Meryem Saîde GÜNEBAKAN
Evvel Zaman İçinde
Tefekkür Notlarım-2
Kuşları izliyordum. Serçeler minik ve tatlı yaklaştı yere muhtemelen kendileri için bırakılmış ekmek yığınının üstüne. Sonra kumrular o masumiyetin tecessüm ettiği yüzleri ve halleri ile eşlik ettiler serçelere tüm asaletleriyle. Tombul güvercinler yem aranırken de güzeldi kumru kadar olmasa bile libasına desen veren yeşil parlak tüyleri ile.
Derken kargalar indi ekmek yığınının üstüne. “Canım karga! Sende bir cansın ama, nasılda perdelemişsin cemali” diye patavatsızca konuştu zihnim.
“Güzelliği yoksa hikmeti vardır”dedi aklım. Sonra hikmet arandı bakışlarım. Karga ise en ukala edasını takındı ve şöyle bir baktı sonra ve adeta;
“Zorlama kendini zahirperest! Güzelliğim senin görebileceğin yerde değil” dedi usulca…
Üç şeyi vurgulayıp üzerini çizdirdi bu tefekkür;
- Yalnız sureti gören hakikati göremez.
- Baktığın yerde yok diye o şey, baktığın varlıkta hiç yok anlamına gelmez.
- Her varlıktan kendinde olanı istemeli ki ne ona ne de kendimize zulmetmemiş olalım.
“Kâinattaki her şey, her hâdise ya bizzât güzeldir, ona hüsn-ü bizzât denilir. Veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir."
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.