyle seçen kaç kişi var? Katsayı zulmü olmasaydı şimdi binlerce İmam-Hatipli ve meslek çıkışlı insan farklı yerlerde olacaktı. İstediği tıp fakültesini kazanacak kapasitede olan bizzat tanıdığım onlarca insan şimdi ya Beden Eğitimi Öğretmeni veya polis.

Rektörün oğlu iseniz sınavlara gerek kalmadan istediğiniz mevkiye gelirsiniz ama böyle bir imtiyazınız yoksa sınavda ülke birincisi olsanız bile en basit bir hizmetli kadrosuna atanamayabilirsiniz. Liyakat, adalet, hakkaniyet gibi şeyler ideallerde var. Gerçeklerde bunları bulabilmek imkansız gibi. Yaşamda, tarihte adalet yoktur. Siyasette olmaması normal değil mi? İnsanın kendi celladına gülümsemek zorunda kalması kadar acı bir şey yok. Cellat merhametten, kasap hayvanın yakarışından anlar mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum